2004 yazında, yaz tatilimi otele para vermemek için kumsalda geçirdiğim dönemde, İzmirli bir kızla tanışmıştım. O bana İzmir'i anlatmıştı, ben de ona "2015'te 30 yaşında olacağım, o zaman gelince İzmir'e yerleşeceğim" demiştim.
Üniversitenin ilk yılı yeni bitmişti. Birçok hayalim vardı ve listeye devamlı yeni bir şeyler eklemekten kendimi alamıyordum. Uzun, hatta sonsuz bir vaktim var gibi hissediyordum. İstediğim kadar hayal kurabilir, zamanı gelince hepsini gerçekleştirmek için harekete geçebilirim diye düşünüyordum. Zaten o yaz çok fazla şey söylemiştim. Çoğu en az bunun kadar iddialıydı. Mesela, başka bir kız vardı, kendi kendime ve bazı arkadaşlarıma "Hayatım boyunca onu seveceğim" demiştim. Bir tek ona söylememiştim nerdeyse. Biraz uzaktaydı, biraz yakın olduğumuzda söylerdim, acelesi yoktu. Daha sonra biraz daha uzaklaştı sonra biraz daha. Son 5 senede sadece 1 kez gördüm. Telefon numarasını telefonumdan 1 hafta önce sildim.
Keşke şimdiki aklım üniversiteli olduğum yıllarda olsaydı. Kesinlikle o 4 seneyi daha verimli bir şekilde kullanabilirdim. O 4 sene içinde yaptığım en iyi şey, bazı kızlara "İzmir'e taşınmak" planımdan bahsetmek olabilir. Bir de saç uzatmak vardı. Onun dışında yaptığım her şey zaman geçirmek üzerine kuruluydu. Zamanın geçmediğini düşünüyordum. Hatta zaman kavramını hiç düşünmüyordum.
Lisede ise tek hedefim zamanımın çoğunu top oynayarak geçirmek ve sınıfta kalmadan yola devam etmekti. O yüzden iyi ki şimdiki aklım lisede yokmuş. Lisedeki akılmı seviyorum. Olması gereken zamanda olması gerektiği gibiyimiş. Zaman geçtikçe, o günler daha çok değer kazanıyor. Hatta keşke daha çok top oynasaymışım.
Şimdi 2015 geldi. Gelmez dediğim yıl geldi. Askerlikte de böyle olmuştu. "5 ay bitmez" demiştim, biteli 7 sene olacak. Askerlik iyi bir tecrübeydi. Üniversiteden mezun olduktan hemen sonra gitmek çok akıllıca oldu. Çıktı aradan ve az zamanda çok şey öğrendim. Ama o günlerden sonra saçlarım dökülmeye başladı ve bir daha saç uzatamadım.
Askerden dönünce hemen çalışmaya başladım ve bir daha herhangi bir kıza İzmir'e taşınmak planımdan bashetmedim. Zaten artık öyle bir planım var mı onu da bilmiyorum. Planlarım arasında neler var onu da bilmiyorum. Bazıları, 30 yaşına gelince, bazı şeylere biraz daha yaklaştığını düşününce depresyona girebilir. Oysa asıl olan, bazı şeylerden biraz daha uzaklaştığını fark etmek. Henüz depresyona girmedim. Girdiysem de ben farketmedim. Lisedeki aklım olsaydı çoktan anlardı. Üniversitedeki aklım farkında olmazdı. Şu an ise bunu anlamanın da öğrenmenin de bir faydası olmayacağını idrak ettim.Time flies. Bunlara kapılmanın en ufak yararı yok.
Askerden dönünce hemen çalışmaya başladım ve bir daha herhangi bir kıza İzmir'e taşınmak planımdan bashetmedim. Zaten artık öyle bir planım var mı onu da bilmiyorum. Planlarım arasında neler var onu da bilmiyorum. Bazıları, 30 yaşına gelince, bazı şeylere biraz daha yaklaştığını düşününce depresyona girebilir. Oysa asıl olan, bazı şeylerden biraz daha uzaklaştığını fark etmek. Henüz depresyona girmedim. Girdiysem de ben farketmedim. Lisedeki aklım olsaydı çoktan anlardı. Üniversitedeki aklım farkında olmazdı. Şu an ise bunu anlamanın da öğrenmenin de bir faydası olmayacağını idrak ettim.Time flies. Bunlara kapılmanın en ufak yararı yok.
O değil de üniversitede, Six Feet Under'ın her bölümünü izlemiştim. O zamanki aklım hiç bir şey kapamamış o diziden. Şimdiki aklım tekrar bakınca daha iyi anlıyor.
Kumsalda kalmak nasıl bir şey acaba? Hep merak ederim , bana olmaz gibime geliyor ya. Onla ilgili bişey karalayabilir misin? Kedisi , köpeği gelir , sen hayırdır bilader kalk lan denebilir.Belki o yıllarda oluyordur. Artık eski halk plajları da yok , her yer paralı ,apart , butik otel , otel..
YanıtlaSilbaşkan topman 1 aylık yaz tattiliydi, 10 günü kumsalda geçti. muhteşem anılarım var gerçekten, buraya yazıp harcamaya kıyamam açıkçası)) belki bir ara yazı dizisine bağlarız))
YanıtlaSilbu arada sanıldığından daha kolaymış ama şu yaştan sonra ben de kolay kolay yapmam)