Western de denilebilir, yol filmi de, politik de, uyarlama da... Muazzam bir film karşımızda. Albert Camus'un okumadığım bir eserinden uyarlanmış olması üzdü, çünkü önce onu okumak isterdim. Ama yine de izlediğim için çok mutluyum. Ben genelde böyle sağlam filmleri, çekildikten 10 sene sonra falan izlerdim ama iki yıl içinde yakaladık..
Viggo Mortensen ve Reda Kateb'in şov yaptığı filmin müziklerinde de Nick Cave etkisi var. Nick Cave'in daha kötü bir filmde karşımıza çıktığını görmedim. Filmlere büyük katkısı oluyor.
Başlangıcından son sahnesine kadar muhteşem. Her sahneyi ve dialogu baştan aşağıya saatlerce yorumlamak, tartışmak lazım. 1954'te geçse de, dünya çok değişse de insan hâlâ aynı ve özünde hâlâ aynı kaygılara sahip. Aynı yol ayrımlarını, ahlaki tartışmaları yaşıyor. İnsan olmak böyle anlarda şekilleniyor. Zor, acı ama olması gereken de bu galiba...
Hocam derin analizler yapamıyorum, gücüm yetmez ama şahane film ya... Yazarken bir kez daha fark ettim. Defalarca izleyebilirim. Yönetmenlik başarısı sayesinde vuruculuk da had safhada. Camus yaşasaydı o da severdi herhalde...
Kitabın adı ne peki Kutay bey?
YanıtlaSil‘Sürgün ve Krallık’ kitabındaki ‘Misafir’ öyküsü
YanıtlaSil