Çarşamba, Nisan 13

Galatasaray 84 - 69 Fenerbahçe


Pazar gününden eser yok. Metrobüs ve uğradığı duraklar işten çıkan insanlarla dolu. Oysa pazar sabahı, duraklardan Galatasaray atkılı-formalı insanlar biniyordu. Salonun önüne geldiğimizde de aynı şey geçerliydi. Avlu boştu. Salonun içinden ses gelmiyordu. Oysa pazar günü, yağmur nedeniyle avlu boş olsa da kapıların önü doluydu ve içerinin sesi dışarıdan bile duyuluyordu.

Biletleri almak zor olmadı. Gişeye bile girmedik. İçeri girdiğimizde duyulan ilk ses Arda Turan tezahüratları. Bir an Arda'nın maça geldiğini sandım. Tribüne çıktığımızda ise bizi karşılayan dev Arda Turan pankartı oldu. Bir şubenin en önemli maçında, başka bir şubenin oyuncusuna destek pankartı açmak belki güzeldi ama yersizdi. Oraya Işıl'ın, Augustus'un, Bahar'ın, Fowles'ın pankartını asmak gerekiyordu.

Maç öncesi "re re re ra ra ra" çektiren küçük kardeşimiz, salonu ayağa kaldırdı, 5 dakika sonrasında başlayacak maçı o an başlattı. Salon pazar gününün belki de yarısı kadar doluydu. Tahminim 3.500. Daha fazla da olabilir. Az bir rakam değil. Ama "12.000" parolasıyla çıkılan bir seride, 2 maçta toplam rakam 12.000 olmadı. Olmasın da, işte dün 3.500 kişiyle gereken destek verildi ve maç farklı şekilde kazanıldı. İnsanları anlamak mümkün. Salona gelmeyi sadece Fenerbahçe maçları için isteyebilirler. Basketbolu, hatta kızların oynadığı basketbolu sevmek zorunda değiller ve bunu sırf Galatasaray arması orada diye yapma mecburiyetleri ve vazifeleri yok. Fakat şunu not edelim; olur da seri 2-2 olursa ve son maç Abdi İpekçi'ye taşınırsa, kupanın bir ucunu tutarsak ve "Fenerbahçe'yi yenip şampiyon olma ihtimali" oluşursa salon dolmasın. 4.000 kişi yetiyormuş.

Maça yine kötü başladık. Neden böyle kötü başlıyoruz her defasında anlamak mümkün değil fakat çabuk toparladık. Hatta baya çabuk toparladık. 16-1'lik bir seri yakaladık. İlk devrede Augustus ve Bahar önemli katkılar sağladı. Fakat yine de, o kadar iyi oynamamıza rağmen Fenerbahçe yüklendi ve farkı eritmeyi başardı. Kenar yönetiminin mola zamanlamalarında ve oyuncu değişiklerinde geç kaldığını düşünüyorum. Devreyi 11 sayı önde kaparken şunu anladık; Fowles çok acayip bir basketbolcu.

İkinci yarı Fowles (25 sayı 10 ribaund) insan gibi basketbol oynamadı. Augustus Taranto maçını hatırlattı. Işıl Alben 2009'da sakatlandığı yarı final maçından sonraki en iyi Fenerbahçe maçını oynadı ama bu da gözümüzdeki, kalbimizdeki, aklımızdaki Işıl değil. Daha iyilerini bekliyoruz. Yine de en kritik anda attığı 2 3 sayılık atış, asistleri (6 asist), Birsel'i durudurması, top çalmaları çok çok önemliydi. İsabet bulduğu 3 sayılık atış onun için çok önemliydi, çünkü sakatlıktan döndükten sonra top kullanmaya korkmaya başladığını hissediyordum. Hakan Şükür gibi, belki dünkü isabetleri devamını getirecektir.

Bahar Çağlar, takımda en sevdiğim Türk sporcu, en sevdiğim 2.sporcu (Augustus'tan sonra). Dün yine iyidi. 9 sayıyla Işıl'dan daha fazla attı. Hodges, "genç Semih" gibi. 14 dakika oynadı 8 sayı attı. Işıl'a o bölgede yardım etti. Hatta sorumluluk aldı. Tamika'nın 13 sayısından daha öte olan liderliği. Takımın ablası.

Fenerbahçe'de Nevriye'nin sakatlığı en önemli avantajımız. Kendini bir türlü serinin içine sokamadı. Birsel bu maçta kayıptı. Angel'ı hala beğenmiyorum. 23 sayı attı yarısı serbest atıştan zaten. 2 sezon önce Caferağa'da seriyi veren Şaziye, Fenerbahçe'de kendi kimliğini buldu ve 2 kritik üçlükle katkısını sağladı. Harakova durgundu.

Yine de Fenerbahçe bireysel olarak bu kadar kötü gününde olmasına rağmen dönem dönem maça ortak olabildi. İşin tekniğinden çok anlamıyorum ama sanıyorum ki teknik ekibimiz zayıf kalıyor. Tek korkumuz da biraz orası.

Onun dışında hakemler, Hacettepe'nin diyetini bize ödetecekler gibi geliyor. Oyuncularımız buna izin vermeyecek gibi. Çok başarılı olan erkek basketbol şubemiz dahil, son zamanlarda böyle savaşan bir takım görmemiştik. Artık sarayın sultanları mı dersiniz dişi aslanlar mı bilmem ama bu kızları gerçekten seviyorum. Galatasaray'ın ruhunu sahaya yansıtan bir takım. İyisiyle kötüsüyle. Bunları yazdık, inşallah yanıltmazlar Caferağa'da.

Uzun süredir, yıllar boyunca tribünde Fenerbahçe galibiyeti görmüyordum. Bu sene önce erkeklerde, sonra kızlarda gördüm. İnşallah sonunda şampiyonluk da gelecek. Dün o kadar mutlu oldum ki, bu yazıda o maçta eksik bir şey kalsın istemem. Tekrar tekrar okuyorum öyle yayınlıyorum. Eksik bir şey kalırsa şampiyonluk gecesi ekleriz hepsini.

2 yorum:

  1. '' Onun dışında hakemler, Hacettepe'nin diyetini bize ödetecekler gibi geliyor. ''

    sırf bu düşünceler oluşmasın diye Fenerbahçe'ye hep yanlış kararlar veriyorlar. Euroleague'de normal hakemler ile 2 maçta da ezdiğimiz sizi türk hakemlerle yenemiyoruz. yani kendinizi diyetini ödeyecekler diye kandırmayın. Komik oluyor.

    YanıtlaSil
  2. yahu yiğit ne diyim bilmiyorum.. cuma gunu beraber izleyeceğiz zaten, orada canlı canlı değerlendiririz..

    YanıtlaSil