Pazar, Haziran 13

3.Gün / Dip ve Umut


Çok kötü ve gereksiz bir sabahın devamında açtık Cezayir-Slovenya maçını. Bu topraklarda Cezayir'i sevmeyen insan yoktur herhalde. Slovenya ise bize uzak bir takım. Takımda tek bildiğimiz kaleci Handanoviç. O da efsane olma yolunda. Wakabayashi gibi, Yashin gibi. Sırf onu izlemek için maç izleyenler var. Fakat bir kaleciyi izlemek için o maçta pozisyon olması lazım. Cezayir-Slovenya maçı, sabahıma uyan bir maçtı. Kötü ve gereksiz.

İlk 45 dakika sonrasında evden çıkmayı tercih ettim. İkinci yarı çekilmezdi. Sokağa çıkıp kendimi rahatlatmak istedim. Maçın sonucunu yine bir esnaf kardeşimizden öğrendim: "Slovaklar 1-0 kazandı" dedi. Sanırım Cezayir'e üzülüyordu o esnada. Bu arada bir Avrupa takımının maç kazanması için 3.güne kadar beklemiş olduk. Bu da ilginç.

İkinci maç Sırbistan - Gana. Turnuva başından beri, hatta çok daha öncesinden Sırplar birçok övgü aldı. Aldı ama hiç biri işe yaramadı. Konuşmak için daha erken, yine de önemli bir fırsat tepildi. Gana avantajlı duruma geçti. Maçın son yarım saatini izledim. Sırplar fena da oynamadı aslında. 10 kişi kalınca golü yediler. Nihayet Afrika kıtasındaki kupada bir Afrika takımı maç kazandı.

7 maç oynanmış. 7 tanesi de alt. Sıkılmamak elde değil. Keyifsiz geliyor kupa. Tabi aynı zamanda diğer herşeyden de keyif alamamanın sıkıntısı var. Olan kupaya oluyor biraz da. Neyse ki biz yokuz. Çünkü çok güzel geçecek bir ayı bok edebilirdim. Gerçi tam tersi de mümkün. İlaç olabilirdi. Neyse ne. Sıkılarakoturuyoruz ekran başına gece seansı için. Prime Time'da abilerimin takımı var.

Turnuvadaki takımım. Bekleneni bulamıyoruz yine. Tuttuğumuz takım yeniliyor. 4-0 hem de. Dağılıyoruz. Can sıkan bir skor. Ama biraz da umut veriyor. Güzel futbol oynayan bir takım izledik. Almanlar çok fena. Bekliyordum bunu. Sonuçta bu bir Löw takımı. Bir Löw takımının nasıl oynadığını 90'ların sonunda en iyi biz Türkiye Ligi takipçileri gördü. Panzer gibi ezdiler. Mesut şov yaptı, forvetler çok etkili. Defans sağlam. Herşey iyi onlar adına. Ama Avustralya için kötü. Kararsız kaldığım nokta da biraz bu. Acaba kazanmak mı daha çok mutlu eder yoksa güzel futbol izlemek mi? (Galatasaray harici bir kıyaslama).

Maçın ilk yarısını telefon konuşmasıyla geçirdim. Çok sevdiğim bir arkadaşım aradı. Farklı şehirlerde yaşıyoruz. 15 seneden fazla bir süredir tanışıyoruz. Beraber büyüdük diyemem. Uzun bir dostluk ama beraber geçen günlerin sayısı az. Almanya maçı ile paralelliği bu telefon konuşması biraz da. Arayınca mutlu oldum ama uzun süredir görmüyordum onu ve bir müddet daha göremem. O arayınca mutlu mu olmalıydım, yoksa bunları düşünüp üzülmeli mi?

İyi taraftan bakmalı her zaman. Umut aşılandı içime. Hem telefon konuşması sayesinde hem de Almanlar'ın futbolu sayesinde. Kupa ilerliyor. Finale 1 gün daha yaklaştık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder