Salı, Kasım 30

Savcı da Benim Hakim de


Geçtiğimiz günlerde haber sitelerine bir haber düştü. 

Son yıllarda artan kosan maç yayınlarını engellemek için TFF'ye tam yetki verilecekmiş. Kanun mecliste kabul edilmiş.

Haberin kamuoyundaki yankısı, "Eyvah artık kaçak yayın izlemek zorlaşacak" ve "Eee öyle kaçak izliyordunuz, tabi ki müdahale olacaktı" çatışmasından ileri gitmedi. Oysa kaçırdığımız başka bir nokta var. O da tam olarak şu: TFF kim oluyor?

En baştan başlayalım. TFF, özerk bir kurum. En azından kağıt üzerinde bize söylenen bu. Sadece bize değil, UEFA ve FIFA'ya söylenen de bu. O tarafı kandırmak kolay. Bizi de kabullendirmek kolay. Biz fiilen özerk olmadığını biliyoruz.

Fakat yasal olarak işleyiş halen özerk. O nedenle uluslararası kurumlarından herhangi bir rahatsızlık gelmiyor. Gelmesin de, bizim güncel konumuzu ilgilendirmez.

Biz, TFF'nin özerk olduğu inanışından gidelim. Yani TFF'nin bir devlet kurumu olmadığını, bağımsız bir yapıda olduğunu düşünelim. Yani sivil bir yapı...

Bağımsız bir oluşumun, meclis kararıyla istediği kişileri cezalandırma, istediği kararları alma yetkisine sahip olması mümkün müdür? Yargıya ulaşmadan, kendi istediği gibi, hatta o bahsettiğimiz haberlerde iddia edildiği gibi 10 dakika için karar alıp eyleme dökme yetkisi hukuka uygun mudur?

Böyle bir yetki bir kuruma ve onun içinde yer alan insanlara nasıl verilebilir? O insanları kim denetleyecek? Nasıl karar alacaklar? Türkiye'de çok sayıda kaçak yayın yapan internet sitesi olduğunu biliyoruz. Bazıları çok büyük gelirler elde edenler meşhur siteler. Bazıları ise ufak siteler. Mesela TFF'de bu konu üzerinde çalışan kötü niyetli biri, bu sitelerden biriyle içli dışlı olsa ve o siteye "Oyna devam" derken diğerlerini kapatsa, kim ne diyecek? 

Burayı geçelim. Başka bir noktaya gelelim. Bu işin "polisi" TFF midir? TFF, elindeki ürünü bir şirkete satmış. İnsanlar, o şirketten iyi hizmet almadıklarından veya pahalı olduğunu düşündüklerinden (sebep önemsiz) bir şekilde illegal oluşumlara yönelmiş. Zarar eden yayıncı. Tercih edilmeyen o. Kendi hataları veya kendi işleyişiyle ilgili bir sorun yaşamış. Ürünü satanın bu konuya dahil olmasına ne gerek var?

Şuna benzemiyor mu? Bir pamuk üreticisi ile anlaşıyorsunuz. Ondan aldığınız pamuklarla tekstil ürünleri üretiyorsunuz. Sonra başka biri sizin yaptığınız ürünlerin 'çakmasını' üreterek onları satıyor. Siz zarar ediyorsunuz. Konuyla ilgilenmesi gereken sizsiniz, zarar eden sizsiniz. Fakat öyle olmuyor. Konuyla, daha öncesinde pamuklarını satan üretici ilgileniyor. Açıklama da şu: Onlar böyle kaçak üretim yaparsa, biz pamuğu satamayız.

Peki mesela kendi organizasyonu olmadığı için Galatasaray - Lokomotiv Moskova maçındaki taraftar alımlarına ceza veremeyen TFF, Avrupa Kupası maçlarının yayını da kesebilecek mi? Mesela Lazio - Galatasaray maçını kaçak yayınlayan sitelere karışabilecek mi? Yoksa o iş UEFA'nın kontrolüne mi verilecek.

Veya UEFA, kendi ürününün haklarını korumak için TFF'ye gösterilen imtiyazı emsal gösterip, Türkiye'nin iç işlerine karışarak buradaki Avrupa Kupası maçlarının kaçak yayınların karışmayı talep etse ne yanıt verilir? Yoksa o iş Exxen'de mi olacak? Eğer öyleyse TFF'nin yapacağını niye Digitürk yapmıyor? Zaten yapmasın da...

Hadi tamam; Avrupa'yı karıştırmayalım. Fakat kaçak yayın veya korsan, geniş bir konu. Sadece futbolla sınırlı değil. Başka sporlar ve hatta başka alanlar var. 

Mesela Netflix'e, Netflix dizilerini kaçak yayınlayan sitelere müdahale etme hakkı da verilecek mi? Yoksa devlet istediğine mi tanıyacak bu hakkı?

Nereden baksan elde kalıyor. Fakat bu elde kalma halini sağlayan saçmalığın gündem olmaması daha garip. Bazı müdahaleleri çok mu kanıksadık acaba? Devlet her şeye müdahale etsin de nasıl ederse etsin düşüncesi çok zararlı bir yere gidiyor. Artık taşeronlar bile kullanabiliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder