Onu ilk gördüğüm zamanı tam hatırlamıyorum ama yalan yok; hafızamdaki en eski anda da baya korkmuştum. Herhalde ilk de odur. Ben otobüsteydim ve otobüs, kedi ezdi sandım. Üniversitedeki ilk senemdi. Avrupa yakasını biliyordum ama yeni yeni keşfediyordum.
O zamanlar metrobüs yoktu. Eminönü vapurunu sevmediğim için bazı günlerde yolu uzatarak, okuldan eve otobüsle gidiyorum. 112, 110... 129 T hâlâ var ama bayadır binmiyorum. Onlardan birindeydim ve otobüsün kedi ezdiğini sandım. Camdan baktım. Durakta bazı insanlar gülüyor, bazıları şaşkın şakın bakıyordu.
O zamanlar Başbakanlık Ofisi de yoktu. O nedenle orada hem üst geçit vardı, hem de otobüs durağı. O otobüs durağının önündeki kaldırımda oturup kedi sesi çıkarıyordu.
Sonradan anladım ki, bu adam Beşiktaş'ın hatta İstanbul'un simge karakterlerinden biriydi. Kimseyle konuştuğunu görmedim. Ama göz teması kuruyordu. Garip bir keyif katıyordu..
Ona bir kez kızmıştım. 20 Kasım 2003. İstanbul'un iki yerinde bomba patlamıştı. Ben yine aynı durakta otobüs bekliyordum. Ambulanslar, polisler Levent'e doğru gidiyordu. İnsanlar telaşla ailelerini arıyordu. Şehirde tam bir kaosun hakim olduğu ender günlerden biriydi. O yine aynı işi yapıyordu. İçimden 'Ulan bari bugün yapma' dedim. Ama büyük ihtimalle bomba patladığını da bilmiyordu.
Sonra zaman içinde kayboldu. Daha doğrusu eskisi kadar sık ortaya çıkmıyormuş. Yine de ben görmedim senelerce. Benim gibi, onu göremeyenler çoktu. Arkadaş muhabbetinde 'Ulan böyle bir adam vardı' derdik ve onu anardık. Sonra da lafı değiştirdik.
Nereye gitti, ne oldu bilmezken, geçen hafta yine denk geldim.. Seneler sonra ilk defa gördüm. Twitter'da arattım hemen, benim gibi heyecanlanan oldu mu diye. Onu son gördüğümde 3310'um vardı. Search'te bir iki kişi daha ondan bahsetmişti. Hepsi yakın tarihliydi. 1-2 gün öncesinden en fazla. Belki de en uzun serisiydi yıllar sonra. Kedi sesi çıkaran adam şehre dönmüştü.
Bu sefer mesken tuttuğu durak yoktu. Acaba hep buralarda mıydı. Yoksa bir anda geldi ve durağını, kaldırımını görememedi mi? Yolun karşısına geçmişti. İş Bankası'nın yanındaki duvara dayanmış, yoldan geçenlere kedi sesi çıkarıyordu. Gençler, yaşlılar, çocuklar, kızlar, çiftler, apaçiler, kuryeler, otobüse binenler, vapura gidenler.... İnsan ayırmıyordu.
Uzaktan izledim. Ona aşina olan esnaf vardı, ufak ufak gülüyordu. Bir yerden sonra ben de gülmeye başladım. Korkutulan kurbanlar da önce korkuyor ama sonra gülüyordu. Özellikle gençler, üniversiteliler çok daha kabulleniyordu. Kimse için sıkıntı yok. Korkan, izleyen, yoldan geçen, ilk kez gören, seneler sonra gören herkese eğlence çıkmıştı.
Sonra iki tane kadın çıktı. Yeni kurbanlar bunlardı. Sesi duydular, korktular. Ama kurban olmayı kabullenemediler. Adamın tacizci olduğunu iddia ettiler. Bizimki pek tınmadı. Sonra gülen bir gruba denk geldi; ''tacizcilere destek oluyorsunuz, gülüyorsunuz" demeye başladılar. Grup da pek tınmadı ama biri cevap verince tartışma uzadı. Bu arada bizimki, listeye yeni isimlerini eklemişti. Bir tane hafif yaşlı bir amca da vardı, ufak bir ortaokul çocuğu. Bu arada artık orta okul da yok galiba, biz öyle diyoruz. Kedi sesi çıkaran adam, kadınları taciz eden sapık oldu. Kadınlar telefonlarına bir şey yazarak uzaklaştılar. Acaba tweet mi attılar. Sosyal medyayı ayağa kaldırmış olabilirlerdi. Devamında bakmadım internete. Biraz daha ortamı izledikten sonra vapura gittim.
Eskiden vapurdan sıkıldığım için otobüse binerken onu görürdüm. Şimdi metrobüs bunaltıyor diye vapura yürüyordum. Tamam, Beşiktaş vapuru ile Eminönü vapuru arasında fark var. Ama ikisinde de yolda geçen süremi uzatıyordum.
Yolda çok zaman geçirdiğmi fark ettim. Senelerden beri aynı. Daha mı iyi oldu bilmiyorum. Yaşadığım şehri daha iyi tanımış olabilirim. Bu daha mı iyi oldu, ondan da hiç emin değilim. Fakat, o gün çok şeyin değiştiğini bir kez hatırladım..
Otobüs durağını güvenlik nedeniyle değiştirenler, insanları huzursuz kılanlar, alışkanlıkları yok edenler, her olaya tepki verme ihtiyacı hissedenler, Twitter'a bakmadan tepki veremeyenler,.. Onlarca değişiklik... Muhafazakar bir ülkede yaşayıp hiçbir şeyi muhafaza edememek.
Bindiğim iskelenin yanında eskiden çok güzel bir çay bahçesi vardı, güvenlik nedeniyle onu da kaldırdılar. Şimdi Beltaş'a muhtaçsın.
90'larda Ortaköy'de Kabataş Lisesi durağında görüyordum ya da hafta sonları orada takılıyordu. Otobüs durağı ile okulun duvarı arasında bir insanlık geçiş yerinde çıkardığı ses etkiliydi. Yetenek sizsiniz programına çıkmamış olması da kayıptır.
YanıtlaSil