9'da 9. 3 yaşındayken rakipleri arasında onu geçme başarısını gösteren olmadı. Bu yıl koştuğu iki yarışı da kazandı. Ne zaman geçilecek bilmiyorum. Bu sene Kafkaslı, İzbatur ve Çetin'le kapışma fırsatı bulamadı henüz. Çıkıyor, koşuya tempoyu veriyor, son ana kadar lider kalıp kazanmayı biliyor. Ama uzun mesafede mesela yukarıdakileri geçtim, Uçanbey gibi çok kuvvetli sprinti olan bir ata karşı direnebilir mi, şimdilik soru işareti. Eşgal olarak da tipik bir Özgün yavrusu. Kardeşlerinden bazılarının Odin, Odinhan, Özgünhan olduğunu ekleyelim...
Cumartesi, Mayıs 31
Emre
Transferde resmi site açıklama yapmadan doğruluğuna inanmıyorum, açıklanmış. Eski dönemde topçu imzayı atar, bayrağı öperdi biz de öyle inanırdık, artık işler değişti.
Bazı transferleri teknik taktik açıdan değerlendirmek gelmez insanın içinden, bu da öylesi. Sevabıyla günahıyla taraftarın sevmediği bir adamı transfer etti Fenerbahçe. Tıpkı Tümer gibi. Eee kurumsallaşmak(!) kolay değil, insanı bazen yutkunduruyor böyle acı acı.
Ajanslarda bir de Terim haberleri geçiyor. Zannetmem. Zannetmek istemiyorum. Sanırım Zico ile yenileyecekler sözleşmeyi, ülkesinde bir programa konuşmuş. Zico ile sözleşme yenilenmesi çeyrek finalden sonra ikinci kayda değer olumlu gelişmedir.
Cuma, Mayıs 30
Lainey
George: you know... all these years, i've always wanted to see the two of you get back together.
Elaine: well, that's because you're an idiot.
Elaine: well, that's because you're an idiot.
Ribella dönüyor
Veliefendi'nin görüp görebileceği en güzel İngiliz kızı...
Eğer bir aksilik olmaz da yarıştan çıkarılmazsa 9 yaşındaki Ribella pazar günü sezonu açıyor. Bu kariyerdeki bir kısrağın 9 yaşına kadar koştuğunu görmemiştim. Mutlaka iyi durumda ki koşturuluyor yoksa Selman Taşbek istemezdi. 2006'da Sabırlı'ya geçildiği rekor dereceyle biten Adnan Menderes Koşusu'ndan sonra bir süre dinlendirilmiş, çiftliğe çekilmişti. Fakat aynı yıl koşulan Enternasyonel Topkapı Koşusu'nu kazanınca ki benim hayatımda gördüğüm en güzel yarıştır, yeniden devam etti. O yarışı son 200'de Kaneko'nun neredeyse 50 metre arkasında ve Sabırlı ile beraber son sırada olmasına rağmen inanılmaz bir sprintle 1. bitirmişti.
Eğer bir aksilik olmaz da yarıştan çıkarılmazsa 9 yaşındaki Ribella pazar günü sezonu açıyor. Bu kariyerdeki bir kısrağın 9 yaşına kadar koştuğunu görmemiştim. Mutlaka iyi durumda ki koşturuluyor yoksa Selman Taşbek istemezdi. 2006'da Sabırlı'ya geçildiği rekor dereceyle biten Adnan Menderes Koşusu'ndan sonra bir süre dinlendirilmiş, çiftliğe çekilmişti. Fakat aynı yıl koşulan Enternasyonel Topkapı Koşusu'nu kazanınca ki benim hayatımda gördüğüm en güzel yarıştır, yeniden devam etti. O yarışı son 200'de Kaneko'nun neredeyse 50 metre arkasında ve Sabırlı ile beraber son sırada olmasına rağmen inanılmaz bir sprintle 1. bitirmişti.
Sadi Eliyeşil Koşusu, 1400m çim. Eğer Selim Kaya çok geriden takip etmezse yarışı, Ribella yine kazanacaktır.
Türkiye 2-0 Finlandiya
Hücum hattında özellikle de ilk yarıda iyi görünmemiz, 4-3-3'e dönen 4-5-1 de en uçtaki adamın Nihat olamayacağı gerçeğini değiştirmiyor. Baktığımız zaman Nihat yine olumlu işler yapamadı. Kimse de kızmasın ona, Vilarreal'de 18 tane atarken farklı bir sistemde oynuyordu. Mehmet Demirkol'un da dakika 80 olmasına rağmen ısrarla Semih'le yanyana görmek istemesinin sebebi de bu. Onun dışında Emre, Hamit ve Marco'dan oluşan 3'lü blok gayet diriydi. Ama genelde Emre hariç dikine oynayan yoktu, o da Mevlüt'ü kaçırdı bir iki pozisyonda. Bu üçlüden birinin Tümer olmasını isterim çünkü oyunun sıkıştığı anlarda ki dün bunu Finlandiya önde basmadığı için çok gördük, oyunu açacak yaratıcı oyuncudur Tümer. Bu durumda Sabri kulübeye Hamit onun yerine geçer.
Arda-Tuncay seçimini rakibe göre yapmalı Terim. Portekiz maçı için Tuncay belki daha iyi bir seçim olabilir ama mutlak galibiyet istediğimiz maçlarda daha teknik Arda seçilmeli diye düşünüyorum. Yine de bu iki oyuncu da geride ne iyi ne kötü olan Balta'ya yeterli desteği vermeliler, özellikle Portekiz maçında. Mevlüt koşu yoluna top atıldığı zaman etkili olan, geniş alan oyuncusu. Dün sevdiği topları aldı ve ben bu maçı herkesin Mevlüt'ün tarzını tanıdığı maç olarak nitelendiriyorum. Nihat'ın onun bölgesine geçmesi ve Semih'in ilk 11'de başlaması en doğrusu olacaktır. Portekiz maçına böyle başlayacağmızı düşünüyorum.
Defans yine dökülüyor. Hele ilk yarıda 3 tane Finli'nin vuramadığı bir top vardı ki, değil Portekiz İsviçre bile bunları affetmez. Gökhan Zan çok ağır. Servet'in 8 gün sonraya kadar daha da toparlanacağını düşünürsek, Emre Güngör'le beraber oynamalı. Emre daha çabuk ve kesici. Ama 3 maça da ilk 11 başlayan Gökhan belli ki Terim'in ilk tercihi.
Ve Semih... Attığı gol çoğu insan için hiçbirşey ifade etmeyebilir. "Beleşçi işte, boş kaleye atar anca" gibi düşünenlerin çoğu Flippo Inzaghi'nin kariyeri boyunca attığı bir araba golü şansa bağlayanlardır. Durması gereken yeri çok iyi biliyor, golden önce yaptığı koşuda ofsayttan kurtulup tekrar ceza alanına depar atması pozisyon bilgisini gösteriyor. Çok daha fazla şansı hakediyor. Bu formatta, onsuz galibiyet alacağımızı sanmıyorum.
Ama dediğim gibi bunlar benim yalan yanlış düşüncelerim. Hocanın ne düşündüğü önemli. Dün sanıyorum biraz daha düşündüğüne yakın oynadık. Ha yeterli mi, bence değil.
Perşembe, Mayıs 29
F
Aslında uzun zamandır birşeyler karalamak istiyordum F dergisi ile ilgili, kısmet bu zamana imiş. Oyuncular hakkında kariyerlerini anlatırken kof bir duygusallığa giriliyor gereksiz detaylar verilerek. Şimdiye kadar iyi ki okumuşum dediğim bir sayısı olmadı. Çoğunu da okumadım zaten. Hele kapaktaki başlıkları yok mu! Biraz örnekler vereyim bari. Müslüman kral Hakan Şükür, sevimli taklacı Robie Keane, kalede bir balet Dasaev (belki de balettir), ilk imparator Denizli(?!), bebek yüzlü katil Owen, bir daha çal Maestro (Pirlo için), futbol şövalyesi Tommasi, hapsedilmiş ruh Sol Campbell. Ne ki bu? Nedir bu başlıklar, nedir bu gereksiz romantizm? FourFourTwo candır ama.
Trabzonspor 2008-2009
Birkaç göze batmayan transferin ardından hakkında yorum yapamayacağım Oftaş'tan stoper Giray ve bana göre ligin en iyi stoperlerinden biri olan Egemen'le anlaştı Trabzonspor. Burak ve Selçuk ile de anlaşıldığı söyleniyor bugün medyada. Burak'ı bilmiyorum, kesin yorum yapmak yanılgıya düşürebilir, ama belli bir standardın altına inmeyen Selçuk İnan, Ayman'ın karate kid, en teknik oyuncunun Hüseyin Çimşir olduğu Trabzonspor orta alanına çok şey katacaktır. Bu oyuncuların transferiyle rakiplerin kadro derinleştirme çabaları da rafa kalkacak. Üstelik hala takımın yabancı kontenjanı var. Uçmadan, mantıklı yabancı transferleriyle çok iyi bir takım kurabilir Trabzonspor. Araba güzel olacak ama ben direksiyondaki isimden şüpheliyim.
Çarşamba, Mayıs 28
Gidenlerden
Milli takımdan ayrılan son üç kişi İbrahim Kaş, Yıldıray ve Halil oldu. 3 tane forvet oyuncusuyla mücadele edecek olmamız demek, Terim'in tek forvetle oynayacağı demek. Tek forvetli düzende uçtaki adamın Nihat olduğu ciddi bir provada pozisyona giremedik. Taktik sistem bir yana seçimler adaletsiz oldu. Topuz'un enerjisine ve Karan'ın bitiriciliğine çok ihtiyaç duyacağız.
Kıl sessizlik
Malum Zico ile henüz sözleime yenilenmedi. Bu durum yeteri kadar can sıkmıyormuş gibi bir de her gün asparagas transfer haberleri yer alıyor medyada. Bugün Fanatik Nihat başlığı atmış. Eğer doğru bir dedikoduysa gerçekten diyecek birşey bulamıyorum Fenerbahçe yönetimine.
Eğer Zico kalacaksa ve oyun formatı bu olacaksa Nihat hiçbir işe yaramaz. Kanoute ve Vagner Love'ın beraber transfer edilmesi de gündemde. Haberler mantıksız görünse de transfer konusunda Fenerbahçe çok vukuatlı bir kulüp olduğu için inanılmaz gelmiyor kulağa. Çift forvete mi dönülüyor? Semih ne olacak? Hali hazırda Appiah ve Kezman'ın durumları var. Çorak yedek kulübesinin sıkıntısı Avrupa'dan lige dönüşlerde çok yaşandı. Ciddi yerli takviyeler gerekiyor. Eğer transferde ve hoca konusunda geç kalınırsa büyük hata yapar Fenerbahçe ve iki sene öncesinde olduğu gibi Dinamo Kiev benzeri bir takım gelir tokadı vurur. Sonra kimseye anlatamazsınız çeyrek final oynayan takım neden şampiyonlar ligine giremedi diye ama son gün alelacele 4 tane transfer yapılır gene çözülür sorunlar dimi.
Aziz Yıldırım 2 Haziran'da FB TV'ye konuşacakmış. Bütün camia oraya kilitlenmişmiş. Ya nedir bu olağansütü hal durumları Galatasaray şampiyon oldu diye? Zaten ya biz ya onlar. 20 sene üstüste de şampiyon olunmuyor ki. Sonra çıkıyor birileri kurumsallıktan bahsediyor, biz de acaba mı diyoruz. FM oynar gibi olmuyor ki bu işler.
Serie A 2008-2009
Gelecek sezonda en çok merakla beklediğim lig serie A. Milan yaşlı kadroyu yeniliyor, Juventus adam gibi takviyeler yapacak. İstikrarlı Roma ve Mancini ile yollarını ayıran Inter. Yeni hoca Mourinho olacak sanırım. Inter için tarihi bir gelişme olur Mourinho'nun gelmesi. Seneye şampiyonlar liginde de iddialı olacak İtalyanlar. Juventus geri dönüyor, Milan da bu kez erken havlu atmaz.
Salı, Mayıs 27
Halı saha topçusu#2
Eğer futbol halısahada oynanan bir oyun olsaydı ya da normal futbol sahasının da kenarında teller olsaydı İbrahim Üzülmez bugün Real Madrid'de oynuyordu. İnsanın kendisiyle barışık olması çok güzel bir duygu. Sene içinde "kabul ediyorum, Carlos benden iyi" diyip gönüllerde taht kurmuştu. Son olarak da 2 yıl daha Beşiktaş'ta oynar mısın sorusuna "oynarım ama açıklama yapmak istemiyorum. Taraftarın yüreğine mi insin?" demiş. Güzel adam.
Seric :)
Panathinaikos taraftarı çok sevinmiş Seric'in gittiğine. Hakikaten komik hakkında yazılanlar.
“Seric futbolcu değil. Onu takımınıza katmanız, ya sol tarafınızda büyük bir deliğe ya da bir kişi eksik oynamanıza neden olur.”, “Seric dünyanın en iyi futbolcusu. Ama karşı takımlar için.”, Gerçekten iyi oyuncular vardır. Bir de iyi oyunculardan sonra izlemeye dayanabildiğiniz oyuncular gelir. Daha sonra da gerçekten kötü oyuncular gelir ve son olarak Seric gelir.”, “Seric dünyanın en iyi futbolcusu. Lütfen vakit kaybetmeden onu transfer edin.”
Pazartesi, Mayıs 26
Türkiye 2-3 Uruguay
Milli takım hiç mi hiç tat vermiyor Euro 2008 öncesinde. Bir kere hemen hemen her yan topa rakip vuruyor. Bu maçta bence fazla konsantrasyondan ötürü oldu bu. Adamı kaçırmayayım derken topu az önemsediler. Nihat tek forvetli sistemde en uçtaki adam değil. O tuhaf gol haricinde hemen hemen olumlu birşey yapmadı desek yeridir. Bu formatta oynayacaksak Semih en ideali ama La Liga'da 18 gol atmış adamı nasıl kenarda oturtursunuz onu bilmiyorum.
Dolayısıyla hem bizi orta alanda eksiltmeden hem de Nihat'ı kullanarak bir oyun şablonu oluşturmak gerekiyor. Galatasaray'ın ligin sonlarında oynadığı oyuna benzer bir oyun oynayabilir milli takım. Ümit Karan'ın takım savunmadayken sağ kulvara kayarak orta alanı kalabalıklaştırması, hücumdayken de öndeki pivota yardımcı olması rolünü Nihat pekala üstlenebilir. Semih de diğer santrfor olarak görev yapar. Solda Arda zaten bu göreve alışık. Ortadaki üçlüden birinin hala Tümer olması gerektiğini düşünüyorum.
Tabii bunlar benim yalan yanlış düşüncelerim. Önemli olan hocanın ne düşündüğü. Şimdilik görünen o ki düşündüğünü yapamıyor milli takım.
Perşembe, Mayıs 22
Şükür bitti...
Dünkü final ile sezon resmen bitti. En'leri sıralamayacağım, altın karma oluşturmayacağım çünkü bu sezon, aklımda en çok kötü maç anlatımları ve yayınlanmayan maçlarla kaldı. FOX Türkiye'nin Premier League'i Bez Bebek'le katletmesi, Ercan Taner gittikten sonra Lig Tv'nin tat vermemesi, bana göre sezonun en kritik maçı Sevilla-Fenerbahçe maçını memlekette adam kalmamış gibi Gökhan Telkenar'ın anlatması, İlker Yasin'in gülünecek kadar hatalı yorumlarını büyük bir özgüvenle anlatması ve Show tv'nin UEFA finalini vermemesi. Futbol ülkesiyiz deriz her zaman ama bu ülkede kanallar Acun'un zımbırtı yarışmasını UEFA finaline tercih ediyor. Keza büyük usta, duayen denen isimler her yorumunda çuvallıyor. Seneye dileğim Premier League'in daha kaliteli bir kanalda yayınlanması, Star'ın Şampiyonlar Ligi için düzgün spikerler transfer etmesi. Emre Tilev'le olmuyor bu işler.
Newman
Newman: Alright. Come back to my party, please.
Kramer: Jerry too, of course.
Newman:You don't wanna do your... act, or anything, do you?
Jerry: No.
Newman: Alright then, I guess I can accept a little Jerry, if it gets me a lot of Elaine.
Kramer: Jerry too, of course.
Newman:You don't wanna do your... act, or anything, do you?
Jerry: No.
Newman: Alright then, I guess I can accept a little Jerry, if it gets me a lot of Elaine.
Çarşamba, Mayıs 21
Türkiye 1-0 Slovakya
Var mısın yok musun yarışmasında Emre Güngör "kutumdan emin değilim" deyince, Terim de "ben de senden emin değilim" demişti. Dün heralde emin olmuştur. Yan toplar haricinde pozisyon vermedik, ama gelen her yan topa da kabak gibi vurdular, mutlaka önlem alacaktır hoca.
Ne özelliğinin olduğunu halen anlayamadığım İbrahim Kaş çıkıp Sabri girince oyuna biraz hareketlendi o kulvar. Gökhan ve Hamit yoksa Sabri oynamalı. Gerçi bu sefer de hem savunmanın boyu kısalacak hem de Sabri de İbarihm gibi iyi top kullanabilen bir oyuncu değil.
Hücum hattınızda Tuncay varsa organize olmanız maalesef mümkün olmuyor. Gereksiz yere etrafında dönmeler, enerjisini boşa harcamalar, mental açıdan gelişir diye düşündüğüm Tuncay aynı Tuncay'dı. Gerçi Boro'da farklı mevkide oynadığını da hatırlatalım. Colin ise bizdekinden daha derli toplu mecburen. Ben gönderileceğini sanmıyorum. Arda topla daha yumuşak, Tuncay yerine düşünülebilir. Arapası Mevlüt'e ise aradan yollayacaksın başka türlü zor. Hücumda belki Tümer gibi bir zeka ile daha organize olabiliriz. Benim kafamdaki taktik Chelsea ve Liverpool'un benzerlerini oynadığı savunmada 4-5-1, hücumda 4-3-3. Tabi bu taktikte Nihat'ı nereye koyarız onu da hoca düşünsün.
Salı, Mayıs 20
Hayrabolu-Moskova
Serdar Kulbilge önümüzdeki sezon Fenerbahçe forması giymeyecek. Yönetimle anlaşamamış, sebep maddi. Serdar'ın oynadığı hiçbir maçta gözüm arkada kalmadı açıkçası, hep güvenmişimdir. Gitmesine üzüldüm. Eskişehir ve Dinamo Moskova için adı geçiyor. Biz hiçbirşey silbaştan olmasın diye düşündükçe, bir de kaleci transferi oturacak gündeme.
Bayern Münih kulüp doktoru
Bizim doktorlarda olmayıp da onda olan ne var bilmiyorum ama ben kendimi bildim bileli başta Rüştü olmak üzere çok futbolcu gitmiştir ona tedavi olmaya. Son olarak Servet ve Gökhan Gönül de sakatlıkları dolayısıyla ona başvurunca yeniden hatırlamış olduk kendisini. Resimdeki abi işte Wohlfahrt. Hatta Hans Müller Wohlfahrt...
Pazar, Mayıs 18
Cuma, Mayıs 16
Hakan Şükür
Eğer benzer başarıları Fenerbahçe'de yaşamış olsaydı, bugün Kadıköy'deki boğa heykelinin yerine onun heykeli dikilmişti. Tabi 90'lar Fenerbahce'sinde bu kadar gol kaçıran bir adama sabredilmesi de mümkün değildi. Bugün Kezman'a sabredilmesinin nedeni yabancı olması heralde. Gidecek mi kalacak mı, en az Galatasaraylılar kadar merak ettiğim bir soru. Çünkü onun futbolu bırakmasıyla resmen bir devir kapanacak Türk futbolunda. Bence saha içinde de dışında da hala yararlı. Motivasyonu geçtim, adam hala gol atıyor, beğen veya beğenme, atıyor. Eğer Galatasaray'dan ayrılırsa bu kulübün zararına olur. Cevat Güler'in yardımcılığı gibi bir görevi pekala yapabilir Hakan. Laudrup, Koemann, Van Gaal gibi isimler ise sadece macera ve para israfı demek.
Perşembe, Mayıs 15
Resmi site
Fenerbahce.org un Fotogol gibi gudik gazeteleri yalanlama konusundaki istikrarını anlayamıyorum. Futbolu az çok bilen, piyasayı takip eden, futbol izleyen adam zaten listedeki birçok ismin gelmesinin mümkün olmadığını bilir. Kaç tane taraftar Ronaldinho haberi için heyecanlanıyordur ki? Ben şahsen bir çoğuna gülüp geçiyorum. Mourinho yıldızlarıyla geliyor gibi bir zırvayı bile yalanlamıştı yönetim. Heralde bu işten sorumlu adam sabah tek tek inceliyor spor gazetelerini, Fenerbahçe ile ilgili kaç tane transfer haberi varsa başlıyor işe. Hayır bir kere söylersin, "biz imza attırmadan kimseye inanmayın" dersin. Her gün siteyi yalanlama ile güncellersen en sonunda "bir bakalım geriye basın ne kadar yalan yazmış" diye tuttuğun çetelenin dökümünü verirsin. Hakikaten de enteresan bir liste. Ama bunu "işte bizim medyamızın hali" diye lanse etmek de yanlış. Yapıcak haber yok, ne yapsınlar? Bu arada yalanları bilmem de tek gerçek, tarihinin en başarılı teknik direktörü ile hala sözleşme yenilenmediği.
