Pazar, Ocak 13

Affet Baba





Müslüm Gürses yıllarını, müzik geçmişini, arabeske vermiş bir adam. Bizim toplum, ne kadar birbiriyle iç içe girmiş olsa da, her zaman garip bir algı vardı. "Arabesk alt sınıfların, varoşların müziği hatta isyanıydı"...  

Üst sınıf, kendini jiletlemekten zevk duyan bu toplum dışı yaratıklardan ve onlara bu gazı veren müzisyenlerden hoşlanmazdı. Dönem dönem bazı isimler çıkardılar; daha efendi daha light bir arabesk sundular. Sosyeteye, İstanbul'un varoşlar dışında kalan yerlerine onları dinlettirdiler. Ve mesela bu beyaz Türkler bu isimleri dinlerken "İbrahim Tatlıses'in sesine lafım yok ama müziği ve değerleri..." diye başlayan cümleler kurdular.

2000'lerde bu çatışma nispeten sona erdi. Artık herkes arabeske saygı duymaya başladı. Arabesk müzikle uğraşanlar da ilginç çalışmalar yaptı. Onlar için deneyseldi, bizim gibi büyük şehrin elit kısmının bulunduğu semtlerde yaşayıp arabesk dinlemeyi sevenler için sevindiriciydi.  Ne de olsa artık herkes Müslüm Gürses dinliyordu. Böylece Müslüm Gürses ve diğerlerine sempatiyle bakmak cehalet göstergesi olarak sayılmayacaktı. Müslüm Gürses de buna katkılar sağlıyordu; Bülent Ortaçgil ile, Murathan Mungan ile Teoman ile projelere imza atıyordu.

Bunlardan biriydi işte Aşk Tesadüfleri Sever. Yabancı toprakların çok beğenilen efsane rock şarkılarına Türkçe sözler yerleştirip Baba'ya okutmuşlardı. Baba yine süperdi ama iki tarza da yakınlık duyan benim için hayal kırıklığıydı. Özellikle şarkı sözleri... Ne orjinal şarkılar kadar güzeldi, ne Müslüm Gürses'in eski şarkılarındaki kadar vurucuydu, ne de Murathan Mungan şiirleri kadar derindi. Ama yine de güzeldi. Hayat Berbatı açtığında, Müslüm Gürses söze girene kadar vakit geçmiyordu sanki. Ama yine de o albüm çok beğeniliyordu. En azından herkes öyle söylüyordu.

Müslüm Gürses'e övgüler yağdı. Muhteşem iş, başarılı proje, müzikte devrim diyenler bile oldu. Zamanında arabesk dinleyenleri küçümseyip müzik konusunda ahkam keserken ağdalı cümleler kullananlar artık Baba'ya hakkını veriyordu. Artık herkes seviyordu.

Aradan yıllar geçti. Dağ filmi çıktı. Dağ filminde çalan Affet çok kısa sürede popüler oldu. Herkes dinlemeye başladı. Bunda yanlış bir şey yok. Olay budur zaten. Toplum, aynı filmden etkilenip aynı şarkıya heyecan duyuyorsa bundan güzel bir şey olamaz. Bundan daha birleştirici bir durum olamaz. Fakat yorumlar...

Youtube'da, ekşi sözlük'te... Şarkıyı beğenenler var, Baba yine yapmış diyorlar. Bu şarkı Rainbow'u andırıyor diyorlar, biraz da buradan yola çıkıp küçümsüyorlar.. Şarkının ilk ne zaman söylendiğini, ne için yapıldığını bilmiyorlar. Olabilir. Herkes müzik tarihçisi değil. Ama abiler ve ablalar; hani siz bu albümü çok sevmiştiniz. Hani bu albüm Müslüm Baba'nın zirvesiydi, şuydu, buydu. Hiçbiriniz dinlememiş ki.

Size göstermişler,yorumları dayatmışlar ve siz hiç emek göstermeden "beğendik" demişsiniz. Kendinizi yine halkın arasında göstermek için ufak bir oyun oynamışsınız. İtiraf edelim ki yedik. Artık siz de Müslüm Baba dinliyorsunuz, bizimle ortak bir nokta aradınız ve yakaladınız diye sevinmiştik. Fakat işin aslı, siz yine kendi zümreniz içinde eksik kalmamak için bunu kullanmışsınız. Müslüm Gürses'e yaz aylarında sahillerde okudugunuz Da Vinci Şifresi kitabı muamelesi yapmışsınız.

Bizim için çok önemli değil ama acabaMüslüm Gürses için üzücü müdür? Belki onun için de önemli  değil. Ama o tekrar bir albüm yaparken, ona Affet demeniz boynunuz borcudur.

Hiç yorum yok: