Dün kötü bir gündü. Akşam saatlerinde istenmeyen bazı olaylar yaşadık. Bu, maça gidiş şeklimizi değiştirdi. Suratlar asık bir şekilde gidildi salona. Tesadüf bu ya; 2 sene önce bugün (yani dün) yine kötü bir gündü. Kocaelispor'dan 5 yemiştik. Suratımızın asık olduğu 22 Şubatlar.
Oysa Ayhan Şahenk'e gitmek ayrı bir keyif olacaktı. Abdi İpekçi'ye giderken surların dibindeki yerel, Osmanlı motifli yürüyüşlerin yerini, yeni açılan metro sayesinde Batı kültürü alacaktı. Avrupa Kupası maçına metro ile gitmek. Galatasaray Basketbol takımını takip edenler bunu hakediyor.
Ayhan Şahenk denince akla ilk olarak o sert potalar gelir. Kendi evimizde deplasman yaşamaya neden olan potalar. Eğer sezon başından beri burada oynasaydık daha farklı bir maç oynanırdı dün akşam.
Başa baş başlayan maç ikinci periyotta adeta Fenerbahçe ile oynanan kupa maçına döndü. Caserta'nın attığı her üçlük girdi. Galatasaray ise nerdeyse her hücumdan boş döndü. Devre 21 sayı farkla biterken, biz sadece 20 sayı atmıştık. 6 sayı fark gerekirken maçı kazanmak bile zora girdi.
Hafta sonu kendi liginde Siena'yı yendi Caserta. Ne kadar ilginç bir takım olduğunu belli eden bir saha sonucuydu. Ne kadar "takım" olduğunu da da bu maçta gördük.
İkinci yarı çok iyi başladık. 8-0 ile girdik. Kısa bir ara sonra sanırım yine bir 8-0 yaptık. Farkı indirdik ama hızlı giriş erken düşmeye neden oldu. Caserta da zaman geçirmeyi, tempo düşürmeyi çok iyi bildi. Periyot sonunda fark tek haneler inmişti. Uzatmalara götürüp farkı açma taktiğini kendi kafamızdan geçirdik ama son periyotta hiç o noktaları düşünecek bir geri dönüş yaşayamadık.
Takımın kötü maçlarından biriydi. Bu sene çok az kötü maç oynadık, talihsiz olan bu az sayıdaki kötü maçın 2 tanesinin bu grupta oynadığımız iç saha maçlarına denk gelmesi. Estudiantes ve Caserta maçlarında kötü hücum etmenin faturasını ödedik. Savunma her zaman maç kazandırmıyor. Şampiyonluk kazandırır mı? Göreceğiz birkaç sene içinde.
Ama yine de bu kadronun sadece savunma ile ilerlemeyeceğini düşünüyorum. Hücum gücünü yükseltmek lazım. Oktay Mahmudi'yi eleştirmek, hele sadece bir maç sonrası eleştirmek yersiz olur. Fakat savunma konusunda fazla inatçı olduğunu düşünüyorum.
Keşke sezon başından beri Şahenk'te oynasaydık. Dün maça gelenler çok iyi destek verdi. Bu grup İpekçi'ye gelseydi etki yapamazdı. Gerçi farklı bir maç oldu, tribün desteğinin faydasını görmek mümkün olmadı. Andriç serbest atış atarken "çok da sikimde bu dünya" diye tezahürat yapmak da işin falso tarafı oldu.
Cuma günü Trabzonspor maçı var. Dün akşam çıkarken, "gelmem" diyordum, gece uyudum geçti. Büyük ihtimal cuma günü ordayız. Lig devam ediyor. Euro Cup'da daha önce de oynamıştık , 2008'de yarı final de oynamıştık ama ligde bu heyecanı yaşamayalı çok uzun zaman olmuştu.
devre arası bittikden sonra, takım tam ritmini bulmuş hızla farkı kapatırken, salona girip her şeyi bok eden iki holiganın bunu bildiği halde salondan çıkmayıp maçı izlemeye devam etmesi.. hani hep söylerler de anlamayız ya "kırılma anı" dedikleri şey bu olsa gerek..
YanıtlaSil