Pazar, Temmuz 27

Los Fantasmas de Goya


İyi film mi kötü film mi karar veremedim...

Aslında itiraf edeyim, başka bir yönetmenin adı yazasaydı, "eh işte" der geçerdim, Milos Forman olunca o kadar kesin yargıda bulunamıyorum. 

Yine de senaryoda kopukluklar olsa da yönetmen maharetini görmek mümkün. 

Film ne anlatmak istiyor emin olamıyorum; "Ne ekersen onu biçersin" ise değil, sınırsız acıysa evet var...

İnsan rahatsız oluyor. Olsun da... Güzeller güzeli Ines'in sırf domuz eti yemediği için solan hayatını ve güzelliğini görmek gerek. İbret için.

Bu Avrupa 200 sene önce ne haldeymiş, şimdi nasıl? Aslında filmde de biraz bu var... Nereden nereye havası, ne olacağı belli olmaz mesajı. Ortadoğu'nun en batı toprağından bakınca insan biraz umutlanıyor. Birbirini kesip öldüren insanların olduğu bu coğrafya da belki 100 sene sonra yavaş yavaş kendini toparlar. Belki...

Güç, kan, idamlar, hapisler, zindanlar... İnsan ömrü en fazla 80 sene, onu da bu çatışma için harcıyor ya çok enteresan. Aklım almıyor. 200 sene öncekini de şimdikini de... 

Bu aralar, ölüm temasıyla ilgili bazı sıkıntılarım var, o nedenle konuya hep oralardan bakıyorum.

Zaten bu Milos Forman benim için garip adam... Ölümden korktuğum ilk anda da onun payı vardı. Çok saçma belki de, Amadeus'u izlerken (herhalde 5-6 yaşındaydım), Mozart'ın cenaze sahnesini görmüştüm. Toprağa gömüyorlardı. O güne kadar buna benzer sahneler görmüştüm. Zaten mahalledeki camide de tabut görmüş çocuklardık. Ama ilk defa o kadar koymuştu.

Seneler sonra yine Milos Forman... İdam edilmiş Javier Bardem'i görünce bir irkildim. Nereden nereye...

O değil de El Guaje; bu postu okuyunca da, filmin sonunda söylenen şarkıyı Türkçe'ye çevirirsin...

el pelele está malo
qué le daremos?
el pelele está malo
qué le daremos?
una zurra de palos
que le matemos
una zurra de palos
que le matemos
el pobre pelele es un pelelao
se tienta lo suyo
lo tiene arrugao
le da con el dedo
lo quiere bullir
el pobre pelele
se quiere morir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder