Cuma, Eylül 15

Kara Kış



Bu fotoğrafı bundan birkaç sene önce; ama bugünden çok da uzak olmayan bir dönemde telefonumdan çekmiştim. Kalitesinden de belli olduğu gibi, telefonumun kamerasının iyice işlevini kaybettiği günlerdi. Hatta çektiğim son fotoğraflardan biriydi.

O dönem; haftada birkaç gün bir pizzacıda çalışıyordum. Paraya ihtiyacım vardı, işim yoktu ve geçici olarak bana olanak sağlayan birine yardım ederek günü kurtarıyordum. Kurtardım da. O 'küçük iş' sayesinde biraz olsun rahatladım, sonrası için zaman kazandım ve devamında çok daha iyi bir duruma geldim. Yine de bir başarı hikayesi denemez sanırım. Çünkü geldiğim durum, benimle aynı durumda olan birçok insan için bu konum ve maddi güç, yetersiz görülüyor. Daha iyisi isteniyor. Haklılar da. Daha çok çalışmamız lazım. Ama bugünü korumak bile çok değerli benim için. Belki de önemli olan, daha iyisini isteyen ve insanın durmasını engelleyen, gözünü yukarıya diken o duygudur. Bende de aynısı var; ama amaç sadece var olanı kaybetme korkusu ve eldekini koruma içgüdüsünden kaynaklanıyor.

Her şeye rağmen; otobüse para vermemek için karda yürüdüğüm ve Yoğurtçu Parkı'nın önünden geçerken telefonla fotoğraf çektiğim günler geride kaldığı için mutluyum. Umarım bir daha benzerlerini yaşamam. Ama yaşanırsa da nasıl mücadele edebileceğimi az çok biliyorum. Bu açıdan da o günleri saygıyla anıyorum. 

Telefonun kamerası hâlâ bozuk, ama çok da önemli değil. Bir gün o da olur. Aynı telefonu uzun süre kullanmak hoşuma gidiyor. Pestili çıkana kadar devam ederim. Yine de iyi ki o an bu fotoğrafı çekebilmişim. Bu sayede insan nereden geldiğini unutmuyor.

Pek sevilmeyen Ercan Saatçi'nin de dediği gibi....

Hiç yorum yok: