Xavi'nin futbolculuğuna hayrandım. İnsanlar Messi-Ronaldo kavgası yaparken ben Xavi'den yana olurdum. Zaten çok garip bir tercih değildi, dünyanın en fazla saygı gören futbolcularından biriydi.
Barcelona'daki konumu ise daha başka seviyedeydi. O nedenle futbolu bırakmasıyla beraber "Gönüllerin teknik direktörü" sıfatına nail oldu. Bir gün Barcelona'yı çalıştıracağı kesindi. Bir kurtarıcı gibi inecekti şehre.
Laporta da başkan seçilince hemen onu getirdi. O dönem yerden yere vurulan Ronald Koeman'a büyük haksızlık edilmişti. Bunun nedenlerini de yazmıştım.
Aradan geçen günlerde fikrim çok değişmedi ama Barselona şehri benimle hemfikir değil. Xavi de Koeman gibi, Şampiyonlar Ligi gruplarından çıkamadı ama bu başarısızlık onun tartışılmasına olanak sağlamadı. Koeman yerden yere vurulurken, Xavi'nin kredisi tükenmiyordu.
Fakat diğer yandan, kasım ayındaki elenişin ardından bugüne geldiğimizde La Liga'da 5 puan farkla lider olan bir Barcelona görüyoruz. Üstelik geçtiğimiz ay İspanya Süper Kupa'yı da kazandılar.
Kazanan da her zaman haklıdır. En azından galibiyetler kesilene kadar...
Peki Xavi'den istenen galibiyetler miydi? Muhakkak son yılların öz güven kaybetmiş takımı için çok önemliydi kazanmak. Fakat aynı zamanda Xavi'den istenen bir Xaviball' yaratmasıydı; yani onun oyunculuğu döneminde Barcelona'nın oynadığı futbolun bir benzer... Merkezinde Xavi'nin olduğu futbolun, kenarda Xavi varken oynanan hali...
Sadede gelelim. Yani güncele. Barcelona ligdeki son üç maçını (Atletico, Getafe, Girona) 1-0'lık skorlarla kazandı. Oysa biz Barcelona'nın farklı skorlarına, kaybederken bile gollü maçlar oynamasına alışmıştık. Böyle bir seri, 1980'den beri görülmüyordu. 1980, gerçekten çok eski bir tarih. Hatta Barcelona için antik çağ bile denilebilir. Zira Cruyff (teknik direktör olarak) henüz kulübe gelmemiş, kulübün çehresini değiştirmemişti.
Peki en son üst üste üç 1-0'lık galibiyete imza atan teknik direktör kimdi? İtalya'da şöhrete ulaşan, Katanaçyo ile özdeşleşen ve 1980 yılının mart ayında Barcelona ile sözleşme imzalayan Helenio Herrera...
Göreve gelir gelmez nisan ayında, Atletico Madrid, Las Palmas ve Athletic'i arka arkaya 1-0 yenmiş Herrea'nın takımı.
Yani; Xavi kazanıyor eyvallah ama şu an sanki futbol ve sahadaki durum, Cruyff'un ve Guardiola'nın devamı gibi değil de daha çok Herrera mirası gibi gözüküyor...
Gerçi şampiyon olunca tüm hikayeler değişir.
Herrera'nın takımı o sezon puan durumunda Real Madrid'in 14 puan gerisinde (hem de iki, puanlık sistemde) kalmıştı. Xavi ise beş puan farkla lider. İstatistiklerden daha gerçek olan da burası....
burada esas barcelona enteresan. bir real taraftarı olarak çok sinir bozucu olduklarını söyleyebilirim. 1-0 2-0 farklı skorlar olmasalar da aşırı rahat kazanıyorlar maçları.. hem de senelerdir. la liga'ya çok rahat üstün geliyorlar. real ise hep bir şekilde pozisyon veriyor, gol yiyor vs.
YanıtlaSil