Pazartesi, Temmuz 18

American Sniper



Vietnam filmleri güzeldi. En sığ olanında bile bir 'Savaş kötüdür' mesajı vardı. Ya da biz çoğunu 30 sene sonra izlediğimiz için, önümüze elenerek gelmişlerdi. Irak Savaşı'ndan sonra çekilen filmlerin çoğu çöp!

Dünya değişiyor düsturuna örnek. O eski 'Benim ne işim var Vietnam'da' filmlerinden sonra, 'Biz burada insanları öldürüyoruz ama bir sor niye öldürüyoruz' filmleri geldi. Sinemanın eleştirel ürünleri yerini aklamaya bıraktı. Demek ki modern çağın ABD vatandaşı artık bunları izlemek istiyor. Holywood da bunu yayınlamak istiyor. Ama en acısı Clint Eastwood bunu çekmek istiyor.

Ulan diyorum belki filmin sonu başka anlamlar kazandırmıştır da biz oraya çok kapılamamışızdır. Film boyunca savaş kahramanlığı ve milliyetçilik pompası sürerken, en sonunda "Ulan işte gidip orada kahraman oldun ama burada psikolojisi bozulmuş başka bir asker tarafından öldürüldün" demek istenmiştir. Ama ondan önceki 100 dakika o kadar iğrenç ki; hiçbir şekilde zihinden çıkmıyor.

Oscar'da 6 adaylık, rezaletin son perdesi. Zaten onun gazına geldik de izledik. Savaş filmi çekiyorsunuz bari karakter analizi, değişimi, buhranı falan olsun. Ama onu oynamak içinde iyi oyuncu lazım. Bu Bradley Cooper gibi son 10 yılın popüler oyuncuları, sektörün en abartılan isimleri oldu. Adam yakışıklı, o nedenle hayranları olması doğal ama misal Brad Pitt de yakışıklıydı. Ve fiziksel görünümünden daha fazlasını yansıtıyordu; hâlâ da yansıtıyor.

Neymiş; onlar gelip bizi vurmasın diye bize gidip onları vurmalıymışız. Afferin sana! Hikayenin gerçek sahibi, ciddi anlamda iyi bir sniper'mış, bari sadece o tarafı anlatılsaydı da Show Tv'de 20 kere izleseydik. Keyfili bir aksiyon olurdu. Bir ruh hastasını, kahraman olarak filmleştiren herkese bu blog üzerinden eleştirilerimi sunuyorum.

Bu filmi sevip Kurtlar Vadisi Pusu'ya laf atanları da not aldık.

5 yorum:

  1. Filmin adı nedir, yazıda ya göremedim yahut seçemedim.

    YanıtlaSil
  2. Clint Eastwood gelen eleştirileri şöyle yanıtlamış: "Bu bir gerçek hikaye, ben de kahramanın karakterini olduğu gibi yansıttım (kast ettiği adamın aşırı ABD milliyetçisi olması ve sürekli olarak 'dostlarım için savaşa gideceğim, Irak'ta olacağım' demesi)"

    Bir de şunu söylemek istiyorum, The Hurt Locker filmiyle Oscar tarihinde ilk Oscar ödülü alan kadın yönetmen olan Kathryn Bigelow bu oscarını Irak savaşını anlatan bir filmle almıştır. 2006'dan sonra Oscar jurisi Irak konulu filmlere hep 'olumlu ve pozitif' bakmıştır.

    YanıtlaSil
  3. http://www.hurriyet.com.tr/oscar-alan-ilk-kadin-yonetmen-oldu-14038441

    şu da bahsettiğim hadisenin linki :)

    Kolay gelsin. film izlemeyi asla bırakmayın

    YanıtlaSil
  4. çok teşekkürler yorumlar için.

    ırak savaşı abd toplumu için önemli bir olgu zaten, irdelenmesi, sinemada yer bulması kaçınılmaz. hatta olumlu bakmasını da bir derece anlarım da, burada da olabildiğince yüzeysel bir şekilde irdelenmiş.

    The Hurt Locker; sıradaki filmlerimden biri. Onu da izlemeyi merakla bekliyorum)

    YanıtlaSil