Derya Büyükuncu, olimpiyat oyunları için Londra'ya gitmeye hak kazandığında Google'a girdim. Görsellerde eski olimpiyatlarından veya yarışmalarından fotoğraf arıyordum. Karşıma çıkan isimler ise Taçmin, Taner, Nihat Doğan oldu.
Derya Büyükuncu, 6.olimpiyatında yine final yüzemedi. Yine üstüne bir şey koyamadı. Türkiye'nin en yetenekli yüzücüsü olduğunu, o 20 yaşına gelmeden de biliyorduk. Kırdığı rekorlar, ilk gittiği uluslararası müsabakalar çocukluk anılarımızda hayal meyal yer edecek kadar eski. Amatör sporcuların çektiği sıkıntılar, onların mücadeleleri her zaman saygı görecektir, görmelidir. Fakat sonuçta biz de sporu, sporcuyu ve onları izlemeyi seviyoruz. Kahramanlarımız, özendiğimiz insanlar genelde çizgi roman veya film karakterleri değil sporcular oldu. Onlardan farklı şeyler beklemek de en doğal isteğimiz.
Mesela isterdim ki, ben küçükken; yüzerken izlediğim ve Galatasaraylı olduğu için ekstra sevdiğim Derya Büyükuncu, her sene ufak ufak da olsa üzerine bir şey koysun. Bir olimpiyatta final yüzsün. Olmadı. Başarısız olmak (6 olimpiyat başarısına rağmen) kötü birşey değil. Dayatılan "başarı" kavramını sevmiyorum zaten. Başarısız olmayı seviyorum ve başarısız olanları seviyorum. Böyle olunca Derya Büyükuncu'dan "tarihi başarılar" beklemiyorudum zaten.
Ama şu soruyu sorma hakkımız yok mu? "Abi neden sen olimpiyattan 1 sene önce Survivor'daydın". Neden kendine biraz daha zaman ayıramadın? Belki o zaman daha farklı olmaz mıydı? Son olimpiyatında sovunu yapsan daha güzel olmaz mıydı? Fakat bunları sorulara hakkımız yokmuş. Çünkü hayatımız boyunca Londra'ya ve Barcelona'ya gitmedik. Çünkü Derya idman yaparken biz kanepede televizyon izliyorduk. Oysa izlediğimiz şey de Acun'un Buzda Dansı'ydı belki..
Yeni kanun hükmündeki kararname: Amatör sporcular eleştirilemez. İlginçmiş. Mahallede boş kaleye gol kaçırınca taşak geçiyordu herkes bizle. Amatörün de amatörüydük. Mahallenin büyükleri de çıkıp "beyler yapmayın, bu cocugun ayağında çok iyi krampon yok, asfaltta top oynuyor" demedi. Burada biraz abarttım belki ama sporcu her zaman eleştiriye açık olmak zorunda değil mi? Amatör olması onu bazı şeylerden muaf mı tutuyor? Kendini geliştirmesi için gereken bu değil mi?
Sporcuların hiç mi zaafları yok? Hepsi çok üstün karakterlere mi sahip? Bir tanesinde bile tembellik huyu yok mu? Veya rakibi küçümsemezler mi? Veya konsantrasyon eksikliği yaşamazlar mı? İnsani zaafların hiç biri amatör sporcularda yer almıyor mu? Bunları görürsek dile getiremiyor muyuz? Derya Büyükuncu'ya neden kendini havuzalara kapatmadın da Dominik'e gittin diyemiyor muyuz? Nihat Doğan, olimpiyat sporcusuna, Twitter'dan "halk oylaması yapılsın belki o zaman kazanır" yazabilirken, en çok bizim sinirimiz bozuluyor, Derya Büyükuncu'ya bunu hatırlatamıyor muyuz?
Çok farklı bir yerden bakalım. İnsanlar yeri geliyor dini eleştiriyor, dogmatik kuralları tartışıyor. 20 yaşındaki adam babasını eleştiriyor, öğrenci YÖK'ü eleştiriyor, siyasi kurumları eleştiriyor. Amatör sporcu bunların en üstünde mi, en mükkemele karakterlisi, en kusursuzu da o yüzden mi eleştirilmiyor?
Evimde cips yerken 7 paragraflık eleştirisi yazdım.Sanırım en liberal zihniyetli insan da benim.
Daha ezan okunmadı ne cipsi la ? :D
YanıtlaSil