Pazartesi, Nisan 30

Köprü


Bisiklet > Araba

Arabadan in, bisiklete bin

Çekirge





- Play-off bitse de stresinden de kavgasından da kurtulsak.

- Sakatlanan, bacağına dikiş atılan kaleci bile bunun primini kovuluyor.

- Keşke Fenerbahçe 4-0 yenseydi, 2-1 hem de böyle bir 2-1, Fenerbahçe'ye pozitif moral oldu.

- Halis Özkahya, standart bir Türk hakemi, yani rezalet.

- Fırat Aydınus ve Cüneyt Çakır da kötü maç yönetiyor ama bu kadar maçı çığrından çıkarmıyor.

- Semih Şentürk, efendi geçen futbolcu.

- Rüştü ikinci golde ne yaptı öyle?

- Alex ve Emre, hatta Sow yokken 3 puan kazanmak önemli.

- Felipe yine sahada.

- Sevmediğiniz Selçuk Şahin maçın adamı.

- Tayfur, Carvalhal'den bile kötü. Mustafa Pektemek'i kenarda tutup Edu'ya bel bağlamak.. İnanılmaz.

- Maçın en çok konuşulan iki ismi Kartalsporlu Egemen - Kartalsporlu Volkan

- Stoch Süper Final'e yürek koymuş.

- Mehmet Topuz, Caner Erkin....

- Simao da çok kötüydü.

- Sahaya giren çocuk tabi ki Fenerbahçeli değil. Üzerinde Fenerium ürünü yok.

- Egemen için TD'den: Kendisi yazdı, kendisi bozdu.

- Rüştü'nün maç sonu açıklamaları dikkate alınmalı. Bünyamin Gezer ekolü bitsin.

- Fenerbahçe atak yaparken Yobo'yu çeken Lig Tv

- Bir takıma 9 sarı kart harbi fazla (Sadece Simao ve İsmail). 9 sarı kart çıkıyorsa, kırmızı nasıl çıkmıyor.

- Stoch'un taç çizgisinde tribünlere vurduğu topa kart çıkarmamak da olmadı.

- Perşembe günkü maçı Fenerbahçe daha rahat kazanır.




Aile Ortamı



Trabzon deplasmanından sonra pazar sabahı Florya...

Pazar, Nisan 29

Nefes



- 1 haftada stresten eridim, 20 dakikada rahatladım.

- İlk 2 dakikada 3 şut çekince bu maç da geçen haftaya benzeyecek sandım.

- Selçuk ile ilgili düşüncelerim artık değişebilir.

- Ama Necati 4 gol atsa da aynı.

- Eboue müthişti. Ama yine de önünde sıkıntı var. Kafası her maç bu kadar rahat olmaz, rahat olursa sıkıntı olur.

- Tolga'nın 45 dakikada 4 gol yediği maç, ilk lig maçı; Ali Sami Yen

- İstanbul'daki maç banko puan kaybı, Fenerbahçe tarafı Trabzon'u pompalıyor, "satılmış maç" muhabbetleriyle. 

- Serkan Balcı'nın boşta kalan her topu kapması.

- En son bir deplasmanda ilk yarıda 3 gol attığımız maç, 2008'deki Ankaragücü maçı. Ne kadar zor maç olduğunu, ne zor şartlarda gidildiği hatırlanır.

- Engin ve Emre Çolak sezon sonunda konuşalım.

- Aydın > Emre

- Olcan'ın aldığı penaltıyı biz kazansaydık.. Eyvah, eyvah...

- Colman 19 gol atmış, 6 tanesi bize.

- Hakan Balta son haftalarda iyi, Allah bozmasın.

- Adrian nasıl adam hala çözemedim? Golü yok.

- Kulübe adamı Ceyhun

- Fazla da yazmak istemiyorum, 1 hafta daha nefes tutalım.

Eboue'yi Galatasaray'a Getiren



Başlık ile fotoğraf ne kadar alakasız değil mi?

1983 yılında Fildişi Sahilleri'nde doğan, 2000'de Avrupa'yı bilmeyen-görmeyen Eboue ile 2000 yılında Avrupa Kupası kazanan bir takımın sevincinin ne alakası olabilir.

Eboue anlatıyor:

A.Madrid, Valencia, Tottenhm, Roma gibi çok sayıda kulüp vardı. Galatasaray ise henüz benimle iletişime geçmemişti. Wenger, benim bir veya iki maç oynadıktan sonra mutsuz olacağım bir takıma gitmemden yana değildi. "Sana iyi bir kulüp bulacağım Manu, çünkü sen benim oğlum gibisin" demişti bana. Ben attığım her adımı ona sorardım. Benimle iyi ayrılmak istediğini söylüyordu. Arsene Wenger, beni çağırdı ve Fatih Terim'in beni istediğini söyledi. Tavsiyesi kesinlikle Galatasaray'a girmem üzerine oldu. 

2000'de Kopenhag'da olan bitenin baş aktörlerinden sadece iki tanesi değişmedi. Arsene Wenger ve Fatih Terim... Parken'da maç sonunda şampanyaları soyunma odasına getirip, Terim ve futbolcularına hediye eden centilmen Wenger, o günden sonra Terim'i 1 veya 2 kez görmüştür belki. Ama evladı gibi gördüğü, elinde büyüttüğü bir çocuğu Terim'in ellerine bırakmaktan çekinmiyor.

Hikayenin daha fazla anlam kazanması için biraz daha beklemek gerekecek. Şu anda henüz başı ve güzel başladı.

Cumartesi, Nisan 28

Hakem Kararı



- Belediye'nin ilk golü penaltı değil bence.

- Kırmızı kart da ağır gibi geldi.

- Maç bir anda döndü, Eneramo'nun kaçan penaltısı kırılma anı.

- Sivasspor, bunu Kadıköy'de Pedriel ile de yaşamıştı.

- Sivasspor yine bir deplasmanda gol attı.

- Yarın Bursa kazanamaz, işler iyice karışır.

- Avrupa Ligi Play-Off > Şampiyonluk Play-Off

- Olimpiyat Stadı'nda güzel havada bir maç, ilginç geldi.

- Cihan Haspolatlı mutlu olsun. Çok küfür ettik zamanında ama severiz

- Doka'nın golü güzeldi

- Ömer Can Sokullu'nun Süper Lig'de ilk golü

Cuma, Nisan 27

Ataman'ın Takımı




- Sevmesek de, yine başardı Ergin Ataman.

- Aslında büyük iş değil bence, bu kadronun final oynaması normal.

- Ev sahibi ekibi yenmek önemli. Bu sene o salonda 2.kez Avrupa maçı kaybettiler.

- Maçın yıldızı Bonsu

- Mehmet Yağmur bile mücadele etti.

- Olaj takımının koçunun sesi. Mafya lideri sanki.

- Son çeyreklerin adamı Erceg

- Hücum anlamında belki de sezonun en kötüsü.

- Macarlar 27 savunma ribaundu almış, Beşiktaş 22 hücum ribaundu. Yarı yarıya nerdeyse.

- İki takım da 3.periyot dışında birer periyotu 13-17 ve 20'şer sayı atarak tamamladı. Maçı belirleyen 3.periyot oldu, 14-10 bitti.

- Hiç olmazsa Beşiktaş'ın final yürüyüşünde Göttingen maçını izledik.

Perşembe, Nisan 26

Paranoid Park



Kısaca şöyle özetlemek lazım; boşa geçen bir 85 dakika.

Yönetmen; Gus Van Sant. Elephant iyidi ama bu hiç olmamış.

Taylor Momsen ilk bu filmde çıkmış. Oyuncular da myspace'den belirlenmiş. Myspace Türkiye'de bir türlü tutmadı.

48 Saat Kala



"Perşembe 12'de idman var" dediklerinde hiç ciddiye almadım. Saat 5,6 falan olsa tamam da 12..00 yani Kim giderdi ki. Florya'ya kalkıp gidip, orada tek kalmak da vardı. Zaten sorduğum birkaç kişiden aldığım cevap şaşırtmadı: O saatte çalışıyoruz.

Bugün fotoğraflar gelmeye başlayınca üzüldüm. Güzel görüntüler varmış. Zaten içim içimi yiyor, en azından gidip, kendimi "görevimi yaptım" düşüncesiyle kandırırdım ve rahatlardım. Şimdi hayıflanıyorum. Stresim, heyecanım biraz daha arttı.

Tam 48 saat kaldı Trabzon maçına. Bir anda nasıl girdik bu kaosa bilmiyorum. Senelerdir şampiyonluk yarışının içinde olamamın getirdiği hamlık belki de. Mahalleye inmiyorum, Fenerbahçeli arkadaşlarla konuşmamaya dikkat ediyorum. Kalp kırarız, gerek yok, geçmişte çok yaşandı. Şu haftayı sağ salim atlatsak topyekün rahatlayacağız herhalde.En azından 13 Mayıs'a kadar.

Şampiyonluk gelince, bu idmanın anlamı daha çok değer kazanır ve ben de seneler boyunca  "o idmanda niye yoktum" diye hayıflanırım. Olsun.

Giden 3000 kişiye tek tek sevgiler, saygılar...


Avrupa'ya İzmir'den Giden Yol



- Atatürk Stadı'nın tek güzel yanı maç öncesinde "yarı yarıya olacakmış" heyecanı. Onun dışında maçın kalitesini azaltıyor.

- Son senelerin (özellikle 2006) Fenerbahçe-Beşiktaş maçlarını hatırlamayan oldu mu?

- "Bir hata Ivesa'dan" bu senenin trend cümlesi.

- Batalla büyük topçu.

- Pinto da geldiğinden beri beklenmedik bir katkı sağladı.

- Bursaspor kötü geçen sezonda bile Avrupa Kupası'na kapağı attı. İstikrar sağlandı sanki.

- İstikrarsızlığın adı ise Ersun Yanal.

- Dağ fare doğurdu.

- Bu maç için çalışma saatimi değiştirdim, değmedi.

- ATV'de sıkıntı var, havaya giremiyoruz.

- Pele de ne çıldırdı öyle. Suları falan tekmeledi.

- Tebrikler Bursa'ya; seneler sonra final, rakibi de 30 senedir alamayan Fenerbahçe olacak sanırım.

Çarşamba, Nisan 25

Güzel




4 etap boyunca gördüğüm en güzel fotoğraf. AA muhabiri Cem Özdel'den...

Yarın bizim oralara giriyorlar. Turgutreis'i görmek güzel olacak. Orada olmak güzel  olurdu ama 1 ay içindeki ilk izin günümü yolda geçirmek istemedim. Oysa yolda olmak güzeldir.

Stresli Anlar



Üç gündür bu ne stres? 2006'da böyle olmadım. 2008'de bu seviyeye 1-2 günde yaklaştık, Nonda'lı maç öncesi bu raddedeydim ama o da sonuçta bir Galatasaray-Fenerbahçe maçı öncesiydi. Bu sezonun genelinde bile bu kadar düşünemedim, sezonu, ligi, şampiyonluğu....

Demek ki bu şampiyonluk heyecanı, şampiyonluk stresi değil. Onları çok yaşadık, bu onlardan değil.

Açıkça konuşuyorum, bu hissedilen "hakettiğini alamama korkusu".. Geçmeyecek günler, saatler, 13 Mayıs'a kadar.

16 dakika beklemek kolaymış, 16 gün zor geçecek. Aslında boşa stres yapıyoruz, işin sonunda Allah'ın dediği olacak.

Speed'in Unutamadığı Maç



Gary Speed geldi bir anda aklıma. Ne alakaysa.O zaman biz de onun en unutamadığı maçı hatırlayalım.

17 Kasım 1993'te Cardiff'te oynanan maçı Galler kazansaydı, 1958'den sonra ilk kez Dünya Kupası finallerine gidecekti. 1958'deki turnuvada Galler dünya futbol tarihine Pele'yi kazandırmıştı. Pele dünya kupasındaki ilk golünü Galler'e atmıştı. Bunu da dip not olarak geçelim.

1993'e dönelim. Aslında böyle maçlara yer vermeye gerek yok ama bizim ligimizde oynayan bazı isimler, o gecenin aktörü oldu. Keza Galler'in tek golünü 61.dakikada Saunders attı. Romanya'nın ilk golünü ise Hagi kaydetti. 83'te Radiciou atınca Romanya deplasmanda kazandı ve Amerika'nın yolunu tuttu. Tutuş da o tutuş. Turnuvanın yıldızı oldular.

Romanya'da Popescu, yıllarca adı transfer listelerine giren Belodedici ve Petrescu gibi isimler yer alıyordu. Galler'de ise Saunders'ın partneri geçtiğimiz günlerde Futbol Prensi için Türkiye'ye gelen Ian Rush'tı. Kenar oyunucusu ise genç Giggs...

Maçın trajik anı (unutulmaz kılan), Saunders'ın golünden hemen sonra kazanılan penaltı atışında yaşandı. 10 gün önce Galatasaray-Manchester United maçını yöneten İsviçreli Kurt Rothlisberger, Gary Speed Romanya ceza sahası içinde yerde kalınca ev sahibi ekip lehine penaltı noktasını gösterdi. Topun başına gelen isim Paul Bodin oldu. Futbolu keşfeden Britanyalılar bir kez daha penaltı atamadı. Top üst direğe çarptı. 20 dakika sonra ise Romanya'nın galibiyet golü geldi.

İngiltere'nin ve İskoçya'nın da katılamadığı turnuvaya gelen tek Britanyalı, İrlandalılar oldu. Galler bir daha Dünya Kupası'na bu kadar yaklaşamadı. Dünya Kupası'nda oynamak için bir lig şampiyonluğumu verirdim diyen Ian Rush da herhalde en çok bu maçta üzülmüştür.


Salı, Nisan 24

Kafa Dağıtmak İçin



- Sıkıntıdan kurtulmak için İspanya Ligi.

- Normalde izlemezdim ama iki baş altı takımı izlemek değişik olabilirdi.

- Malaga nasıl ilk 4 yarışına girmiş anlamadım.

- Maç Osasuna'nın hakkıydı.

- Ruud Van Nistelrooy, 60'tan sonra oyuna girecek adam mıydı?

- Gerçi kendisini hiç beğenmem.

- Javad Nekounam'a biraz daha dikkat etmek lazım.

- Cazorla yoksa Malaga çöker. Dün takımının en iyisiydi.

- Manuel Pellegrini sanırım başarısız bir teknik direktör.

- Malaga'yı yine de 1 sene daha beklemek lazım.

- Deplasmanda alınan bir puan da iyidir.

Pazartesi, Nisan 23

Stoch'a Forma Vermek

Fenerbahçeli sporcuların bu tarz hareketlerini çok gördük. Belki onlar da bizim takımın futbolcuları için aynı şeyi söylüyordur. Doğrusu "yok birbirimizden farkımız" olacak ama oluyor. Fenerbahçe futbolcusu derbiye daha farklı hazırlanıyor, daha farklı bir anlam yüklüyor. Sonunda da bu bizi rahatsız ediyor. Bazen Tuncay hindi çektirir, bazen o hindi sahaya iner, bazen maçtan bir gün sonraki sabah idmanda kavuk takıp el öperler, bazen de kıçına forma sokup saha ortasında sevinirler.

Evet yenilginin getirdiği sinir bozukluğuna bu kare de eklenince, Fenerbahçe otobüsünde "koyduk mu" çekilince rahatsız oluyoruz. Biz kazansak ve bizimkiler parmak kaldırsa sıkıntımız olmayacaktı.

Asıl konu, o forma Stoch'un kıçına nasıl geldi. Bir Galatasaray futbolcusu formasını vermeden o formanın oraya gitmesi mümkün değil. Son Kadıköy maçında Engin Baytar için dediklerimizin ne kadar doğru olduğu ortaya çıkıyor. Şu forma değiştirme içini yapmayın işte. Göstermelik centilmenlikler daha büyük sorunlara yol açıyor. Bugün Galatasaraylı, Stoch'a küfrediyor, Fenerli ona cevap veriyor. Millet birbirine giriyor. Futbolcu, rakip takım formasının anlamını bilmeyebilir ama sen o formanın ne anlamlar taşıdığını bilmek zorundasın.




Bunları yazıyoruz, sonra okuyan biri çıkıp "ne kadar duygusalsın alt tarafı forma işte " diyebilir. O demeden biz önlemimizi alalım. Derbiden kısa bir süre önce İtalya'da yaşananlar ders olsun. Hadi ben yanlış biliyorum, abartıyorum, İtalyanlar da mı bilmiyor? Burada söylenen " Formanın hakkını vermiyorsunuz / Çıkarın formayı çıplak oynayın" tezahüratını orada hayata geçirmişler. Futbolculardan formayı topluyorlar. Ama biri hariç. Guiseppe Sculli formayı vermiyor. İtalya'da bir tribün grubunu karşına almak yürek ister.

Bir tarafta formayı, tribün istemesine rağmen, çıkartmayan, ciddi dayak tehlikesine direnen Sculli, diğer tarafta maç biter bitmez formayı ezeli rakibin topçusuna verenler.

Yapmayın bunları işte. Forma değiştirmek istiyorsanız, maç sonu soyunma odasında yapın şu işi. Ne siz küfür yiyin ne biz bu yazıları yazalım.




Aynı Gün, Aynı Stres



- Yine o duygu. Hayatımı mahveden pazarların, pazartesi sabahları.

- Yine bir 22 Nisan, yine kalan maçlar, yine stres-sinir-gerginlik

- Yaazacak hiçbir şeyim yok aslında ama çok doluyum çok şey yazarım.

- 22 Nisan 2006'da 4 yediğimizde, ezildiğimizde bu kadar üzülmedim.

- Futbol topu

- Oysa ne kadar rahat sezondu, kolay şampiyonluk yok demek ki.

- Yine de hala bir Johnson maçı değil ama o maç bu kadar koymamıştı.

- Şimdi yarış bir daha başladı. İstedikleri oldu.

- Tek güvencem Fatih Terim.

- Bu sabah benim hissettiğimi futbolcular hissediyorsa içim çok rahat olur.

- Dün Aydın, kaçan golden sonra çimleri dövüyorsa benim hissettiğimi hissediyordur.

- Zaten Fatih Terim'in olduğu yerde o duygunun olmaması mümkün değil.

- Şu futbolu oynattığın için çok teşekkürler hocam.

- Keşke Fatih Terim başkan olsa.

- Keşke futbolcular saha içinde forma değiştirmese

- Koreografi güzeldi ama neye yarar ki? Bu köprülü, Kadıköylü koreografiler hep başımıza iş açtı.

- Takıma laf etmemek için tutuyorum kendimi ama bazı isimler canımı sıkıyor.

- Hakan Balta'nın hakkını veriyorum, çok iyidi.

- Size bir ipucu; sezonun ilk yarısında oynana maçta dağılan Ziegler, Kadıköy'de asist yapan, Arena'da ilk golünü atan Ziegler. Sol bek Ziegler. Kazım'ı beğenmeyenler, naber ya?

- Şu maçı Beşiktaş'a oynasaydık, Cenk Gönen, Zalad olurdu.

- Peralta'nın en sevmediği adam Ziegler ile en sevdiği adamlardan biri Stoch

- 22 Nisan saha ortası sevinçleri

- Bugün pazartesi ve akıllar cumartesinde. Ve bunun daha 13 Mayıs'ı var...

- Fenerbahçe takımının papazları , antipatikleri Caner, Topuz, Semih falan olmuş. Eskiden Tuncay, Serhat, Lugano falan olurdu. Büyük değişim var.

- Fatih Çalışkan, play-off'un ilk şehidi. Allah onun günahlarını affetsin, diğerlerinin günahlarını
affetmesin.

Umut

Bu sene Galatasaray ile 3 maç yaptık. Oynanan top itibariyle 3'ünde de açık ara ezildik. Galatasaray daha üstün olan taraftı bile diyemiyorum, ezildik. Akşam gazetesinde 4 tane madde sıralamışlar, 4.sü Hakan Balta'nın bizim sağ kanadı otobana çevirdiği. Düşünün artık, Hakan Balta gibi yetenekleri sınırlı bir adam, aklıma her seferinde Karpaty deplasmanını getiren adam, bir kanadı otobana çevirebiliyorsa oturup düşünmek lazım.
***
İlk maçı geçtim, gerçekten o maç daha bir kabustu bence. Özellikle de ilk yarısı, ikinci yarıdaki kontrataklarda da Kazım inanılmaz etkili olmuştu. Dün kimse farketmese de Kazım'ın oynamayacak olmasının Fenerbahçe için büyük avantaj olacağını düşünmüştüm. Ziegler gibi pres yiyince bozulan, kendine güveni eksik, adam geçemeyen, hücumdaki meziyetleri de kısıtlı olan bir adam hayatının en rahat maçını bence dün oynadı. 17.dakika itibariyle de bu rahatlık battığı için ileri çıkıp golünü attı. Ters tepen ise, bence maçta üstünlük kurabileceğimiz yegane alan olan sağ kanadımızdı. Ama ne oldu, tıpkı Kadıköy'de olduğu gibi, skor üstünlüğünü elde ettiği zamanlar haricinde, skor 1-1 iken de sağ bekiyle stoperlerin arasına kadar giren Mehmet Topuz yüzünden, Galatasaray sol kanadı vızır vızır işledi. Başka hiçbir takıma karşı bu kadar üstünlük kurabildiklerini zannetmiyorum sol kanatta. Ujfalusi bile sol kanatta taç çizgisinin oraya kadar geldi, aldı verdi, inanılmaz rahattı Galatasaray. İkinci yarıdaki tehlikelerin yüzde 90'ı sol kanattan geldi, bunun başka açıklaması yok. Aykut hocam maçtan sonra M.Topuz'un ağrılarla devam ettiğini söyledi, o kadarını biz bilemiyoruz tabii. Ancak kendisi de bu çaresizliğe seyirci kalmamalıydı. O seyirci kaldı, Allah yardım etti.
***
Fenerbahçe'nin bir kez daha Galatasaray'ı zerre rahatsız etmeden buyur oyna demesi kabul edilebilir gibi değil, çünkü Galatasaray topla çok iyi oynuyor. Ben aynı hataya tekrar düşeceğimizi düşünmüyordum, ama düştük. Bu bölümde Fırat Aydınus'un birkaç tane hatalı kararı oldu (Alex'e çalınmayan faul gibi), ancak saha içindeki diziliş yanlışken bunun da nefes aldırmaktan öteye gitmeyeceğini gördük. Fenerbahçe hep 2-1'den sonraki 10 dakika gibi oynamalıydı, ilk yarının başlarında buna yaklaştı, ancak skoru da yapınca topu Galatasaray'a verip beklemeyi tercih etti. Havadan, yerden her taraftan gelen toplara karşı savunmada özelikle iki isim çok etkiliydi, Volkan ve Bekir. Bekir dün büyük bir stoper gibi oynadı. Elmander karşısında ezilmedi, hava toplarında da mükemmeldi.
***
İnanılmaz zor bir virajı döndük. Ligin en güçlü takımına karşı deplasmanda, üstelik 50bin kişi önünde kazanmak lükstü. Ama daha alınacak çok yol var. Beşiktaş'ı üstüste 2 kere yenmek zorunda Fenerbahçe, Trabzonspor'u Trabzon'da yenmek zorunda (bu sene tamamen balon bir deplasman olduğunu düşündürse de). Böyle bir senede soruşturmada sanık olmasına rağmen davaya müdahil olmaya kalkacak kadar aklını yitirerek sana savaş açmış Trabzonspor'a sahada üstünlük kurdunuz, evimizde Kadıköy'de bize mağlubiyet yüzü göstermediniz, deplasmanda Galatasaray galibiyeti aldınız, teşekkürler.
***
Bir de; dün twitter'da, sözlükte, forumlarda ilginç şeyler okudum. Benim bildiğim kadarıyla güzel koreografi, üstün futbol, bol korner ve gol pozisyonuna puan vermiyorlar. Futbolun kuralları değişti de haberim mi yok? Çünkü değişirse bu sene değişir ancak, şaşırmam. Ve tabii ki, artık klasikleşen aslında şampiyon biziz muhabbeti. Hani olur da playoffta kaza kurşununa denk gelir şampiyonluğu kaçırırsak'a hazırlanan kılıf. Arkadaşlar korkmayın, şampiyonluğu son anda kaybedince ölmüyorsunuz, çok acı veriyor ama öldürmüyor. Biz aynı şeyi iki defa yaşadık, hele bir tanesini kendi stadımızda yaşadık. Üstelik şimdikinde sana rakibine normal sezonda kurduğun üstünlüğü bir kez daha kurma fırsatı veriliyor. Bu senaryo belliydi, Galatasaray lider olup puan farkını açınca ortaya atılmadı, lig bunun üzerine kuruluydu ki hala adaletsiz olduğunu kabul ediyorum ve önümüzdeki yıl da kalkmasını diliyorum. Ama böyle birşey var ve kazanmak gerekiyor. En umutsuz kaldığım anlarda bile hayatıma yön verip umudumu yeşerten takımıma teşekkür ediyorum. (ne resmi yazı oldu amk)

Pazar, Nisan 22

Nou Camp'da Gol Sevinçleri

İki ilginç ve güzel gol sevinci. Fotoğraflarla gösterilecek gibi değil. Maçtan 1 gün sonra , (sonucu bilinirken) izlenince bile aynı tadı vermeyebilir.

Önce Barcelona atıyor. Takım halinde bir sevinç diyeceğim ama değil. Herkes seviniyor. Kimi takım arkadaşına koşuyor, kimi tribüne gidiyor, kimi önce pası atana sonra golü atana, Messi kalenin içindeki topa... Tribün zaten çıldırmış vaziyette, herkesin kolları havada, herkes koşuyor veya zıplıyor.


Bu golden hemen sonra Ronaldo atıyor. Nou Camp'da bu sezon 3.defa gol atıyor, ligde 42.defa atıyor. Defalarca gole sevindi, baldır gösterdi, saçma saçma dudak büzdü, şebek oldu, ilk defa dün çok klastı. "Rahat olun, sakin olun, ben burdayım" diyor. Kendi taraftarına veya takım arkadaşlarına değil. Evet onlara da aynı mesajı veriyor ama asıl muhattabı Katalanlar. 3 dakika önce çılgın gibi sevinen ev sahibi tribüne, deplasman takımının en antipatik yıldızından muhteşem bir cevap. Sadece El Classico tarihine geçmekle kalmayacak, dünya futbol tarihinde de yer bulacak.


Kıskanmak




Kutudan şu ana kadar çıkan en iyi film. Söylenene göre en kötü
Zeki Demirkumbuz filmi. Şaşırmadım. Çok iyi değil, bir eksiklik var.

Beni etkileyen 1-2 sahne var. Biri piyano sahnesi. Eric Satie çalıyor hatunun biri. Tam o anda Seniha, ağabeyine olan biteni anlatıyor, ya da ispiyonluyor mu diyelim. Öyle bir şey işte.

Zeki Demirkumbuz, filmlerinde müzik kullanmaktan kaçınan, sinema-müzik birlikteliğini "kötü bir evlilik" olarak nitelendiren bir yönetmen. Doğrusu hangisi bilemem ama aklımda kalan sahnede piyano melodileri varsa kötü bir birliktelik diyemeyiz sanki.

Filmin aslan payı Nergis Öztürk'ün. Müthiş. Berrak Tüzünataç'ın burada oynadığını bilmiyorudum, Zeki Demirkumbuz filmleri, Ezel'in altyapısı olmuş.

Serhat Tutumluer'in bütün olayı da Tarık Akan'a benzemesi sanki.


İpler Trabzon'da




- Tam atamayana atarlar maçıydı. İki takım da atamadı, en sonunda
Trabzon attı.

- Fernandes'in direkten dönen şutu, Quaresma'nın kaçırdıkları.

- Pektemek, Beşiktaş yakasında tartışılmaya başlandı. Keşke bize gelse(ydi).

- Sanırım kadın tribünü sesine bağışıklık kazandık, bu sefer koymadı.

- Burak olmadan Trabzonspor kazanabildi.

- Sivok nasıl kesik yer anlamadım. Keşke bize gelse.

- Beşiktaş'ın son 19 maçta 3 galibiyeti var; küme düşmüş Manisa, 10 kişi kalan Braga, bir de garip Gençlerbirliği maçı.

- Bu maçta Volkan Şen yıldızlaştıysa, İsmail kendisini sorgulasın.

- Gol sevincinde, Allah korusun, Halil ölüyor sandım. Tehlikeli abi bunlar, gol atan adama
yüklenmemek lazım.

- 43 maçtır golü olmayan forvet Adrian, az daha penaltı yaptırıyordu.

- Bu takımlar niye maç yapıyor? Sivasspor ile oynamamak için.

- Beşiktaşlı futbolcular çok şanslı, 2 maç tribün boş. Küfürden kurtuldular.


Cumartesi, Nisan 21

Tribünlere Bahar Gelmiş



Federasyonun muhteşem uygulaması. Biten ligin heyecanını mayısa kadar tutalım. Nah tutarsın. İki küme düşmüş takım.

Normalde turnuvanın adı Bahar Kupası olacaktı. Bahar ayında ya, Bahar Kupası... Ne kadar zekice. Tribün ahalisi bahar gelmişken, ortada amaç yokken neden tribüne gelsin? Sonunda böyle bir manzara çıkıyor ortaya.

Bu turnuvanın kazananı, daha doğrusu mutlusu Ankaragücü. Genç çocuklar üst seviyede maç tecrübesi kazanmaya devam ediyor. Ve daha da entresanı maç kazanıyorlar. Samsunspor'u Hasan Ayaroğlu isimli bir gencin golüyle yendiler. Burada adı kalsın, 3-4 sene sonra bakalım, bu çocuk nerede olacak.


Sivas Avrupa Yolunda





- Cumartesi günü bu saatte (15.00) maç olmamalı. Türkiye'de insanlar çalışıyor bu gün. Koy 19.00'a., 18.00'e....

- Eskişehirspor tribünü iyidi, doluydu. Mesela aynı saatte Bursa tribünü boştu.

- Zevkli maç olur diye bu karşılaşmayı tercih ettik ama diğer maçtan sürekli gol haberi geldi.

- Zemin rezalet, sezon başından beri olduğu gibi.

- Ediz kaçırdı, Navratil attı.

- Korcan, Yobo'dan sonra ilk defa gol yedi, Batuhan.

- Eskişehir neler kaçırdı. Hem yediği golden önce, hem yediği golden sonra.

- Eskişehir'e taz gelmiyor mu?

- Batuhan iki haftadır aynı golü atıyor.

- Pele 2 ay sonra ilk 11'de.

-Navratil bu sezon 4.defa gol attı, hepsi de deplasmanda. Zaten Sivas deplasmanda her maç gol attı.

- Üst üste iki maç yenilmemek çok büyük avantaj olsa gerek. Bize de tam bilmiyoruz, play-off ahkamı zor iş...

- Tolga Özkalfa da diğer Türk hakemleri gibi oldukça kötü.

- TD'den yorum: Ula batuhan keske daha once evlenseydin

Cuma, Nisan 20

48.defa





Adet yerini bulsun


1. Etap Alanya-Alanya 22 Nisan 2012 Pazar
2. Etap Alanya-Antalya 23 Nisan 2012 Pazartesi
3. Etap Antalya-Elmalı (Göğübeli geçidi) 24 Nisan 2012 Salı
4. Etap Fethiye-Marmaris 25 Nisan 2012 Çarşamba
5. Etap Marmaris-Turgutreis 26 Nisan 2012 Perşembe
6. Etap Bodrum-Kuşadası 27 Nisan 2012 Cuma
7. Etap Kuşadası-İzmir 28 Nisan 2012 Cumartesi
8. Etap İstanbul-İstanbul (Avrupa-Asya) 29 Nisan 2012 Pazar


Sezon Özeti / Sezon Sonu





- Tabi ki bu sezon hiç bir zaman farkı açamadık, Fenerbahçe hep öndeydi ama antrenörümüz bunun sinyallerini vermişti.

- 15 sayıdan sezonu vermek gerçekten ilginç de Caferağa'ya kalmaması da bir çaıdan iyi oldu.

- Pazar günü zaten gergin geçecek, bir maç azalsın programdan.

- Birsel'in Işıl'dan kapıp Fenerbahçe'nin öne geçtiği pozisyon da sezonun hatta son yılların özeti.

- Amerkalılar'ın kendi arasındaki rekabete bitiyorum. Müthiş.

- Bir de kadın basketbolu zevksiz diyorlar.

- Zaten her şey Angel'in Taurasi'ye koyduğu blokla başladı.

- Taurasi bu sezon 3 kez 30 sayıyı geçti, 3'ü de Fenerbahçe maçı.

- Işıl 2 maç iyi oynadı, neyse...

- Seneye Kobe'nin çükünü kesip onu oynatacağız. Bu sefer olacak.

- Aslında gelip Peralta yazmalı bir şeyler, onun hakkı.

- Ceyhun Yıldızoğlu acaba seneye nasıl bir takım kuracak? Evet, seneye...

- Galatasaray-Fenerbahçe şampiyonluk sayıları da yavaş yavaş Liverpool-United'a benzemeye yaklaşıyor.

- Foto: AA'dan Berk Özkan. Maçın özeti



Perşembe, Nisan 19

Carnivale


Ne Carnivale'yi sevdim, ne Ankara'yı...

Matematik kuralı, eksi ile eksiyi çarpınca artı oluyor.

Bayern ve Sopalılar

Elenen takımların amblemleri. Üst tarafta bizim yolumuz eve doğru gibi bir anlamı taşıyan bir pankart. Bu sayede finalin Münih'te oynanacağını hatırladık. Ayrı bir motivasyon tabi.

Zaten bu Almanlar'ın bir yerlere gitme isteği hep var. "Wir fahren nach Berlin" tezahüratı klasiktir. Sopalı pankartları Alman tribünlerinde görmek ise eskisi kadar ilginç değil, o da bir klasik...

Çarşamba, Nisan 18

Ljungberg


Sen sormadan ben söylüyorum, fotoğrafın sağında olan, bize göre soldaki Malin Ljungberg. Ljunberg dediğin hep dörtlünün sağında olur zaten.

Geri kalan isimler, dikkat çekmedi.

İşler yoğun, yazacak zaman yok, böyle ufak ufak fotoğraflarla geçiştirelim.

Beklenen Takım





- Işıl'ın üçlükle başladığı, Bahar'ın faul yapmadığı bir ilk periyot.

- Garip bir maç olacağı belliydi.

- Olaylar niye çıktı hiç bilmiyorum. Zaten televizyondan nasıl bilebilirim.

- İyi oynadığımız çeyreği de geride kapadık ya, birşey demiyorum.

- Fenerbahçe TV ve Fenerbahçe radyo ortak yayını

- Bahar'ın 2012'de iyi oynadığı bir Fenerbahçe maçında sakatlanması, Işıl'ın 2009'da iyi oynadığı bir Fenerbahçe maçında sakatlanması...

- O Işıl 13 sayı atmıştı, Bahar 12...

- Işıl iki maçtır iyi oynuyor.

- Serinin Caferağa'ya uzayıp uzamayacağını da Bahar'ın sakatlığı belirler sanki.

- 34 sayı atan Taurasi. Plaka yazdı.

- Seriden hala umudum yok da bari kendi salonumuzda kupa kaldırmasınlar.

- Ömer Koçsan ve Mehmet Baturalp'in Galatasaray'ı övmek zorunda kalması.

- Bu takım şu oyunu sezon sonunda değil de ligin ortasında oynasaydı ne güzel olurdu.


Salı, Nisan 17

Efes Altyapısı




"Basketbolu ve ribaund almayı Mirsad'dan öğrendim."

Hüseyin Beşok

Süper Start





- Maça çok önem vermiyordum ama önce Davut'un uyarmasıyla buçuklu puanın bizim dezavantajımız olduğunu farkedince irkildim.

-İddianamede adı geçen Beşiktaş'ın duyarlı taraftarları da maça Zalad ile falan başlayınca, şampiyonluktan öte bir anlam taşımaya başladı benim için.

- Zaten Süper Final dediğiniz şey, şampiyonluk mücadelesi değil hesap kapatma zamanı. Şampiyon zaten belli.

- Kupamızı verin.

- Çıldırmak için yer arayan da bize patlıyor.

- Hüseyin Göçek'in Galatasaraylı formalı resimleri keşke Lincoln gol atmadan önce çıksaydı.

- İyi oynamadık ama akıllı oynadık. Goller de tam zamanında geldi.

- Beşiktaş'ın isyanına bakınca, Melo 30 metre önde ofsayt. Ronaldo Fener'e ofsayttan atarken Japon bayrağı açılıyordu, şimdi sahaya iniliyor.

- Muslera'yı 50 milyon pound'a satmaya karar verdik. Daha aşağısı olmaz.

- Maç zamanı Twitter'a ve foruma girmedim ama kesin oyuna girerken Aydın ile ilgili espiri yapan vardır. Onlara kapak olsun.

- Eboue'nin hareketleri yakışmıyor.

- Melo'nun gol sevincinden nem kapan futbol maçı izlemesin.

- İsmail Köybaşı'nı kim izliyor?

- Necati ilk 4 haftadaki Necati değil. Seneye kaldıramaz.

- Melo ile Eboue'nin gol sevincine yancı olan Riera.

- Kırılma anı Fernandes'in Quaresma'ya vermediği pas.

- Şampiyonluk yakın


Pazartesi, Nisan 16

Senenin Kralı




-
Hiç kendi kendine konuştuğun oluyor mu?

- Hayır, ama kendi kendime düşünürken, "Of, puf,oh be" dediğim olmuştur

Puf puf yaparak 32 gol

Pazar, Nisan 15

Rüya Gören Herkes



Çok ilgimi çekmemişti aslında ama sloganı hoşuma gitti. Rüya gören herkes film çekebilir. Son 1 senede azalsa da hayatı boyunca rüyalarıyla yaşayan, rüyalarını hatırlayan biri olarak hoşuma gitti.

Fellini'nin ruhuna...

Kutsal Yağmur




27 senedir (arada 2 sene ara var) İstanbul'da yaşıyorum böyle yağmuru çok gördüm. Daha kötülerini de gördüm. Seller aktı, yollar kapandı. Bu ne ki? Ama ilk defa bir futbol maçının yağmur nedeniyle ertelendiğini gördüm.

Ama zaten bu sıradan bir futbol maçı değil. Kirlenmiş futbolu kurtarma çabaları. Bizi kandırma çabaları. Kandıramadılar. Futbol tanrıları bile bu rezilliğe müsaade etmedi. Oynatmadılar maçı. Sizden büyük Allah var. Siz istediğiniz kadar, rantınızı, parayı, düşünün, dans gösterileri , logolar, marşlar hazırlayın. Çok matah bir şey yapıyormuş gibi süsleyin stadları. Ama bir yağmurla dağılsın her şey. Bunu görmek muhteşem bir haz.

Oynanmamış maçın yıldızı Beşiktaş tribünü oldu. O saçma sapan gösteriden sonra, müzik kesilince, Yeter Yıldırım Demirören ve futboldan ellerini çek tezahüratı; hepimizin tezahüratı aslında.

O tepkiyi saklamak için hoparlörden müzik açabilirsin, yayıncı kuruluşun sesini kısabilirsin ama Allah'ın yağmuruna karşı gelemezsin. Rezillikleriniz er geç ortaya çıkacaktır. Futbolun gelecekte temizleneceğine inandım. En azından yanımızda ilahi güçler var.


Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü! (Suara Suresi)

Birgün güçlü bir yağmur yağacak ve tüm bu pislikleri temizleyecek. (Taxi driver)


Kasket

Helmut Schön...


Fatih Terim...

Bu fotoğrafta güzel durmuyor ama İnönü'de sahanın girişinde gördüğümüzde çok klastı. 1950'lerden kalan bir stadyum İnönü, 1950'lerin asilliği, 1950'lerin zemini. Güzel olmuş. Bu kaket TT Arena'ya yakışmazdır ama İnönü'de çok iyi olmuş.

Yalnız Fatih Terim kasket takıyor, fotoğrafını çeken muhabir yok. Hatta kasketi boşver, ortada ertelenen bir derbide, zemini kontrol etmek için sahaya çıkan bir teknik adam var, sahaya çıkmış; fotoğrafı yok.

Cumartesi, Nisan 14

Bana Bir Şeyhler Oluyor


Bu iyimiş. Öyle diyeceğim de sonra Yılmaz Erdoğan'ın yaptığı bir işi nasıl beğenirsin diyecekler diye korkuyorum. Çünkü o hem Sabetaycı hem cemaatçi. Kelimler arasındaki ince mesajları algılayamamış olabiliriz. Bu arada seneler sonra izlemek garip. Herkes ekmeğini yedi, bize kalmadı.

Yine de dallar farklı olsa da bir Vizontele değil.

TSYD Başlıyor





TFF'nin aldığı radikal bir kararla tekrar Türk futboluna kazandırılan TSYD Turnuvası bugün başlıyor.

TSYD, 11 sene önce çok önemli bir turnuvaydı. Spor yazarları da futbolumuz için önemli bir mecraydı. Türk futbolundaki değişimin en önemli göstergelerinden biri olarak; bu sene turnuvada Spor Yazarları kavramı yerine "yayıncı kuruluş" etkisi göze çarpıyor.

11 senelik aradan sonra tekrar futbolseverlerle buluşacak organizasyonda önemli değişiklikler var.

Turnuvaya bu sene 3 İstanbul takımının yanı sıra Trabzonspor da katılacak. Bordo-Mavililer turnuvada ilk kez mücadele edecek.

Bir diğer değişiklik de turnuva takviminde. Daha önce yeni kadrolarla sezon öncesi oynanan turnuva, bu sefer sezon sonunda oynanıyor. Bunun iki nedeni var. Birinci nedeni, yıpranmamış kadroların, sezon başlamadan derbi yenilgileri alıp sezon stratejisinde yara almasını engellemek, diğer nedeni ise yaz döneminde futbol severlerin yazlık bölgelerde olması nedeniyle tribünlerin boş kalmasının önüne geçmek. Sırf bu amaçla bu sene Süper Lig erken noktalandı ve TSYD için boş takvim yaratıldı.

Bir diğer değişiklik fikstürde. Daha önceki turnuvalarda 3 takım birbirleriye bir kez karşılaşıyordu. Bu sefer takımlar içierde-dışarıda ikişer kez karşılaşacak. Bu sayede turnuva daha adil bir şekilde oynanacak.

Turnuvanın bir diğer değişikliği için de UEFA'dan izin alındı. Buna göre turnuva sadece kazanılan bir kupadan ibaret olmayacak. Şampiyon olan takım, ülkemizi Şampiyonlar Ligi'nde temsil edecek. Bu sayede, TSYD'nin marka değerinde önemli bir artış olması bekleniyor.

İlk hafta 2011-12 sezonu şampiyonu Galatasaray, Beşiktaş'a konuk olacak. Geçen seneden dolayı iddianamede adı geçen iki takım, Fenerbahçe ve Trabzonspor Kadıköy'de karşılaşacak. Fenerbahçe'de sağ bek Onur ile sol bek Şeref'in durumu maç saatinde belli olacak.


Cuma, Nisan 13

Anadolu Yangını


Güzel fotoğraf.

2 sene önce tarihi değiştiren şampiyonluk esnasında çekiştiğin rakibinin stadında, sis bombaları ve meşaleler, bayrak adam adayı, altyapından çıkan kaptanın, meşaleyi elinde tutuyor.

Salı Eskişehir, perşembe Bursa sağlam geldi. Güzel görüntüler çıktı. Fenerbahçe özelinden değerlendirip Galatasaray'a da bağlarsak bilet fiyatları tribünleri etkilemeyi sürdürecek. İnsani fiyatlarda hafta içi şehir dışında bile güzel tribün olabiliyor. Stadın ortasını, aşağısını; yani uzaklaştırılmış bölgeleri dışında kalan yerleri taraftar doldurursa olay bitiyor. Tribün ayrı bir maç oynuyor, takımı oynatıyor.

Üzerinde düşünülmesi gereken bir durum. Veya değil, değişebilecek şeyler değil gibi.

Galatasaray 84-72 Fenerbahçe




Artık biz mi kaşarlaştık yoksa bu sefer denk mi geldi bilmiyorum ama en kolay bilet bulduğum maçlardan biri oldu. Bilet sağlayan arkadaşıma teşekkür ederim ama çok da gerek yokmuş. Daha trenden iner inmez, istasyonda bilet dağıtanlar vardı. Tıpkı eski günlerdeki gibi. Onun dışında gerek çevrede gerek telefondan sürekli bilet haberi geliyordu.

Bu salonu sevdiğimi, bu salona gelmeyi sevdiğimi daha önce söylemiştim değil mi?

İnanılmaz yorgundum oysa ve o yüzden acaba diye düşündüm. Play-off'ta kesin karşılaşacağız garantisi olsan gelmezdim belki de. Beden yorgun, kafa bitik. Maça konsantre olamıyorum. Derbi olduğunu bile idrak edemedim. Hatta Beşiktaş maçı için geldiğimizi sandım salieslik anlar da olur. 10 gün öncenin etkisi.

Rakip tribün olmayınca derbiyi salonda yaşamaya başlıyorsun. Sarı-Laciverti salonda ısınan oyuncuda görüyorsun. O dakikadan sonra havaya girmek zor değil ama konsantrayon da kolay omuyor.

Takımın iyiliğinden olsa gerek çok da rahat çıktık maça. Kazanacağımızı biliyorduk. Takıma güven inanılmaz. Acaba fark olur muydu? Açıkçası, daha önce bizi böyle yakaladığı zaman farkı en üst seviyeye taşımakta zorlanmayan Fenerbahçe gibi olamadık. 20'yi bulduk ama 12'de sonlandı. Son 9 dakika kutlamalart başladı ki bu da tehlikeliydi açıkçası. Neyse ki kaza olmadı.

Fenerbahçe, Fenerbahçeli her yönetici gittiği stadyumda, salonda çok zorlanacak. Kolay olmayacak. Yense de yenilse de... Çok da umrumda değil.

Maçı en yukarıdan izledim. Güzel aslında. Daha sık gitmek lazım. Oysa ilk yarıda köşede oturarak maç izlemeyi planlıyordum. Yorgunluk nelere kadir. Ama Kaya, Mirsad ve hakem sağolsun maça ortak etti bizi. Yoksa Ukiç yağdırmaya devam edecekti.

Ömer Onan da sağolsun, Lakoviç'in ateşini yaktı. Karşıyaka maçından sonra en yüksek sayısıydı herhalde. Hangi maçta oynayacağını iyi biliyor.

Sanırım ligde lider olacağız. İki düşüncenin çarpışmasını izliyoruz. Biri diyor ki, liderlik işimize yaramayacak, 2.olsak final yolu çok açık olurdu; bir başka grubun cevabı ise Fenerbahçe'yi veya Beşiktaş'ı elemeden şampiyon olmak yakışmaz.

Maç sonu da iki farklı grup vardı. Bir spor büronun estirdiği teröre iyi kötü reaksiyon veren, tanımadığı adamlar için pota arkasına gidenler, bir de aklı fikri Beşiktaş'ın götünden kan almak olanlar.

Sanırım kimse Spor Büro'nun eline düşmemiş, sevindirici.

10 gün önce Beşiktaş maçına ve Fenerbahçe maçına gitmem çok zordu. İkisine de gittim , ikisini de kazandık. Eurolig maçları da böyle olmuştu. Bazen gereksiz tantanalar yapıyoruz. Ya da sağlam totem oluyor.

Maçı yazarken unuttuk, buraya atalaım. Oktay Mahmuti'nin mikrofonu aliıp "lütfen" demesi, unutulmazlar arasına girecek.


Perşembe, Nisan 12

Tabular




Brezilya'da Amerika'da olduğu gibi tuhaf tabular yok. Yok kadına bakamazsınız, yok sigara içemezsiniz vs. Şu Monica Legwinski skandalı mesela. Brezilya'da asla skandal olmazdı.

Paulo Coelho

Çarşamba, Nisan 11

Gerekirse




Adet yerini bulsun Son 5 senede 5.eşleşme. 4.kez finalde. 2008 dışında (askerdeydim) her eşleşme öncesinde hedefimi serinin bütün maçlarına gidebilmek olarak belirledim. Bu sefer hedef tam tersi; aklımız çelinmesin de hiç bir maça gitmeyelim. Herhalde bu tavırla da Caferağa'yı da 2 ay önce kapatmışız da haberimiz yok.

Şubenin en kritik 10 günü. "Gerekirse" kalıbının hastasıyım, bazen gerekmiyor. Bu sefer çok gerekiyor. Kazanırsak dengeler değişir, kaybedersek "gerekirse" kalıbı bir daha kullanılır.

12 Nisan Perşembe
20:00 Fenerbahçe - Galatasaray Medical Park (Caferağa Spor Salonu)

14 Nisan Cumartesi
18:00 Fenerbahçe - Galatasaray Medical Park (Caferağa Spor Salonu)

17 Nisan Salı
20:00 Galatasaray Medical Park - Fenerbahçe (Abdi İpekçi Spor Salonu)

19 Nisan Perşembe (Gerekirse)
20:00 Galatasaray Medical Park - Fenerbahçe (Abdi İpekçi Spor Salonu)

22 Nisan Pazar (Gerekirse)
16:00 Fenerbahçe - Galatasaray Medical Park (Caferağa Spor Salonu)


Tek Takımlı Maç




- Eskişehirspor tek başına oynadı. Güzel oynadı demek isterdim ama kıyaslayacak bir şey yok karşısında.

- Antalyaspor'un aklı ligde kalma da kalmış.

- Bugün bir kez daha "keşke Samsunspor kalsaydı" dediğimiz günlerden biri oldu.

- Mehmet Özdilek gerekeni yapacaktır. Zaten basın toplantısında sert konuşmuş.

- Erkan Zengin'in kaltesini biliyoruz ama kendini gösterememsine şaşıyorduk. Son 4-5 ayda çıkışı var.

- Ersun Yanal ile Eskişehirspor'un da çıkışı var.

- Eskişehirspor tribünü de çok güzeldi.

- İlk gol de Ömer toptan kaçmıyor mu?

- Yağmurlu havada maç.

- Ivesa saçma bir gol yemedi. Haber değeri var.

- Fenerbahçeli kendi stadını kıskanmıştır. En güzel yerde en sağlam gruplar.

- Ali Turan, ne zaman izlesem saçma bir şey yapıyor. Liste mi tutsam önümüzdeki sene.

- Kanal A gereksiz bir kanal. Türkiye Kupası yakıştı.