Cumartesi, Aralık 31

Fenerbahçe 80 - 79 Galatasaray




En sevmediğim şeylerden biri, maç hakkında yazacağım şeylerin, düşüncelerimin 2-3 dakika içinde değişmesi.

Sinan Erdem'de, Shipp'in basketinden sonra bir maç daha kazanmak çok güzel olacaktı. Salonu biz kapatacaktık. Bunun için herşey vardı. Skor avantajı bizdeydi, daha da önemlisi hava da bizdeydi.

Fenerbahçe'nin günden güne eridiği dönemler. Bu kadar kötü Fenerbahçe'yi senelerdir görmemiştik. Takım ayrı kötü. Salonda derbi havası hiç yok. Bunu daha önce de görmüştük. Yeni salonda bunu yıkacaklardır. Sinan Erdem bizi atmosfer olarak zorlamayan bir deplasmandı, dünkü Fenerbahçe takımı bizim için en iyi deri rakibiydi. Fırsatı değerlendiremedik.

35 dakika boyunca oyunun kontrolu bizdeydi. Öldürücü darbeyi vuramadık. Böyle maçlarda onu yapmak zordur, kabul ediyorum. Ama son iki dakika böyle olmamalıydı.

Sanırım son 4 dakika falan kalmıştı. Salondan çıt çıkmıyordu. İnanılmaz bir sessizlik. (Sonradan televizyondan da gördüm, Spahija hayatının belki de en şaşkın bakışlarını atıyor). Maçın dönmesi için çok büyük bir mucize gerekiyordu. Mucize Marko Tomas oldu. 2 kere dışarıdan attı. Özellikle bir tanesi (ilki) olağanüstüydü. Top girmek istedi.

Kadıköy'deki derbilere döndü. Hatta illa bir maça benzetmek gerekirse, geçen sene TT Arena'da oynanan maçın kopyası. Maçın döneceği yoktu, bir anda döndü. Tomas, Alex oldu,işin seyri değişti. Bizim takım şaşırdı. Lakoviç, Songalia çıldırttı. Tabi en kötüsü, çıldırırken (top kaybında veya Shumpert soktuğunda) ses çıkaramamak.

Oktay Mahmuti, iyi hoca, muhteşem lider. Rakip kim olursa olsun her maç son topa kalan bir takım yarattı. Sağolsun varolsun. Ama 1.5 sene oldu, artık bir son topta güzel bir hücum yapalım. Takım savunma yapa yapa hücum yapmayı unuttu. Lakoviç de sağolsun hala patlayamadı.

Zaten, Fenerbahçe ile aramızdaki farkı senelerdir yabancılar belirliyor. Gönül, Fenerbahçeliler'e "Ukiç olsa yenerdik" dedirtmek isterdi, tam tersi oldu.

Salondan çıkamamak daha da koydu. Böyle sessiz sedasız izlenen maçlardan hemen sonra salondan çıkmak gerekir. Bir dost sayesinde bütün salonu turladık, biz çıkarken takım ve tribün sarı-lacivert çekiyordu. Her haliyle kötü oldu.

Olaylar hakkında yazalım 2-3 cümle. Olay orada da burada da oluyor. Yalnız Fenerbahçe taraftarının ateş almasını sağlayan olay herhangi bir derbide ortamın bu kadar alevlenmesine yetecek bir şey değildi. Sanırım kendilerince, takımı oyuna sokmaya çalıştılar. Takım ise o kadar istekszidi ki, oyuna girmek bir yana, takımı tribüne çağıran taraftara gidecek mecali bile yoktu.

Olsun, tribün bir şekilde gerildi. Tribündür yapar, eder. Bütün mesele cezada bitiyor. Geçen senenin son maçında taraftar salonda çıkmadı diye 2 maç ceza aldık. Bu sefer bakalım ne olacak? Yeni salon seyircisiz açılır mı?

Yine de derbiler güzeldir.. Deplasmanıma dokunmasalar çok daha güzel olacaktı..

2 yorum:

  1. Şu maç için tribünlere kötü diyorsun ya sana diyecek bir şey bulamıyorum :)

    YanıtlaSil
  2. 4.periyotta "ayıptır sorması oturmaya mı geldiniz" diye bağıran tribün benim tribünüm değildi..

    YanıtlaSil