Pazartesi, Ocak 14

Mahalle Kahvesi



Ortaokulda Çalıkuşu'nu okuttular zorla, üniversiteye kadar kendi isteğimle kitap okumadım.

Lisede Sait Faik hikayelerinden ufak pasajlar okuturlardı, ondan sonra Sait Faik okumadım. Ta ki Can Mutlu tavsiye edene kadar. Mahalle Kahvesi'ni aldık. Okudum, doymadım. Muhteşem bir şey.

Yazıldığı yıllar 1940'lar, anlatılan konular 2010'da da geçerli. İnsanı en iyi anlatan yazarlardan biriymiş Sait Faik. Ada'da yaşayan adamın bilgeliği işte. Dışarıdan, uzaktan insanı görüyor, kendisiyle de daha çok hesaplaşıyor. Sene de 1940'lar olunca....

İster istemez dönemin İstanbul'a özeniyorsun. İstanbul yine aynı, zengini, yoksulu, aşığı, serserisi, kaybedeni, kalantoru.. Ama nüfusu az. Herkesin yaşama alanı var. Semt kahveleri var, plajlar var... Özenmemek mümkün değil.

Hepsi birbirinden güzel hikayeler, benim favorilerim İzmir'e, Baba-Oğul... Ulan aslında bir daha okumak lazım harbiden...


Mahalle Kahvesi
Plajdaki Ayna
Uyuz Hastalığı Arkasından Hayal
Dört Zait
Hallaç
Baba-Oğul
Karanfiller ve Domates Suyu
Bilmem Neden Böyle Yapıyorum?
Bir Sarhoşluk
Kınalıada'da Bir Ev
Süt
Gramofon ve Yazı Makinesi
Barometre
İzmir'e
Kış Akşamı, Maşa ve Sandalye
Bir Bahçe
Bir İlkbahar Hikayesi
Sakarya Balıkçısı
Kestaneci Dostum
Söylendim Durdum
Ermeni Balıkçı ile Topal Martı
Sinağrit Baba


Hiç yorum yok: