Çarşamba, Temmuz 25

Kosmos


Türk sinemasından her zaman harika işler çıkıyor. Sayısı az da olsa, çıkıyor. Ve biz de o filmleri çok sonraları izliyoruz. Hata bizde. Gişe için yapmıyorlar ama gişeleri yetersiz kalıyor. Kesinlikle üretimin azlığında bizim de payımız var. 

Vizyonda yaklaşık 5 bin kişinin yakaladığı Kosmos'u yaklaşık 10 sene sonra izledim. O 10 senede Doğu Ekspresi popüler oldu. Sermet Yeşil, Türkiye'nin en iyi oyuncularından biri haline geldi. Çözüm sürecinden Gezi'ye birçok olay yaşandı. Bunların ne alakası var? Hepsinin Kosmos ile bir alakası var. Kosmos, o kadar güçlü bir film ki, şu an toplum olarak yaşadığımız tüm sıkıntılara, buhranlara, çekişmelere, sancılara, yeniliklere referans olabilecek kalibrede.

Film aslında zamanın ve toplumun ötesinde bir film. Ermenistan sınırının açılmasını istemeyenler olmasa bu filmin Türkiye'de geçtiğine dair en ufak işaret bulamayacağız. Kars; bir dekor kentten daha fazlası. Resmen filmin bir oyuncusu gibi. Fakat Kars olarak yer almıyor. Bir sınır şehri. Yabancıların gelip gittiği ama kendi halinde kalmış bir şehir. Dünyanın, daha doğrusu Doğu'nun herhangi bir noktası olabilir.

İşte film bu çekişmeden ilerliyor. Yabancılar, sonradan gelenler ve orada kalanlar. Günümüzden bakınca yabancılar Batı'yı, yerliler Doğu'yu temsil edebilir. Doğu Ekspresi'nin popülerliği ve o zaman doğan tarışmalar bile bu filmden okunabilir. Fakat o çok detaylı konuya burada girmeye gerek yok.

Zaten Ermenistan sınırını bahane eden gençler olmasa siyasi bir gönderme bulmakta zorlanacağız. Fakat her türlü, politik filmlerin arasında kendine yer bulabilir. Reha Erdem'in derdi bu değil, orası çok belli.Yine de söylemek istediğini dile getirmek için film çeken bir sinemacının yaşadığı toplumdan kopması -örnekleri olsa da- düşünülemez. Haliyle film güncelden, yönetmen toplumdan etkilenerek karakterlerini ve kurgusunu oluşturuyor. Bu nedenle filmin sadece inanç üzerinden okunmasından rahatsızım. Evet inanç ve inançsızlık filmde çok büyük yer tutuyor. Fakat bu da Doğu toplumlarının bir özelliği. Burası da bir Doğu toplumu; yüzünü Batı'ya dönmeye çalışsa da.. Ve işte bu kimlik karmaşası zaten bütün toplumsal sorunların kaynağını oluşturuyor. İnanç da bunlardan biri. Tarihten bu yana birçok inancın ciddi anlamda merkezi olan topraklarda son dönemde yaşanan 'inançsızlık' da bu filmin konusu. İnançsızlıktan kasıt büyükşehirlerdeki ateizm yaygınlaşması değil. Filmde gördüğümüz bir sahne bunun iyi bir özeti; Ezan okunur, kentin her yerine tüm seslerin üzerinde bir ezan sesi duyulur, ahali daha önceki sahnelerde Müslümanlıktan bahseder ama cami boştur.. 

Reha Erdem'in bazı filmlerin izlemiştim. Sanırım Kosmos, diğerlerinden biraz daha farklı. Teknik harika. Diğerlerinin de tekniği kötü değil ama bu sefer Kars'ın da payı vardır herhalde. Dekor, arka plan tekniğe girer mi o da ayrı konu. Güzelleştirdiği gerçek. Replik sayısı daha az. Ve çok daha mistik, çok daha durgun. Reha Erdem filmi olduğunu anlamazdım ama zaten bu konuda bir ölçü birimi değilim.

Yine de Kosmos, Hayat Var değil, Korkuyorum Anne değil. Zaten Kosmos, onlardan daha sonra çekilen bir film. Belki de yönetmenin ustalık/olgunluk eseri. Aldığı ödüllerden de belli. Bornova Bornova, Kara Köpekler Havlarken, Kıskanmak, Beş Şehir, İki Dil Bir Bavul gibi filmlerin arasından Altın Portakal almayı başarması da bunu gösteriyor. 2009 gayet verimli seneymiş...

Kosmos, hakkında daha detaylı yazıları, hatta akademik çalışmaları bile hak ediyor. Diğer yandan onu açıklamaya çalışmak da beyhude bir çaba olur. Herkesin onun hakkında birbirinden farklı yorumları olabilir. Filmin zenginliğini gösterir. Zaten Reha Erdem'in de sevdiğim yanı bu. Bir şeyler anlatıyor ama seyirciye "Bunu anlamak zorundasınız" dayatmasını vermiyor. Zaten kendisinin de dediği gibi;

"Kosmos'un karşısında rahatça uzanılabilecek bir film olduğunu düşünüyorum. İstenilen kapısından girilip, istenilen kapısından çıkılacak bir masal evi gibi… Anlaşılacak hiçbir gizli anlam yok, filmin anlamı izleyicinin kurduğu ilişkiyle yarattığı anlam. Sanki gizli bir anlam varmış ve onu bilmece çözer gibi bulmak gerekliymiş gibi düşüncede olanlar var. Yok öyle bir şey. Her şey açık, her şey ortada.."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder