100 küsür ülke canlı yayınla bizim semti izliyor. Turun önceki bölümlerinde doğal güzellikler ön plandaydı da oralar bildiğin Anadolu.. Kasabalar, köyler, koylar, sahiller... Şaşırtıcı tarafı yok. Bizim semt ise metropole bağlı. Şehrin dışında belki ama şehirle iç içe. Kente bağlı ama kentin gövdesinden de kopuk.
100 küsür ülke canlı yayınla izliyor ama aynı zamanda bizim ülkedeki, şehrin diğer tarafındaki adamlar da izliyor. Dikkat çekiyor. Keşke çekmese. "Kaçış bölgeleri"nden başlayan tur, mayıs ayındaki sıcak bir pazar günü "kurtarılmış bölge"de sona eriyor. Herkesin ağzı açık. Atılan her "Anadolu yakası güzel yaaa" tweti, bizim evin kirasında 1 lira artışa neden oluyor. Paylaşılan her fotoğraf, sokakta yıkılmayan nadir binalardan biri olan apartamnımızı tehlikeye sokuyor. Öyle olmasa bile bana öyle geliyor.
Cavendish'in sprint attığı yolda bisiklete binmeyi öğrendim. İlk okula burada gittim, top oynamayı burada öğrendim, kızlarla ilk buralarda gezdim, ailemden kaybettiklerimi buradaki camilerde uğurladım...
Bizimki de böyle bir direniş işte. Semtimizden ayrılmamak için çalışıyoruz. "Eeee güzel yerde oturmanın da bir bedeli vardır" diyenler çıkacaktır. Ulan işte burası güzel olmasaydı keşke. Zaten güzel olmasına neden olan biziz, bizim babalarımız vs. Ama o da bize zarar olarak geri dönüyor...
Keşke buranın eskisi, yerlisi, insanı, burayı bu kadar güzel hale getirip, dikkat çekmeseydi. Bizim kalsa da güzel olmasa... Türk siyasetinin en önemli figürlerinden biri olan Nazmi Bey'in dediği gibi
İnsan
memleketini niye sever? Başka çaresi yoktur da ondan. Ama biz biliriz ki
bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. Burayı
seversen, burası Dünya'nın en güzel yeridir. Ama Dünya'nın en güzel
yerini sevmezsen, orası Dünya'nın en güzel yeri değildir...
Şimdiki siyasilerin veya onlarla dirsek bağı olanların gözü bizim semtte, ve diğer semtlerde.. Belediye başkanımız bile bir inşaatçı.. Bir de böyle organizasyonlar falan olunca, 180 ülkenin gözü buraya dönünce iyiyce korkuyorum. Eskiden hoşuma giderdi böyle organizasyonların burada yapılması, ama şimdi baya korkutuyor. Bu sokaklarda ilk top oynadığımızda bizi kovalayan deli Nermin'in (belki de deli değildi) dediği gibi
Gidin kendi evinizin önünde bisiklete binin.
sahil yolu yapıldığı zaman Dalan'a karşı çıkılmış mıydı acaba çok merak ederim. Mesela yolun diğer tarafında SAHİL SİTELERİ muhabbeti vardır , deniz taa oralardaymış , Bağdat Caddesi'de çift yönlüymüş.
YanıtlaSilBi de bu "cadde cocuğu/cadde kızı/cadde gençliği" muhabbetleri nereden peydah oldu. Olmasaydı sonumuz böyle derler ya.
sahil dolarken ne yapıldı bilmiyorum ama zaten normal olarak herkes geçmişine özlem duyar.. annemle ben cocukken sahilde bisiklete binerdik annem "eskiden burada sandala binerdik" diye hüzünlenirdi. veya amcamın her daim 60'lardki (cocuklugundaki) suadiye'nin şimdikinden daha modern ve gelişmiş olduğunu iddia eder, bence haklıdır da...
YanıtlaSilhe ama modernizasyon (!) için ne yaptılar bilmiyorum. güçleri yeter miydi onu da bilmiyorum. bizimki de yetmiyor zaten.. ama yine de bir semt koruma kültürünün 2000'lere kadar hakim olduğunu düşünüyorum
bugün aklıma geldi , deniz doldurulup yapıldıysa sahil yolu , bu köşk nasıl ordaydı ki
YanıtlaSilbi foto vardı eski; köşk denize sıfırdı
YanıtlaSilhttp://i.imgur.com/aJqvMSP.jpg
YanıtlaSil