Cuma, Ocak 4

Bornova Bornova





Film Kenan Evren'in, “Yarının teminatı olan evlatlarımızın Atatürk ilkeleri yerine yabancı ideolojilere yetişerek sonunda birer anarşist olmasını önleyecek tedbirler alınacaktır” ve Demet Akalın'ın “Saygıyla, korku eşdeğer yürüyor. Ben boşanalım dediğimde kocam bana iki tokat atsaydı, ben dururdum'' sözleri ile başlıyor.

İlk başta sırf bu yüzden filmde soğuk ve mesafeli başladım, mesaj kaygısı taşıdığını düşündüm. Öyle değilmiş. Derdi olan, derdini anlatan filmleri beğeniyorum. Bunu yaparken, bir tipi yerin dibine sokup başka bir zümreyi el üstünde tutan filmlerden soğuyorum. Bu film öyle değil. Herkes herkes kadar kötü, herkes herkes kadar iyi. 

Bu filmden önce Başka Semtin Çocukları'nı izledim. Mesela orada farklı bir şeyler vardı. "Başka semt" derken, bir belirsizlik havası yaratılıyordu, herhangi bir semt, başka semt olabilir izlenimi doğuyordu. Belirsiz bir ismi olmasına rağmen Gazi'ye özel hissiyatlarla yaratılan bir film olarak sayılabilirdi. 

Bornova Bornova ise çok rahatlıkla "Kartal Kartal" olabilirdi. Veya "Üsküdar Üsküdar" veya başkası. Sadece yönetmenin Bornovalı olmasından dolayı tercih Bornova olmuş. Konuşulan duvarda yazan Altay yazısı, çocuğun Atay'da top oynaması veya geliyoz, gidiyoz- çiğdem vs... Bunlar da Bornova olmasının getirileri.

Bu baya Türkiye'nin filmi. Daha da iyi olabilirdi, daha cesur olabilirdi. Ama derdini anlatmış mı, anlatmış. O zaman sorun yok. Ama mesela 30 dakikalık kısa film olsa çok daha vurucu olabilirmiş.

Tam emin değilim, işin tekniğinden anlamam, İzmir-Bornova değil Türkiye filmi dedik ama teknik olarak da çok Akdeniz tarzydı sanki, bunda da aslan payı Enrique Santiago Silguero'nun olabilir. Tanımıyorum, bilmiyorum... 

Film ödüller olmaya başladığında çok eleştiriyordu. Bu film nasıl ödül alır falan deniyordu. Ben de izlemediğim için soğumuştum biraz. Ödül alacak film miydi bilmiyorum, rakiplerine de bağlı biraz. Ama tekrar izlenebilecek film etkisi yarattı bende. En iyi ödül de bu hissi yaratmasıdır.

Bu arada film Evren ve Akalın'ın sözleri ile başlıyor, son sahne de gerektiği  kadar vurucu oluyor ama asıl son İnan Temelkuran'ın SİYAD ödül törenindeki sözüyle çıkıyor:

"12 Eylül bu ülkenin üzerine bir asfalt çekti, biz o asfaltı çatlatan otlardan biri olmak istedik. Zaten Türkler iyi asfalt yapamaz." 



Hiç yorum yok: