Bizim oralardan bir manzara. Görüldüğü gibi kıştan kalma. Aradan geçen süre az olsa da sağdaki iki apartmanın akıbeti şu an daha farklı durumda olabilir. Buralarda artık zaman hızlı değişiyor. Doğup büyüdüğüm, babamın çocukluğunu yaşadığı, dedemin ailesini kurduğu bu semti üzülerek izliyorum.
Evet farkındayım. Yenilenmek lazım. Gelişmek gerek. Süresi dolanın yerini yenisi almalı. Teknoloji ve bilim bu kadar ilerlerken, sosyal yaşamda eskiye bağlı kalmak hastalığa dönüşüyor. Üstelik insanlık ve onun keşfettiği teknoloji bu kadar hızlı ilerlerken, bu daha da zor.
Ama her şey de bu kadar plansız mı olmalı? Bu kadar çirkin ve ruhsuz. Tabi bu fotoğrafa bakınca, yine şükredilir. En azından gökyüzünün tamamen kapanmasını önleyen iki bina daha var. Fakat biliyoruz ki onlar da zamanla yıkılacak ve yerlerine en az 14 katlı binalar dikilecek.
Binalara ve mekanlara fazla anlam yüklememek lazım. Sonuçta onlar sadece bir yapı. Ama son yıllarda buralarda gözlemlediğim ve beni haklı çıkaran bir durum var. Binalar ve mekanlar değişince, insanlar da değişiyor. İnsanlar değişince çevre ve sosyal yaşam da değişiyor. Eh tabi aynı süre içinde biz de yaş alıyoruz. Bu hıza ayak uydurmakta şimdilik zorlanmıyoruz belki ama ufak bir "ne gerek vardı" isteksizliğini yaşıyoruz.
Şu ortadaki bina ilk yapıldığında (tahminim 80'lerin ilk yarısıdır) en sağdaki binada yaşayanlar ne düşünmüştür acaba? Büyük bir ihtimalle benimle aynı şeyleri. Şimdi düşününce, en soldakini görünce, o ortadaki binanın bile bir mahalleye ruh kattığını iddia ediyorlardır. Yenilik o kadar hızlı ilerliyor ki; geleneği savunmak için zaman zaman tuzaklara düşüyorsun. Ölümü görüp sıtmaya razı olmak.
Kim istemez; daha yeni tesisatı olan, asansöre sahip, otoparkı bulunan bir apartmanda yaşamayı... Ama bu kadar çok daire yapılırken, bu kadar çok komşumuz olurken sokaklar neden boşalıyor? Gerçekten tek yaşam alanı 'apartman' olacak ve herkes sadece daha yeni tesisatı olan, asansöre sahip, otoparkı bulunan bir apartmanda yaşayacak. İnternet bağlantısı ve iyi bir televizyon yetecek. Balkona bile gerek yok!
Aklıma hâlâ Amsterdam geliyor. Şehir merkezi dışındaki bölgelerde gördüğüm üç katlı, dört katlı binalar.. Oraya özenmiyorum, burayı özlüyorum.
sırasıyla: geniş balkonlar, balkonlar ve pimapenle kapatılıp eve dahil edilen balkonlar. bok var evde gerizekalılar, oturun çıkmayın sakın bir yere.
YanıtlaSil