Bir önceki gün riskler alındı veya alınmadı, kazananlar ve kaybedenler buna göre şekillendi. Bir sonraki gün ise savunma yapanlar kazandı. Savunma da önemlidir. Dün 3 maçta da kazanan vardı, ve kazananlar gol yemediler. 3 takımın da savunma anlayışı, uygulaması, felsefesi farklıydı ama hepsi de kazanandı.
Aslında Uruguay'ı bir kenara ayırmak lazım. Maçı çok da ayrıntılı izlemedim. Luganolu bir savunma hattından bahsediyoruz. Ne kadar kötü olabilir. Rakibin de hücum yapmaya mecali yok gibiydi. Böyle olunca günün son maçını konuşmak yersiz olur. Sadece Suarez'in Dünya Kupası ile iyi futbolcu imajını kaybettiğini, Forlan'ın ise adım adım zirveye çıktığını eklemek lazım.
Diğer iki maçta karşımıza iki farklı savunma çıktı. Birinde topla oynayıp, rakip sahaya yığılan ve kalesine rakibi yaklaştırmayan Şili, diğerinde ise kendi sahasında çok şık savunma yapan İsviçre.
Şili'nin yaptığı, en iyi savunma hücumdur felsefesidir. 1-0'ı korumak yerine, skoru arttırmayı düşündüler. Uzatma dakikalarında bile hala rakip sahada gol kovalıyorlardı. Mark Gonzales daha becerikli veya daha paylaşımcı olsaydı 2.golü de bulurlardı.
İsviçre ise bir deja-vu yaşattı. Barcelona ile karşılaşan Inter gibiydi. İspanya milli takımının büyük çoğunluğu Barcelona'dan oluşuyor zaten. 2002'deki Galatasaray-milli takım gibi. İsviçre ise İnter'in yaptığı savunmayı yaparken İnter'den bir isimle eşleşebilecek bir futbolcusu yoktu. Eren bir Milito değil, Gökhan bir Cambiasso değil, henüz... 2008'in ilk maçında sakatlanarak ve ağlayarak oyundan çıkan Frei bu maçta da yoktu. Ve savunmanın önemli ismi Senderos da, yine 2 sene önceki Frei gibi, sakatlanarak oyundan çıktı. Buna rağmen istediklerini aldılar.
Nou Camp'daki İnter maçını Barcelona kazanmıştı, bu sefer ise İsviçre tek golü atan isim oldu. Eren'in direkten dönen topu, 2006 yılında Kadıköy'de Galatasaray savunmasını dizen Anelka'yı hatırlattı. Galibiyetin mimarının Hitzfeld olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Mourinho'nun her gün beraber idmana çıktığı takımı mayıs ayına kadar hazırlamasından daha zor bir olay sanki. Ayda bir buluştuğu bir futbolcu grubunu Avrupa Şampiyonu karşısına çok uyumlu bir şekilde çıkartıyor.
Kısaca 6.günde kazanan savunma oldu. Bazen risk almak gerekiyorsa da, yeri geldiğinde savunma yapmak lazım. Ki aslında savunma yapmak da bir risktir. Gol yemediğiniz maçı kazanma ihtimali, gol attığınız maçı kazanma ihtimalinden daha fazladır. Fakat yine de gol atamadığınız maçı hiçbir şekilde kazanamazsınız.
Suarez kesinlikle Hollanda liginin etkisiyle gol kralı olan adamlardan olmadığını kanıtladı bence.Oldukça iş yapacak bir forvet olacağını gösterdi.Dolayısıyla, iyi futbolcu imajını kaybetti.Çok iyi futbolcu olabilir imajı kazandı bence.
YanıtlaSil