O benim için endişeleniyor. Beni çok seviyor. Sanırım bu dünyada beni en çok seven insan olabilir. Benim için endişelendiğinden beni sürekli arıyor. Birbirimizi göremiyoruz, o yüzden telefonlaşmamız gerekiyor. Telefonlaşıyoruz. Daha çok o arıyor. O arayınca kötü oluyor. O arıyor, bir şeyler söylüyor. Tamamen beni sevdiği için , "şöyle olsa iyi olur, böyle yapsan, haftaya şöyle yap..." Öğütler, öneriler, tavsiyeler...
Çoğunu yapamıyorum. Yapmak istiyorum ama yapamıyorum. Yapmıyorum değil yapamıyorum. Hep başkaları yüzünden aslında. Onların yerine getiremediği sorumlulukların cezasını, benim üzerimden o çekiyor. Çünkü o, benim yapamadığımı anlıyor. Benim için daha çok üzülüyor. Yardım edemediği için daha da çok üzülüyor. O, bana yardımcı olamadığı için daha çok üzülünce, ben yıkılıyorum.
Ben kötü hisettiğmde onu arıyorum. Yardım etsin diye değil "hallederiz, hallolur" desin diye. Konuşuyoruz. Telefonu kapattığımda ben kendimi daha iyi hissediyorum. Üzülen, dertlenen yine o oluyor. Onun aklı burada kalıyor. Bütün dertleri üzerine alıyor. En azından bir dahaki telefon görüşmesine kadar. Ben yıkılana kadar. Sonuç olarak o arasa da ben arasam da üzülen her zaman o oluyor. Benim yüzümden. O arasa da ben arasam da yıkılan her zaman ben oluyorum.
Oysa ona yük olmamak için, 15-23 yaş arasını, standarttan, arkadaşlarımdan, çok farklı yaşamıştım. Askerden dönene kadar da iyi gitmişti. Onu her zaman gururlandırdığımı düşünmüştüm. Öyleydi de. Bu bana yetiyordu.
Sonrasında işler değişti. Ben sırtındaki az biraz yükü de yok etmek için evi terk ettim, İstanbul'a geldim. Çalışmaya başladım, para kazanmak istedim. Olmadı. Beceremedim. Yalan söylemekten korkmasam, "her şey iyi" derdim, onu da rahatlatırdım. O soruyor, ben cevaplıyorum. Gittikçe daha kötü oluyor. O üzülüyor.
Her telefon konuşmasında kendimi biraz daha suçlu hissediyorum. Bitse de kurtulsam diyorum ama bitse o daha çok üzülecek. O üzülmesin diye bitirmiyorum. O üzülüyor diye günde 5 vakit beddua ediyorum birilerine. Şu an elimden tek gelen bu. Beni biraz daha iyi hisettiriyor. Üzerimdeki suçluluk, beceriksizlik, şımarıklık bütün o duygular, iki beddua ile dağılıyor. Belki kısa sürede toparlarım ve yeniden mutlu ederim diye düşünmeye başlıyorum. Olmayacak bedduaya amin demek...
Umarım babam, bloga yazdıklarımı hiç okumaz, fark etmez. Kimse göstermezse fark etmez zaten ama fark ederse, okursa çok üzülür. O üzülürse ben yıkılırım.
acetobalsamico.blogspot.com/2012/06/10-numaralar-olur.html?m=0
YanıtlaSilacetobalsamico.blogspot.com/2012/06/10-numaralar-olur.html?m=0
YanıtlaSil