Film 2011'de gösterime girdiğinde pek dikkatimi çekmemişti. Vasat bir Türk filmi olarak tahmin ediyordum. Gerçi vasatlıktan keyif alan biri olarak beni çok da üzecek bir durum değildi. Ama beklentim düşüktü, o nedenle zaman harcamak istemedim. Bir de filmin yönetmeninin (Yüksel Aksu) daha önce Dondurmam Gaymak'ı yaptığını hatırlayınca hiç hevesim kalmadı. Üniversitede izlediğim Dondurmam Gaymak, bence baya başarısız bir filmdi.
Üniversiteden mezun olduktan sonra Bodrum'a taşındım. Yaklaşık 1.5 sene orada yaşadım. Yani bu filmde anlatılan bir kesimin kurmak istediği ütopyaya yüzde 1 oranında dahil oldum. Oradaki halkı da az çok tanıdım,onların arasına girdim. O iki kesimin çatışmasını devamlı gördüm. Haliyle seneler sonra filmi izleyince filmden tat almam kolaylaştı. Bildiğim, aşina olduğum bir hikaye vardı.. Doğal bir şekilde sunulunca da başarılı bir iş kotarılmış. Daha iyi olabilirdi ama o zaman da yönetmenin giderek oturmaya başlayan tarzına müdahale etmiş oluruz ki, buna da hakkımız yok. Mesele amatör oyuncu kullanmasa daha "iyi" film olabilirdi ama o zaman da adamın aklına fikrine saygısızlık olur.
Yine de bu filmin kırılma anı tabi ki benim Bodrum'da yaşamam ve o bölgeyi anlamam değil. Tamamen 31 Mayıs 2013... Evet Gezi Parkı olayları ile ilgili çok fazla şey barındırıyor. Çevre sorunu, iki kesimin karşı karşıya gelmesi, devletin bozguncu hali, kullanılan kelimeler (çapulcu, demokrat vs.), kurulan çadırlar, yapılan eylemler, siyasal din vurgusu, hatta filmde emeği geçenler (Mehmet Ali Alabora)... Neredeyse, muhafazakar ve yandaş bir medya kuruluşunun "Gezi Provası" diyerek ateş saçmasına yetecek kadar benzerlik var. Hatta Alman siyasetçi Claude Roth'un filmde olması tam bir pas olmuş o kanada doğru...
Gerçi tam bu noktada bize Onur Ünlü yardımcı olabilir. Onun da İtirazım Var filmi, Gezi ile ilgili baya - üstelik Entelköy Efeköy'e Karşı'dan çok daha açık - paralellik barındırıyor. Ünlü, filmi vizyona girdikten sonra bir röportajında şöyle demişti:
Biz yazdık, sonra kızlı erkekli mevzusu denk geldi. Belki de sezdik, bilemiyorum. Bunlar birkaç senede açığa çıkan şeyler değil ki. Dünya zaten sağcı bir yerdir. Bu hükümet olmasa da bu görüş olacaktı; belki bu kadar dillendirilmeyecekti, ama içten içe olacaktı. Bunlar üstüne gitti, sömürdü. Asıl önemlisi ülkenin öyle bir ülke olması.
Özetle vaziyet buydu; biz belki de yeni farkedebildik. Daha doğrusu biliyorduk ama yeni yeni ciddiye aldık. Sanatçı sorumluluğu dedikleri şeyin belki de birazı bu olsa gerek...
İtiraf etmek lazım; bu filmi 31 Mayıs 2013'ten önce izleseydim burada çok olumlu cümleler kurmazdım. Ama şimdi izlenmeyi hakettiğini düşünüyorum.
Filmin kadrosunda bulunmasına şaşırdığım iki kişi var. Biri Selahattin Yusuf. Bir ara severdim, takip ederdim. Hala da dikkate değer buluyorum ama artık yavaş yavaş özgünlüğünü ve özgürlüğünü kaybettiğini düşünüyorum. O nedenle bu filmde oynamasına şaşırdım. Gerçi 2011 kritik bir tarih. Belki 2013'ten sonra rol teklifi gelseydi o da oynamazdı. Bir ara denk gelirsek soracağım. Belki de biri sormuştur, internette araştırmak lazım.
Asıl şaşırdığım isim ise Emin Gürsoy. Daha önce muhafazakar kanalların dizilerinde veya o tarafa yakın filmlerde izlediğimiz bir adamı böyle bir filmde, hem de anarşist tavırlı bir karakteri oynaması çok şaşırttı. Gerçi Şubat gibi bir dizinin kıvılcımını yakan adam her an her yerde olabilir. Yine de şaşırdım ama nedense sevindim de...
-Önce sınıf bilinci edinmelisiniz. Köylü müsün, burjuva mısın, işçi misin nesin...???
- Köylüyüz, köylüyüz, evet tabi ya köylüyüz...
- Yarrak köylüsün! Sütünü, yoğurdunu şehirde marketten alıyorsun, üretmiyorsun, bütün gün kahvede okey oynuyorsun...
bu işte bir yalnızlık var filmindeki emin gürsoy'u bi gör hele, tam şaşır :)
YanıtlaSilEksik gitti. Başkan Entelköy ERENKÖY'e karşı başlığı olan , Üni'den sonra Bodrum'daki dönemi yazabilir misin(belki de yazdın daha önce)
YanıtlaSilMilyonlarca adam var "yaaa aslında Ege'ye yerleşeceksin" diye planlar yapan. Demek iyi geçmedi ki , Erenköy'e dönüldü Entelköy'den?
Merak içindeyiz..
iyi geçmedi diyemem, hazır değilmişim sadece.. "aslında egeye yerleşeceksin" diyen adamın kendini menatl olarak hazırlaması lazım. özellikle oralarda kışın alışık olmadığımız bir hayat var. şehir çocukları için çok durgun, değişmeyen...
YanıtlaSildaha önce yazmışımdır, belki ileleyen zamanlarda yine yazarım ama özetle bu...
efeköy'deki adamlar entelkoye gelenlere nasıl herşeyini satarak para kazanıyorsa, ve başka şansları yoksa, ben de orada para kazanmak için kısıtlı yol oldugunu farkederek istanbula döndüm.. filmle kurduğum parallelik de bu