Cuma, Mart 6

Native Son


Yine yanlış filmi izledik...

Richard Wright; 1940'larda bir roman yazar. Yaşamını güç bela sürdüren ve artık 'yırtmak' isteyen genç bir Afro-Amerikalının hikayesini kitabına taşır. Kitap ilgi çeker. Hollywood yapımcıları konuyu sinemaya aktarmak ister. Fakat dönem biraz tehlikelidir. Irkçılık, ABD'nin 'kanayan yarası' olmanın daha da ötesindedir. Kitabın nasıl uyarlanacağı konusunda kuşkusu olan Wright, eserinin haklarını ABD'deki şirketlere satmaz. Daha sonra bir Fransız; Pierre Chenal gelir ve Wright'ı ikna eder.  Kitap, filme dönüşür. Üstelik filmin başrolünde de yazarın kendisi oynar.

1951 yapımı filmin bugünkü IMDB puanı; 94 kişinin verdiği oylarla sadece 5.7'dir. İlginçtir; 2019'da bir kere daha çekilir. Yine 5.7'dir. Benim izlediğim de ikincisidir. Bana kalırsa puan olarak daha fazlasını hak eder.

Yeni versiyonunu; ne bir yeniden yapım ne de bir roman uyarlaması olduğunu bilmeden izledim. Bilseydim kesinlikle önce 1951 yapımını izlemeye çalışırdım. Yine de pişman değilim. Yeni yapımın başrolünde Moonlight'tan bildiğimiz Ashton Sanders var.

Native Son için çok fazla iyi cümlem yok. Fakat bu kadar kıyıda köşede kalmasına şaşırdım. Zira ilginç bir hikayesi var. Anlatımı da dikkat çekici. İzlerken sıkılmadım, merakla sonunu bekledim. Film bittikten sonra ufak bir sorgulama bile yaptım. Esas karakter Bigger Thomas'ın salaklıklarına kızdım, kendini harcamasına daha da kızdım. 

Sinema açısından bize belki yeni bir şey sunmuyor ama kendini izlettiriyor. Bu da romanın gücünden kaynaklı olsa gerek. Hatta belki de romanın, sinemaya aktarımında kaybolan şeyler de vardır. 

O yüzden film fena değil ama aklımız romanda kaldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder