Cuma, Eylül 15

Moby Dick


Moby Dick, adını yıllarca popüler kültürde duyduğum bir romandı. Bir klasik olduğunu biliyor, daha çok ergenlikte tavsiye edildiğini duyuyordum. Belki de bu nedenden dolayı okumayı ertelemiştim. Geçtiğimiz ay elime geçince okudum.

Hem romanı hem de ardından roman hakkındaki yorumları okuduktan sonra çok şaşırdım. Hatta romanın kendisi beni yorumlardaki zıtlıklar kadar şaşırtmadı. Oysa 1800'lü yıllarda yazılan ve okyanus (doğa) arka planlı birçok roman gibiydi. Heyecanlı, hayal kurduran ama günümüzle kıyaslayınca roman türünün emekleme dönemi olduğu için basit... Zaten beklediğim de az çok buydu.

Fakat yorumlar beni çok şaşırttı. Aslında ABD tarihinde çok sevildiğini biliyordum. Adına şarkılar bile yapılmıştı. Eh; ABD'liler de böylesine sahiplendikleri işleri çok parlatırlar. Bir de mesela, orada her okul çağı çocuğa okutuluyorsa, insanların zihninde ve geleceğinde romanın ve satırların yer etmesi doğaldır.

Bunlar şaşırdığım noktalar değildi. Fakat sanki romana gerekenden fazla övgü düzebilmek adına birçok alt metinden bahsedilmiş. Metaforlar, aslında yazarın ne anlatmak istediği, kapitalizm, diktatörlük gibi kavramlarla doldurulmuş yorumlara denk geldim. Normalde bu tip okumaları severim. Aklıma yatmasa da ilgiyle okurum. Hatta bazen sonrasında kitaba veya filme bir daha dönerim. Fakat bu seferkiler çok zorlama geldi.

Melville bu amaçları kast ederek mi yazdı bilmiyorum. Fakat eğer öyleyse de bu amaç bana hiç ulaşmadı. Bu kadar gizli saklı olması gerekir miydi?

Zaten bence amaç da o kavramlar üzerinden bir olay kurgulamak değildi. Tabi ki metnin içinde dini motifler, bazı göndermeler, ırkçılık detayı, belki eşcinsellik gibi unsurlar bulunabilir. Fakat bunlar da çok gizli kapaklı değildi zaten. Yani; metafor düzeyine indirgenip görülmeyeni incelemek gibi çabalar bana biraz zorlama geldi.

Öte yandan denizciliği, balıkçılığı, doğayı, insan psikolojisi, hırsı, rekabeti iyi anlatan bir eser olduğunu kabul ediyorum. Aklıma Victor Hugo'nun Deniz İşçileri geldi. Tabi ki ustanın romanı çok üst seviyedeydi. Fakat Moby Dick de okul çağı çocuklarına okutmak için ideal bir romandı. 

Öte yandan Moby Dick'in bu kadar övülmesini ve abartılı misyonlar yüklenmene anlam veremezken bir yandan da negatif yorumlar çıktı karşıma. Birçok Türk okuyucu, kitabı zor okuduğundan, hatta yarıda bıraktığından bahsediyordu. Çok şaşırdım. Tam aksine, benim en kolay okuduğum kitaplardan biriydi. Yine bir Hugo benzetmesi yapayım; yazarın zaman zaman olay akışından çıkıp denizcilik ve balıkçılıkla ilgili teknik bilgiler vermesi insanları sıkmış olabilir. Bence tam tersiydi ama yine de oralar biraz kopukluk yaratmış olabilir. Ama Hugo'nun kitaplarında olay akışına verilen bu 'ara'lar 15-20 sayfa sürerken, burada 2-3 sayfada hikayeye geri dönüyorduk. Yani daha makuldü. Öte yandan dil de ağdalı değildi. İnsanların böyle bir kitabı, zor okuduğunu iddia etmesi beni biraz şaşırttı.

Tabi kitabın ne şartlarda okunduğu da önemli. Zira ABD'de olduğu gibi Türkiye'de de zaman zaman okullarda ödev olarak veriliyor. Zamanında ben de Çalıkuşu ile böyle bir deneyim yaşamış ve zor bitirdiği romanın ardından uzun bir süre (yıllarca) bir daha kitap okumamıştım. Belki Moby Dick'e de böyle bir ortamda dek gelindiyse, soğukluk kapılmış olabilir.

Sonuç olarak sanırım Moby Dick; tam bir ABD! Seveni çok seviyor, sevmeyeni hiç sevmiyor. Ben ise ortada kaldım. Daha iyileri var ama bu da kötü değil. Bir de ben genel olarak hırs, rekabet, intikam gibi duyguların başrolde olduğu eserleri severim. Mesela Ezel... Tabi Ahab, bir Ezel değil. Zira akıl oyunları çok az. Zaten Melville de Hugo değil...

Neyse en azından ABD dizilerindeki bazı göndermeleri artık daha net anlayabileceğim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder