Adak, Türk sinemasının kıyıda köşede kalmış ama oldukça vurucu filmlerinden biri. Tarık Akan'ın ve Atıf Yılmaz'ın sayısız filmlerinin arasında ufak bir yer alıyor. Hiçbir zaman akla ilk gelenlerden olmuyor. Fakat izledikten sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki; hem tekniği hem de derdi ile külliyatta önemli bir yer edinmeyi hak ediyor.
Sessiz film gibi neredeyse. Aktörlerin repliğini duymak imkansız neredeyse. Sadece olaylar gelişiyor ve o gelişim esnasında karşımıza röportajlar çıkıyor. Röportajlar önemli, çünkü film gerçek bir hikayeden yola çıkılarak yapılıyor.
1970'li yıllarda Erzurum'un bir köyünde çocuğunu bir adak nedeniyle kurban eden baba Müslüm Kara'nın olayı... Tarık Akan ve Necla Nazır, o olayın tanıklarını canlandırıyor. Röportajlar ise gerçek olayın topluma ve adalete intikal etmesiyle rol kazanan insanların; avukatların, hakimlerin yorumları... Bu kısımları anlatmak zor. Fakat filmin farklılığını yansıtan kısımlar buralar.
1970'li yıllarda Erzurum'un bir köyünde çocuğunu bir adak nedeniyle kurban eden baba Müslüm Kara'nın olayı... Tarık Akan ve Necla Nazır, o olayın tanıklarını canlandırıyor. Röportajlar ise gerçek olayın topluma ve adalete intikal etmesiyle rol kazanan insanların; avukatların, hakimlerin yorumları... Bu kısımları anlatmak zor. Fakat filmin farklılığını yansıtan kısımlar buralar.
Filmde ülkenin o dönemdeki çelişkili halini görmek mevcut. Bahsedilen olay, doğuya özgü. Oraların yüzyıllardır varolan bir gerçeği. Fakat arada girip konuşanlar ve cümleler bir Cumhuriyet simgesi. Cumhuriyet köklü ama henüz 50 yaşında. Bir tarafta çaresiz ve cahil kalan bir kesim, diğer tarafta onlara anlam veremeyen varlıklı insanlar. İkisi aynı anda, aynı ülkede yaşıyorlar. Harika bir film! Hatta belki de muazzam bir sosyolojik çalışma...
Senaryo Başar Sabuncu'ya ait. Böyle farklı bir iş de o yıllarda ancak ondan çıkardı. Tarık Akan gözlerden kaçan harika oyunculuklarından birini ortaya koyuyor. Yaman Okay da filme omuz verenlerden..
Her şeye rağmen Türk sinemasının eleştirilecek bir kısmından da bahsetmek lazım. Sene 1979. Yani çok da tarih öncesi bir durum değil. ABD, Avrupa başyapıtlarını ortaya koymuş bile. Oysa bu kadar usta ismin görev yaptığı filmde bile en ufak aksaklıklar ortaya çıkıyor. Dublaj çok kötü ve göz alıyor. Hamile kadın bile düzgün değil, göze batıyor.
Yine de emek müthiş, film sert...
Yine de emek müthiş, film sert...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder