Çok fazla maç izlediğimden mi yoksa yaşım ilerlediği için mi bilmiyorum ama artık taraftarlık hislerim (yani rasyonel olamama durumu) gittilçe azalırken, sahada top oynayan futbolcuların 90 dakikaları benim için daha değerli hale geliyor.
Bu sahaya bakış açısının değişimi, "taraftar olma ezberi" ile birleşince bazı futbolcuları daha çok sevmeye başlıyorum. Takım tutmuyorum adam tutuyorum nerdeyse. Galatasaraylı halimle Emenike veya Olcay gol atınca seviniyorum. Zaten Süper Lig'i ayrı bir seviyorum. Bu ligin karakterleri, aktörleri benim için diğer ülkelerdeki adamların bir adım önünde. Ligin elemanlarının bazıları da, diğerlerinden ayrılıp neredeyse "evlat" statüsüne geçiyor.
Burada şimdi onlardan bir 11 kuracağım. Yetenek veya potansiyel bu kadronun önceliği değil; taraftarlık duygusallığı burada da var; futbolcuyla bağ kurmak ve koşulsuz desteklemek devreye giriyor. Başarılı olan değil, başarılı olması istenen futbolculardan kurulu bir 11....
Burada şimdi onlardan bir 11 kuracağım. Yetenek veya potansiyel bu kadronun önceliği değil; taraftarlık duygusallığı burada da var; futbolcuyla bağ kurmak ve koşulsuz desteklemek devreye giriyor. Başarılı olan değil, başarılı olması istenen futbolculardan kurulu bir 11....
Kalede Muslera var. Galatasaraylı olması önemli değil, onu Lazio zamanından beri seviyorum. Hatta "adamım budur" dediğim an tam olarak; 2010 Dünya Kupası'nda penaltılara giden Gana maçında direklerle konuup saçma sapan haraketler yapmasıdır. O gün onun kırık olduğuna kanaat getmiş ve sevmeye başlamıştım. Sonrasında da Galatasaray'a geldi.
Sağ bek Salih Dursun. Aslında bu çocuk her mevkide oynuyor ama olsun. Eğer Beşiktaş yönetimi tarihi bir hata yapmayıp Serdar Kurtuluş'a yer açmak yerine Hilbert'i göndermeseydi, Salih'i de kadronun başka bir yerine koyardım. Ama illa ki girer. İyi topçu olduğunu Sakaryaspor'da farketmiştim, geçen sezon da iyi oynuyordu, Fenerbahçe maçı sonrası açıklamaları hoşumuza gitti, bir de kişisel olarak kısa bir sohbetimiz var, pırlanta gibi bir çocuk olduğunu gördüm. Yolu açık olsun.
Stoperlerden biri Egemen. Yıllardan beri. Değişmedi. İstikrarını hep korudu. Kartalspor çıkışı ayrı bir sempati nedeni, 3 büyük takımı gezip Galatasaray'ı es geçmesi üzücü.
Açıkçası ikinci stoperi seçmekte zorlandım. Semih Kaya demek isterdim ve çok da seviyorum kendisi ama Kartalspor'da oynarken kendisini çok eleştirdiğimi hatırladığımdan sahiplenme riyakarlığını göstermek istemiyorum. Zaten seveni çok. Bekir İrtegün de sevdiğim bir karakter ama o da kendini geliştirmeyip aynı standartta, daha doğrusu renksizlikte kalınca kadroya giremedi. Giray Kaçar ise özellikle kalp rahatsızlığından sonra çıkıp geri dönmesi ise büyük saygı kazandı ama devamını getiremedi. 2010'daki Fenerbahçe - Trabzonspor maçındaki onulu mücadelesi de unutulmamalı. Lakin yine de bu hakkımı son 2 sezonda dilendiğim Gökhan Zan'a kullanıyorum. Çlaışkan, karakterli, takım oyuncusu.
Sol bekim, bu ligin en kötü sol beki Ali Adnan. Ama U-20'den beri seviyoruz. Bek gibi bek. Boş koşuyor, arkaya adam kaçırıyor, uzaktan kaleyi yokluyor, çalım yiyor, çalım atıyor. Sürekli aksiyona neden oluyor.
Böyle kadrolarda geri dörtlü kurmak kolay da, orta saha biraz zor. Savunmacı mı olsun, ofans mı, baklava mı, box to box mu derken muhabber salça oluyor. 4 tane orta sahayı arka arkaya yazıyorum, isteyen istediği gibi sıralasın. Olcay Şahan, Hürriyet Gücer, Ferhat Kiraz, hala ligin oyuncusu sayılırsa Batalla, yoksa Salih Uçan.
Olcay geçen sene yeni geldiğinde yerin dibine sokuluyordu. İsimsiz topçuları dışlama sendromu. Ama hazırlık maçlarında görmek isteyen sevmiştir. Devamında da muhteşem bir sezon geçirdi. Sempatikliği ve takım oyuncusu karakteri diğer artıları.
Hürriyet zaten bu ligin en büyük emekçilerinden, bir şey yazmaya gerek yok.
Ferhat Kiraz, 2009 Karşıyaka'nın en heyecan verici adamıydı, o zamanlar daha 20 yaşındaydı. Adım adım yükselişini görmek, takip etmiş olmak mutluluk verici, umarım İstanbul takımlarında da görmek nasip olur da her hafta maçını izleriz.
Batalla'nın hikayesi de çok başka. Çok şey yaşadı Türkiye'de. En silik olduğu sezonda şampiyonluğu getiren golleri attı. Yabancı çöplüğe dönen takımda arka planda kaldığı bile oldu. Ama sonra sazı eline alınca farkını koydu. Ben Türkiye'de kalacağına inanıyorum.
Yedek oyuncu Salih. Okay da olabilirdi. Ama 48 farkı, Salih'i bir adım öne attı.
Olcay geçen sene yeni geldiğinde yerin dibine sokuluyordu. İsimsiz topçuları dışlama sendromu. Ama hazırlık maçlarında görmek isteyen sevmiştir. Devamında da muhteşem bir sezon geçirdi. Sempatikliği ve takım oyuncusu karakteri diğer artıları.
Hürriyet zaten bu ligin en büyük emekçilerinden, bir şey yazmaya gerek yok.
Ferhat Kiraz, 2009 Karşıyaka'nın en heyecan verici adamıydı, o zamanlar daha 20 yaşındaydı. Adım adım yükselişini görmek, takip etmiş olmak mutluluk verici, umarım İstanbul takımlarında da görmek nasip olur da her hafta maçını izleriz.
Batalla'nın hikayesi de çok başka. Çok şey yaşadı Türkiye'de. En silik olduğu sezonda şampiyonluğu getiren golleri attı. Yabancı çöplüğe dönen takımda arka planda kaldığı bile oldu. Ama sonra sazı eline alınca farkını koydu. Ben Türkiye'de kalacağına inanıyorum.
Yedek oyuncu Salih. Okay da olabilirdi. Ama 48 farkı, Salih'i bir adım öne attı.
Forvet hattında ise Burak Yılmaz ve Emenike'nin yer alması bu blogu okuyan kimseyi şaşırtmayacaktır. Baştan sıralayalım;
Fernando Muslara
Salih Dursun
Egemen Korkmaz
Gökhan Zan
Ali Adnan
Olcay Şahan
Ferhat Kiraz
Hürriyet Göcer
Pablo Batalla (Salih Uçan)
Burak Yılmaz
Emanuel Emenike
Yolları açık olsun. Menajerleri benim kadar ilgi göstermez bu çocuklara...
Ve işte kilit sorular:
YanıtlaSilTd'si kim olur?
Ben Hamza Hoca diyorum...
Taraftarı kim olur?
Ankaragücü
Stadı hangi stad olur:
Saraçoğlu
sorular çok güzel; td çok net hamzaoğlu
YanıtlaSilstadyum, yıkılmasa İnönü derdim ama şu an Saraçoğlu ile Kasımpaşa kapışır.
taraftar; ankaragücü diyorsak (alt lig) Karşıyaka derim, lig içinden diyorsak Bursaspor