Burak hakkında bir şeyler yazacağız dedik, üzerinden 3 ay geçti. Transferin gerçekleştiği gün, yeni bir başlangıç gibiydi ama aslında sondu. O yüzden geçen sürede yazacak cümle bulmakta zorlandım. En azından ilk Şampiyonlar Ligi golünü attığı maçtan sonra yazmak güzel zamanlama olacak.
Daha önce çok defa yazmıştım. Burak Yılmaz'ın Trabzonspor'daki ilk günlerinden. Antalyaspor zamanlarında, Beşiktaş yıllarında blog tutulsaydı o zaman da yazardım. Beşiktaş'ta oynarken onu izlemek için idmana gidiyordum (O zaman maç parası sıkıntımızı vardı). Çünkü çok eleştiriliyordu. Biz futbolcuyu FM'den değil, alt liglerin toprak sahasından keşfettiğimiz için, yani canlı canlı bütün kariyerine (en azından görebildiğimiz kadarına) şahit olabildiğimiz için iki eleştiride onu yalnız bırakmayı şık bulmadık. Bir de aynı yaştayız, biz boşluktayız o yıllarda, o adam Beşiktaş'ta top oynuyor. O başarırsa biz de başarırız gibi geliyor. (Niye sürekli biz diyorsam)
Burak'ın Aragones'in fazla şans vermediği Fenerbahçe dönemini saymazsak her zaman standart üstü bir futbol oynadığını düşündüm. Ama Mehmet Demirkol'un dediği gibi, "başkalarını yıldız yapacak performanslar Burak için yeterli değildi". Beğenilmiyordu, yerin dibine sokuluyordu. 21 yaşında İstanbul takımında 43 maça çıktı ama yeterli görülmedi.
O zamanlar çok savundum. Ben savundukça, tartıştığım insanlar, gülmeye benimle dalga geçmeye başladı. Onlar dalgasını geçince ben daha çok savundum. Fenerbahçeliler ve Beşiktaşlılar onun topçuluğunu sorgularken ben inadına "İnşallah bize gelir" dedim.
Bütün o süreçleri hatırlayınca, Burak'ın Galatasaray'a imza attığı akşam yaşadığım mutluluk tarif edilemez. Gol attığında bile seviniyordum, bazılarına "kapak olsun" diyordum, bazılarına Cavcav tarzı kol kaldırıyordum. Şimdi, Galatasaray formasını giyecek, giyiyor..
Artık onun futbolculuğunu tartışacak değilim. İstediğimi aldım. İstediğimi gördüm. Hatta geçen 3 ayda Burak sevgimin eskisi kadar olmadığını fark ediyorum. En azından eskisi kadar hırslı değilim. Eskiden "Burak'ı oynatmayan hocanın kafasına tüküreyim" derken, şimdi "bence Umut-Elmander oynamalı" diyorum. Zaten artık Galatasaray topçusu, seveni çok, bizim sahip çıkmamıza gerek kalmadı. O yüzden bu yazı gecikti. Bursasporlu'nun 2010'da şampiyonluk yaşaması gibi. Şampiyon olduk, hedefe ulaştık, bundan sonrası işin ekstrası.
Bu yazı niye Burak II diyenler için, birincisi
Selam ben Amrabat'ı beğenmeyen adsız. Burak'ı da beğenmiyorum. Hele Gs taraftarının kendisinden Kral diye bahsetmesine ifrit oluyorum. Burak müthiş müziğine ve vasatın üstündeki yeteneğine rağmen tercih edilecek bir topçu değil. Kötü değil ama vasatın çok da üstünde değil. Gol kralı ama golcü değil, yani koy forvete gol atsınlık bir adam değil. Fiziğine rağmen ayakta kalabilen, kalmayı düşünen bir adam değil. Toptan çok yere bakan adamdan pek hayır gelmez. Keşke hep Trabzon'da kalsaydı.
YanıtlaSil