Üzerinden zaman geçti ama yazmadan olmaz. Galatasaray'da son senelerde çok değişik şeyler oluyor. Bizim kulüple olan bağımızı zayıflatan bir şeyler. Bir aralar, yeni stadyum yüzünden bizim müşteri olarak görüldüğümüzü düşünüyordum fakat o durum bile şu an yaşananların yanında oldukça kabul edilebilirmiş.
17 Haziran'da tavana vuran sorgulama olayı, Borussia Dortmund maçının ardından yeniden patladı. 4-0'lık yenilgi zerre kadar üzmedi. Zaten artık saha sonuçlarına göe duygusal heyecanlara kapılma durumum yok. Aksi olsaydı bile, 4-0'lık yenilginin sporun içinde olacağını bilecek kadar hezimet yaşamıştım.
Fakat maçın ardından resmi kanalda Yılmaz Vural'ı görmek, üstelik Yılmaz Vural'ın Prandelli hakkında "Gitsin ülkesine" tarzı konuşması beni benden aldı.
Uzun zamandır tribünle alakamı kestiğim için söz söyleme hakkı hisetmiyorum kendimde, ama yine de birçok tartışmanın içinde buluyorum kendimi. Taraftar forumlarının, kahvehane sohbetlerinin, watsapp gruplarının saatler süren konusu "Topçular ıslıklansın mı ıslıklanmasın mı, hocaya destek mi eleştiri mi"..
Bu konularda tavrım nettir. Sezon bitene kadar, sezona havlu atana kadar destek olmak taraftarın görevidir. Ne zaman hedeflerden kopulur, karneler dağıtılır. Ben bunları düşünüp, bunları konuşup belki en yakınlarımızla tartışırken 4-0'lık bir yenilgi yaşıyorum. Kötü geçen geceden biraz birlik beraberlik hissiyatı alabilmek için kulübün resmi kanalını açıyorum. Ve karşımda kendisine iş bulamayan, Anadolu hocası olmaktan kurtulamamış bir ismin Prandelli'ye salllamalarını dinliyorum. Müthiş, kim düşündüyse harika iş yapmış.
17 Haziran'da düşündüklerimi bir kez daha aklımdan geçirdim. Demek ki her şey boşmuş, demek ki bütün o kavgalar, bütün o destekler, bütün o zamanlar gereksizmiş. Boşa geçmiş demek mümkün değil, yapılması gerekiyordu yapıldı. Ama artık kulüp ile bizim aynı noktada olmadığımızın, önceliklerin çok farklı olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Daha önce de böyleydi belki ama bu kadar da aleni değildi. Bu işin de bir standartı vardı, o da yok oldu. Çıta her geçen gün yükseliyor.
yazının içinde enteresan bir ayrıntıyı cımbızla çekiyorum : " watsup grupları"
YanıtlaSilFutbol nasıl değiştiyse , alışkanlıklarımız da değişti.
antu Forum ne görsel koyacak anasayfaya , forza bakımda olacak mı , hıncal ne diyecek? erman hoca akşama ne diyecek? lerden daha konservatif , daha tanıdık , daha goygoylu küçük telefon gruplarına geçtik.
Maçları artık elimizde twitter takip ediyoruz , hem tv başında , hem stadta.
BU olaya milan , barca tv'lerden
özendik. Al sana klüp tv'si , bence hepsi lağvedilmeli , hiç bir işe yaradıkları yok. Bi ara Aziz Yıldırım havuzdan çıkıp , maçları FB TV den yayınlayacaktı , yapacaksan öyle.