Türkiye'de bir sporun zirve noktası Galatasaray - Fenerbahçe rekabetidir. Futbolda iki takımın çekiştiği sezonlar daha bir farklı olur. Basketbolda 26 sene sonra oynanan final de iki takımdan öte basketbol için çok önemli.
2000li yılların ortasına kadar geçen süreçi hatırlayınca, yani iki takımın ligde figüran olarak gezindiği, maçlarında 300'er kişinin geldiği, Ahmet Cömert'e, Haldun Alagaş'a mahkum kaldığı günleri düşününce bu final gerçekten gurur verici.
Fenerbahçeli bu seviyeyi yıllardır yaşıyor. Çok da eski değildir ya olsun. 6 sene önce Play-Out oynayan, geçen sene skandal yaşayan Galatasaray'a göre hep bir artıdır. Fenerbahçe için şaşırtıcı veya farklı bir şey yok ama Galatasaray için önemli bir nokta.
Sezon başında bile kimsenin hedeflemediği finale ulaşan Galatasaray, 21 sene sonra ilk finalini geçen yaz açılan Sinan Erdem'de oynadı. Spor Sergi'den Sinan Erdem'e, yaşanan 21 sıkıntılı sene unutulmamalı.
Sinan Erdem'de maç izlemek zor. Üst kattaysanız hele daha da zor. Maça konsantre olmak için kendinizi zorlamanız gerekiyor. Bu zorlama da bünyeyi yoruyor. Çekişmeli bir maç olmaması bunun nedeni değil, keza ligde 83-80 biten maçta da aynı sıkıntılar yaşanmıştı.
Maç için erken koptu diyemeyiz. Kupa yarı finalinde 21 sayıdan geri dönen Galatasaray, yine geri dönebilirdi. Ama olmadı, basketbol maçlarının en önemli zaman dilimi olan 3.periyotu Galatasaray çok kötü oynadı.
Arada oluşan 22 sayı fark bence iki takım arasındaki kalite farkı değil. Evet Fenerbahçe çok daha iyi bir kadroya sahip. Çok daha organize. Hem şube yapısı olarak hem kadro olarak daha oturmuş bir sisteme sahip. Ama final oynayan iki takım arasındaki fark da bu kadar açık değil. Biraz yorgunluk, biraz da 2 sayı yenilgi ile 22 sayı yenilgi arasında çok fark olmamasından doğan isteksizlik. Efes Pilsen'i 3-0 ile geçen bir takıma saygı duymak zorundayız ama bu onları seri içinde zorlayamayacağımız anlamına gelmiyor.
En basitinden bu sene Euroleague'de ilk maçta 48 sayı fark yiyen Siena Olympiakos'u eleyerek final-four oynadı.
İkinci maç bugün. Kimsenin beklemediği serseri bir deplasman galibiyeti işleri değiştirir. Kaya Peker'i dinledikten sonra rakipte oluşan rehavet hoşuma gitti. Oktay Mahmudi'nin yenilen 81 sayı için takımı silkelediğini de düşünürsek ilk maçtan farklı bir maç yaşanır diye tahmin ediyorum. En azından sıkılmadan, uyumadan izleyelim. Zaten salonda değil televizyonda izleyeceğiz. Rahat olur.
Kaya'nın yorumlarının rakipteki rehaveti göstermesinden ziyade, bizde oluşan hırsı oyuncularda da oluşturup oluşturmadığı önemli..
YanıtlaSilAyrıca 2 ile 22 sayı arasındaki önem farksızlığı oyunculardan çok Oktay Mahmuti'yi etkiledi bence yoksa Sertaç ve Melih bu kadar oynamazdı..