Yazı nasıl buraya geldi emin değilim. Kafamda sadece Pele’nin 1970 Dünya Kupası'nda oynadığı Uruguay maçında kaçırdığı efsane gol vardı. Sadece o görüntüyü koyup, altına da “Dünyanın kaçan
en güzel golü” cümlesini ekleyip ben de kaçacaktım. Fakat sonra Youtube’da bu videoya
denk geldim; Pele’nin kaçırdığı en güzel goller… Gol olamamış en güzel şutlar,
en güzel toplar. Çünkü Pele’nin ayağından çıkıyorlar. Dünyanın ilk en
iyisinden!
Pele bugünlerde çok makara konusu oluyor. İnsanlar yaşlanınca
huysuzlaşır. Pele de yıllar içinde onlardan birine dönüştü. Onun her normal bir insan gibi huysuz bir
ihtiyara dönüşmesi sevenlerini üzüyor tabi. O eski bir kahraman gibi bulutların
üstünde oturup, sessiz bir tebessümle olan biteni ve arkasından gelenleri
izlemeliydi. Yapamadı. Onun futbolculuğunu ucundan da olsa izleyenler, onunla büyüyenler bu duruma fazla aldırış
etmese de asıl sıkıntıyı genç kuşak yaşattı. Bizim kuşak, bizden sonrakiler,
bizden öncekiler… Bu kalabalık güruh, Pele’yi küçümsemeyi çok seviyor. Onu Güney
Amerika’da 1000 gol atan bir meczup olarak görüyorlar. Oysa Pele, bu tanımın
çok daha fazlasıydı.
Kaçan gollerinden bile bunu anlayabiliyoruz. Bu videonun
benzerlerini, kaçan daha iyi golleri muhakkak Messi, Ronaldo, Maradona, Zidane
gibileri için de buluruz. Üstelik onların zamanında hem videolar daha fazlalaştı hem de görüntü kalitesi arttı. Fakat Pele için bunlar önemli değil.
Onun videolarından, attığı gollerden, kaçırdığı gollerden, maç özetlerinden
anlaşılan bir şey var. O; oynadığı dönemin en iyisiydi. Maradona da,
Messi-Ronaldo da çağlarının en iyileriydi fakat bana göre bir ayrım noktası var. Pele ile oynadığı dönemdeki
diğer futbolcular arasındaki fark; Maradona ve 80’lerdeki veya Messi ve şimdinin diğerleri arasındaki farktan daha fazla. Pele belki Maradona’dan iyi değildi
ama sahada herkesten çok daha farklı olduğunu hissetirebiliyordu.
Bunun bir sebebi o dönem futbolcularının yeteri kadar iyi bir sporcu olmamasından kaynaklanıyor. Pele, nefes kesen top tekniğine, muhteşem bir fizik
ekledi, üstüne de üst düzey bir saha görüşü ekledi. Ve kusursuz futbolcu oldu.
Pele bunları yaparken, meslektaşları bira göbekleri, koşmak için iki kere
düşünen zihinleri ve oyun analizi kavramını duyunca gösterdikleri şaşkınlıkla sahadaydı.
Pele de sonuçta dünyaya gökten inmedi. Saygı uyandıracak
kısmı da burada yatıyor. O kendisini geliştirdi, sahaya çıktı ve oyunu
değiştirdi. O yüzden kendisi muazzam bir futbolcuydu ve hâlâ (bundan sonra da)
en iyilerden biri olarak anılmayı hak edecek.
Kaçan gollere gelirsek; gol olmadılar ama müthişler! Benim için favorim
Uruguay maçındaki vücut çalımı. Çocukken bir futbol klibinde denk gelmiştim. O
dönem bu çalımı kimin attığını, o golü kimin kaçırdığını uzun süre aramıştım.
Elimizdeki bilgi kaynakları sınırlı olduğu için ancak yıllar sonra denk gelebildim. O
süre içinde pozisyonu aklımda tutmak için her gün hatırlamaya çalıştığımı,
hatta evde kendi kendime denediğimi de hatırlıyorum. Sonunda golü kaçıranın Pele
olduğunu öğrenince bayağı kızmıştım kendime. Tabi ki Pele olacaktı, başka kim olabilirdi ki?
O kadar uzun süre arayınca, benim zihin arşivimde bilinmez bir videoya dönüşünce isimsiz bir futbolcudan çıktığını zannetmiştim.
Videoda kaçan gollerin bir kısmını da ilk defa gördüm. Çekoslovakya maçında orta sahadan çok rahat bir şekilde denediği şutu inanılmaz bence. Avrupa liglerinde benzerlerini her hafta görüyoruz ama hiçbir futbolcu o vuruşu ve mesafeyi bu kadar kolay göstermiyor. Batı Almanya maçında 18 metreden röveşata denemesi muazzam. Aynı maçta dengesini kaybetmesine rağmen geri geri koşmayı başarabilmesi, sonrasında Kasier'in içinden geçmesi... Bir ara o maçı bulup izlemek lazım sanırım. Kızılyıldız maçında topu yarı sahadan alıp kaleye kadar gitmesi de herhalde Zafere Kaçış filmindeki taktiğin dışavurumu.
Attığıyla, kaçırdığıyla şahane bir futbolcu...
pele kesinlikle efsane. bu adam mal mal oynamıştı da neden öteki beriki sallıyorum carlos, sallıyorum roberto isimli birisi değil de pele oldu bu işin tanrısı? gerzek z kuşağı şu soruyu sormaktan bile aciz..
YanıtlaSil