Zenit 2-0 Glasgow Rangers
Bu postta "ellerinde UEFA kupasının yükseldiğini görmek hoş olacaktır." demiştim fotodaki 44 numaralı arkadaş için. Tebrikler Zenit. Para tamam ama sonuçta başarılı olmak için planlama da lazım. Akılla birleşmedikten sonra para verimsiz kullanılır ve başarı gelmez. Çok iyi bir performans göstermese de Fatih de bas bas bağırıyor bizim şu an oynadğımız düzene cuk oturacağını.
Çarşamba, Mayıs 14
Yokuz Acun yokuz
Show tv maçı naklen vereceğini söyleyince sevindim, hem bu bir UEFA finaliydi hem de Dick Advocaat'a rağmen bu sene sempati duymaya başladığım Zenit'in maçıydı. Ama artık ne olduysa maç yerine malum yarışmayı yayınlıyorlar an itibariyle. 23:15 banttan verecekler, ama canlı izlemek başka olacaktı tabi.
Trabzonspor 1994-1995
Aşağıdaki postta Intertoto'dan bahsederken değinmiştim bu kadroya, Türk futbol tarihinin bana göre en iyi birkaç kadrosundan biridir bu kadro. Pingel'e ağladığımız, Nuri Kamburoğlu'nun bek oynadığı, Uche'nin adının nasıl telaffuz edileceğinin sorun olduğu zamanlar. Bir Fenerbahçeli için Trabzonspor'la oynamak demek o yıllarda, kayıp 3 ya da 2 puan anlamına geliyordu. Trabzon 96'dan sonra düşüşe geçmesine rağmen Pierre'in 2003'te frikikten yazıp kazandığımız maça kadar 3 puanı bir arada görememişizdir Trabzon'da. Her neyse lafı çok uzatmadan soyadlarını hatırlamadığım iki adamla birlikte kadroyu yazayım;
Soldan sağa ayaktakiler: Tolunay Kafkas, Osman Özköylü, Abdullah Ercan, Ogün Temizkanoğlu, Cengiz, Nihat
Soldan sağa oturanlar: Şota Arveladze, Hami Mandıralı, Ünal Karaman, Lemi Çelik, Orhan Kaynar.
Soldan sağa oturanlar: Şota Arveladze, Hami Mandıralı, Ünal Karaman, Lemi Çelik, Orhan Kaynar.
Allahsız Figo
Hem yerel hem yabancı basında yer aldı bu haber. Figo'nun antrenman sahasına giderken yoldaki kara kediyi uğursuzluk getirir diye ezdiği. Görgü tanıkları Figo'nun arabayı direk üstüne sürdüğünü söylüyor kedinin. Ulan! Milan'ın Juventus'un top oynamadığı ligde şampiyon olursunuz, masa başında şampiyon olursunuz, tek avrupa başarınız olmaz, paralı askerlerle şaibeli savaşları kazanırsınız, hakemlerin yardım ettiği senede de Roma'ya şampiyonluğu vereceksiniz neredeyse. Bir bakın bakalım cenabetlik kimde?
Pazartesi, Mayıs 12
Newman
jerry: “not going to happen!”
newman: “all right, all right. all right you go ahead. you go ahead and keep it secret. but you remember this... when you control the mail, you control... information.”
newman: “all right, all right. all right you go ahead. you go ahead and keep it secret. but you remember this... when you control the mail, you control... information.”
Seinfeld'in sinsi ve çıkarcı karakteri şişko Newman. Nam-ı diğer "hello Newman" :)
Intertoto
Bursaspor'un 1995'te Karlsruhe ile oynadığı Intertoto kupası maçındaki efsane kadro. Mususi, Baliç, Ercüment, Gançev, Selim, Tunahan ve Tuncay benim posterden hatırladığım ve tanıyabildiğim isimler. Bazı anadolu takımlarının belli dönemlerde yakaladığı çok iyi bir jenerasyon vardır. Kocaelispor, Gaziantepspor, Gençlerbirliği benim ilk aklıma gelenler. Trabzon'u bu listeye ekleyemem onlar farklı bir boyutta, ama gördüğüm en iyi kadroları 1994-1995'teki efsane kadroydu. Sivasspor da bu sene harika işler yaptı. 73 puan az buz değil. Bakalım Intertoto'da ne yapacaklar. 13 sene önce Bursaspor'un bize yaşattığı heyecanı yaşatırlar umarım.
Gelene paşam
“Başka takımlardan alınan oyuncuların, bir de benim oynadığım karşılaşmalardaki performansıma baksınlar. Bu tarafsız bir teknik adamın alacağı karar değildir. Ancak Allah’ın adaletine inanıyorum. Birilerini, bir yerlere pazarlama adına bu işin başında olanlar, günü geldiğinde kamuoyu ve kendi vicdanlarına veremedikleri hesabı, ilahi adalet karşısında bir şekilde vereceklerdir” demiş İbrahim Toraman. Bu şekilde isyan etmeyi hakedecek performans göstermedi ve hiçbir zaman da gösteremeyecek. Kapasitesi bu çünkü. Sokaktan geçen 10 Beşiktaşlı'dan 9'una sorsanız ilk takviyeyi defansa ister. Kimse hikaye anlatmasın boşuna.
Pazar, Mayıs 11
Euro 2008 Milli Takım
Fatih Terim, aday kadroyu açıkladı. Seçimleri tartışılacak cinsten. 2006 yılında Fenerbahçe'de hiç şans bulamayan Can Arat'ı kadroya almıştı Terim. Her zaman Can'ın iyi oyuncu olduğunu düşünmüşümdür, seçimini küçümsemek için söylemiyorum ama eğer o Can milli formayı giydiyse bu Emre Güngör'ün de giymesi gerekirdi. Savunmada uyumlu oyuncuların olması çok önemlidir, keza Servet'le harika bir uyum yakalamışlardı. Bu sene Fenerbahçe'nin avrupa kupalarındaki başarısı dünyaca ünlü bir sürü forvete karşı süper mücadele etmiş Lugano ve Edu'nun uyumunda gizliydi.
Bana göre Önder Turacı'nın daha hızlısı olan, bunun haricinde ne stoper olarak ne de bir bek olarak kendini kanıtlayamamış İbrahim Kaş'ın da seçilmesini tuhaf buluyorum. Ne sezon içinde ne de oyun içinde istikrar ve devamlılığı olmayan Colin'in de milli takıma çağrılması pek doğru değil, hele hele Mehmet Topuz gibi çok yönlü ve fizik açıdan çok üstün bir oyuncunuz varsa.
Milli takımın sol bekinde belli ki Hakan Balta oynayacak, o seviyede olduğunu sanmıyorum. Nasıl ki bir sürü ortasaha oyuncumuz varken Aurelio Türk yapılıp takıma çağrıldıysa aynısını bir sürü sol bekimiz varken çağrılması gerektiğini düşündüğüm Vederson için de söyleyebilirim.
Ümit Karan'ın gol vuruşlarındaki kalitesi ve bitiriciliği çok üst düzey oyuncularla kıyaslanacak cinsten. Çağrılmaması ahbap-çavuş ilişkilerinden başka birşeyi getirmiyor aklıma. Semih veya Mehmet Yıldız çağrılmalıydı, gol kralının tercih edilmesi normal. Halil Altıntop'un yerine Mehmet Yıldız alınsaydı kimse bu tercihi sorgulamazdı heralde, öyle bir adam Halil. Mevlüt'ü hiç izlemedim, Fransa Ligi'nde 13 gol büyük iş, çağrılmasına anormal diyemem.
Teknik adam tercihlerini kafamda yorumlarken "mutlaka bir bildikleri vardır" diye düşünürüm ama Ümit ve Mehmet Topuz'un çağrılmaması milli takımın başındaki adamın bu işteki yeterliliğini tartışılabilecek kadar radikal kılıyor. İyi ve formda bir Emre her zaman oynar milli takımda ama Emre ne iyi ne de formda.
Ve kaleciler. Formsuz olmasına rağmen Volkan ve tecrübeli Rüştü doğru isimler ama Tolga'yı anlayamıyorum. Üçüncü isim ya Serdar ya da Aykut olmalıydı. Hatta Serdar ve Aykut, Rüştü veya Volkan'dan birine tercih edilebilecek kadar da formdalardı.
Şimdiden karamsar olmamak lazım ama hem grubumuz zor hem de iyi oyunculara rağmen takımın kimyası bozuk. Bekleyip göreceğiz.
Cuma, Mayıs 9
Büyük insan
Günler ilerleyip hala yönetimden ses gelmedikçe daha derin bir korkuyla hissediyorum gideceğini. Hiçbirimizin bu sene için gerçekleşmesini tahmin etmediğimiz başarıları yaşatması ve o tarifi imkansız mutlulukları tattırması bir yana, her zaman en çok takdirimi kazanan yönü beyefendiliği ve mütevaziliği Zico'nun. Inter'le Kadıköy'de oynanan maçta, RAI'nin yorumcusu olarak gelen Capello için medya "Fener'e geliyor" haberlerini sıralarken, o "Fenerbahçe Capello'yu getirirse büyük iş yapmış olur" diyen bir insan. Son olarak Lazio'nun kendisini istediği ile ilgili bir soruyu "Beni hoca olarak mı istiyorlar? Kulübede, sahadaki halimden çok uzağım!" demiş. Şampiyonluk umrumda değil, Zico kalırsa bir şampiyonluktan çok daha önemli birşey kazanmış olacağız.
Çarşamba, Mayıs 7
Topor
Geçen sene Gazi'den önce içlerinde Erkek Tay Deneme de dahil olan kısa mesafeli yarışların hepsini kazanan Topor'un, Sait Akson ve Gazi'de dili dışarı çıkınca, kısa mesafe atı olduğu anlaşıldı. Bu yıl da uzun mesafede koşturulacağını sanmıyorum. Koştuğu koşacağı en fazla 1600'dür. Bana kalırsa ideal mesafesi 1200 ve 1400. Peki kötü at mı? Asla.. Bu mesafede en zor rakibi bile geçebilecek potansiyele sahip. Topor'un kayıtlı olduğu yarışta Sabırlı'yı tek yazmaya korkarım şahsen.
Salı, Mayıs 6
Dingiltere dialogları
Star'ın, Leeds-Galatasaray maçından sonra attığı 21 nisan 2000 tarihli Dingiltere manşeti bana kalırsa Türk futbol tarihinin en kült gazete manşetidir. Ama kült olan sadece manşet değil, Hagi'nin penaltısını birinci sayfaya taşıyan gazetenin, kale arkasındaki İngiliz seyircileri konuşturması. İşte dialoglar:
- What is this?
- This is a doksana taktı..
- E hani biz Türkler'i çok korkutmuştuk
- Sus be dingil !
- Sus be dingil !
- No.. No.. No..
- 50 defa oynasak 50 defa yenerler kardeşim
- Orada two, burada two, hakikaten two bize..
- Orada two, burada two, hakikaten two bize..
- Bizim dedemiz de Çanakkale'yi geçememişti...
-Rezil olduk...
Pazartesi, Mayıs 5
Sabredebilmek
2002 Ağustosu'ndaki Feyenoord maçında skor 0-1 iken, Erman Toroğlu'nun "ondan forvet olmaz, olsa olsa iyi portakal olur" dediği Washington oyundan çıkmış, yerine Rapaic girmişti. Stadda, Washington çıkarken inanılmaz bir uğultu komuştu, daha bu formayla 5 maç oynamamış olmasına rağmen. Heralde Fenerbahçe tarihinin en erken ıslıklanan yabancı oyuncusuydu Washington. Sonradan açılmıştı gerçi, kalbinden rahatsızlık geçirene kadar 9 gol atmış, Fenerbahçe'debn sonra gittiği Brezilya'da ise 41 gol atmıştı, Washigol der, severdik.
Kulüp tarihinin, en erken ıslıklanan bir başka yabancısı ise Maldonado kesinlikle. Hem hazır olmadan hem de hasta hasta çıktığı Chelsea maçında kendini bir anda Essien, Makelele, Ballack, Lampard arasında buldu, o maçtan sonra da hiç beğenilmedi zaten. Dün dikkat ettim, resmen ileri oynamaya özen gösterdi, atak başlangıçlarında oyunu açtı, hiç de ıslığı hakedecek bir oyun değildi bence. Seneye kalırsa ki bence kalacak, akıl hocasının Deivid olacağını düşünüyorum.
Perşembe, Mayıs 1
Zenit mucizesi
Zenit, Fenerbahçe ile birlikte bu yılın flaş ekibi bence. Bayern'i 4-0 ile dağıtmak kolay değil, büyük kaptanın kupayı kaldırmasına çok az kaldı.