Cuma, Kasım 6

Bükreş'te 3 Gol


Bazı arkadaşlar bizim gruplarda aldığımız puanlara, hatta ön eleme attığımız gollere küçümser gözlerle bakıyorlar. Aslında haklılar. Müzesinde Avrupa Kupası bulunan bir takımın, Netenya'ya kendi sahasında 6 gol atması büyütelecek bir olay değil.

Ama biz duygusal adamlarız. Hafızamız da kuvvetli. Anılar hep canlı. Tromso yenilgileri de çok taze, Sociedad yenilgileri de, Bordeux'nun Panionios'u geriden gelip yenmesiyle 4 puanla çıktığımız grup günleri de taptaze..

Hal böyle olunca, bu sezon oynadığımız 10 Avrupa Kupası maçını kazanmak güzel bir duygu. Üstelik 20 küsür averajla.. O çok konuşulan seribaşı durumu, ülke puanı vs gibi durumlara büyük katkı bunlar. Son 10 deplasman maçında da yenilmemek. Deplasmanda kazanma geleneği oluşturmak. Lizbon, Berlin, Hamburg, Atina gibi deplasmanlardan yenilmeden dönmek. Bunlar güzel şeyler.

Ama asıl önemlisi daha başka. Güzel futbol mu? "Galatasaray iyi oynamadı, rakif zayıftı" muhabbetleri mi? Şu an hayatımda birçok sorun varken, başkası yaşasa belki pes edecekken ben hala mutlu gibiysem bunda Bükreş'te atılan 3 golün payı oldukça yüksektir. "Galatasaray karnını mı doyuruyor?" Hayır, daha da fazlasına neden oluyor.

Futbolun, hayata/insana çok saf ve bir o kadar da soyut katkısı vardır. Bunu tandemin aldığı pozisyona, forvetlerin hücum presine veya kanat akınlarına bağlayamayız. Sadece skorbodra bakmalı. Veya Kewell'ın sağ ayağından, Nonda'nın kafasında, Topal'ın sol ayağından çıkan toplar yeterlidir.

2 yorum:

Ocakçıyan dedi ki...

son 2 paragraf... harika

ike144 dedi ki...

Aynen katilmaktayim. Ben de berbat gunler geciriyorum ve her hafta gs maclari biraz olsun yuzumu gulduren derdimi unutturan yegane sey diyebilirim.. Kucuk takimlari yenme aliskanligi kazanmadan buyuk maclar kazanilmaz 2 senedir Avrupada galatasaray olarak 1 futbol kimligi oturtmak adina onemli adimlar attik bu yadsinamaz bir gercek.
http://bayrakadam.blogspot.com