Gran Torino

Bu hafta Avrupa'nın derbi haftası. Bizde Ankara, İspanya'da Madrid, İtalya'da Torino derbisi. İlgimi en az çeken derbi de bu. Ama sırf bu başlığı kullanmak için biraz karalayalım. Film de bugün vizyona giriyor,girdi. Clint Abi'ye selam olsun.

İtalya'da en çok taraftarı olan kulüp Juventus. Ama kendi şehrinde pek iplenmiyor. Torino ise uçak kazasına kadar destan yazan, uçak kazasından sonra efsane olan bir kulüp. Bizim için Hakan Şükür sayesinde farklı anlamlar taşıyan bir takım. Bu ezberin dışına çıkamıyorum. Ne iki takım arasındaki rekabeti ne de tribün gruplarının durumunu biliyorum. Milano,Roma, Floransa,Napoli dururken kuzeyle ilgilenmek için heves duymadım. Torino ile ilşikimiz 5 ay sürdü, Juventus ise Del Piero'nun tüm çabalarına rağmen antipatik kaldı.

Şehir olarak bakarsak direk FIAT göze çarpıyor. Onlar da Juventus'un sahibi zaten. Halkın büyük kısmı FIAT çalışanı. Çok çalışırlar. Akdenizliden çok disiplinli Almanlara benzerler. Napolyon Fransa'ya benzetmiştir ama. İnsanları çalışmak dışında bir de futbola gönül koyar(mış). Gidenlerin yalancısıyım. Herkes futbola ilgi duyuyormuş. Torino'ya giden dostlar, Napoli'ye inmediği için bütün İtalya hakkında kıyas yapamam, ama Türkiye'yi sollar bu konuda. 2006 Kış Olimpiyatları'nı düzenleyen bir şehir. Bir de Cinerama'nın bir albümüne ismini vermiştir. Onu da en iyi Zafer bilir.