Bir gece film izleyecektim. Odada The Fall duruyordu. Biraz uykum vardı. 117 dakikalık bir film, bu gece gider dedim. Gitmedi. 10.dakikada sızdım. Uyudum. Film izlerken uyumam nadirdir.
Daha sonra yine izlemek istedim. Uykumun olmadığı bir geceyi seçtim. Rüya görmeme gerek kalmadı. Rüya gibi bir film çıktı bu sefer.
Bazı filmler vardır. Çok seversin, o kadar çok seversin ki tekrar tekrar izlersin. Bazılarını sevmezsin ve izlemezsin. Bazılarını ise seversin ama bir daha izleme gereği duymazsın. Bu film tam tersi. Sevilecek bir film değil belki. Ama ne olursa olsun tekrar tekrar izlenecek. Mesela renkli rüyalar görmek istediğinde. Konuyu bilmeden, 5 dakika izlesen yeter.
Sanat sanat içinse bu filmi koy. Muazzam bir sanat. Sanat toplum içinse, yine bunu koy, sırıtmaz. Açılış sahnesinden de, fragmandan da belli oluyor. Renkler, daha önce hiç bu kadar canlı olmamıştı.
Benim için filmde öncelikle konu, hikaye önemli. Bu filmin konusu da çok ilginç. 1001 Gece Masalları'nın biraz tersi. Ölmek için anlatılan masallar. Masal gibi bir film.
Film 4 yılda çekilmiş. Asya'dan, Avrupa'dan, Afrika'dan, Amerika'dan sahneler var. Yönetmene saygı, Tarsem Singh.
Filmin gösterim tarihi 2006. Zaten masal gibi bir sezondu 2006. Hem başrolde de Melih Şendil'e benzeyen, Pushing Daises'den tanıdığımız Lee Pace var.
The Fountain var benzer güzellikte, onu da izlemelisin bence.
YanıtlaSilekledim listeye..
YanıtlaSilen sevdigim 10 filmden biridir kesinlikle.. 3-4 kere izledim, odamda durur zor gunler icin acilie tekrar izlenir..
YanıtlaSil