Cuma, Temmuz 20

Mağlubiyet İlahisi



İngiltere'yi övdük, hemen ardından İngiltere elendi. O zaman blogu ısıtmaya oradan başlayalım.

İngilizler, turnuva boyunca ilerlerken "Football coming home" dediler. Ne de güzel dediler. Fakat her şeyden rahatsız olanlar, bu tezahüratı oldukça kibirli buldular. Bir futbol takımına bundan başka nasıl tezahürat yapılır onu bilmiyorum. Sezon boyunca yaptıkları bütün tezahüratlarda "En büyük biziz", "Şampiyon biziz, kral biziz" diyenler, milli takım için söylenen bu tezahüratı beğenmemiş.

Zaten milli takım taraftarlığı zor iştir. Kemik taraftar grubu yoktur, klasik tezahüratlar çıkmaz. Fakat İngilizler bu konuda, diğer ülkelere göre biraz daha öndedir. Acaba futbolu bulan ülke oldukları için olabilir mi?

Olabilir. Bu da bahsi geçen tezahüratı yine 'kibirli' sıfatından çıkarır. Evet İngiltere kazansaydı futbol evine dönerdi, zira sadece bir uluslararası şampiyona kazansalar da hepimizin sevgisi onların paltosundan çıktı. Dünya Kupası defterini kapattıktan sonra "Aaabbi Premier Lig be!" diyenlerin de tezahürata antipatisi tam buralara yakışacak cinstendi. Futbolun evine dönmesine gerek yok, zaten siz her haftasonu o evde misafirsiniz!

Bu arada ben İngiltere'yi sevmem. Daha da ilginci neden sevmediğimi de bilmem. Oysa ligi de, milli takımı da, futbol kültürü de tam bana göre. Çelişkimin nedenlerini çok da aramamak lazım. Zaten son turnuvada da İngiltere'yi yine tutmadım. Fakat zaman ilerledikçe hakkını vermek gerekiyordu. Bir noktada onu yaptık, sonra da elendiler.

İngiltere, Hırvatistan'a yenildikten sonra, artık "Footbal coming home" diyemeyen bu kibirli İngilizler anında besteyi girmiş. Daha doğrusu stadyum hoparlöründen çalmış, onlar da eşlik etmiş. Zaten, eskiden de ara sıra söylüyorlarmış. Yenildikleri maçın hemen ardından, Dünya Kupası'ndan elendikten sonra, ilk defa bu kadar yoğun hayaller kurup 120 dakika sonunda yıkılınca, 1990'ların en popüler şarkısını söyleyerek stadyumdan ayrılmışlar. Oldukça kibirli!

İlginçtir, şarkı 1996'nın başında patlamıştı. Yani futbolun gerçekten eve döndüğü 1996 yazının hemen öncesinde. Ve o zaman taze olan şarkı, şimdilerde nostaljik kalıyor.  Geçmişten bahseden sözleriyle de artık o yılları anımsatıyor.

Neyse, sonuç olarak kaybedilen bir maçtan sonra stadyumda çalan şarkı veya söylenen tezahürat çok önemlidir. Kimisi akılda bile kalmaz ama kimisi öyle bir duygu verir ki senelerce unutulmaz. Moskova'daki İngiliz taraftarları için karmakarışık bir akşamdı herhalde... O duyguyu biliriz.


Zihninden içeri kay
Bilmiyor musun bulabilirdin
Oynayacak daha iyi bir yer
Hiç olmadığını söyledin
Ama gördüğün her şey
Yavaşça solup gidecek
Öyleyse bir ihtilal başlatıyorum yattığım yerden
Çünkü dedin ki aklım başıma geldi
Dışarı çık, yaz ayı çiçekler açtı
Şöminenin yanında ayağa kalk
Yüzünden şu bakışı uzaklaştır
Kalbimi bir daha asla yakmayacaksın
Ve Sally bekleyebilir, biz yürüyüp geçerken artık çok geç olduğunu biliyor
Ruhu kayıp gidiyor ama geçmişi öfkeyle hatırlama dediğini duydum
Gittiğin yere beni de götür
Kimsenin gece mi gündüz mü bilmediği yere
Ama lütfen hayatını bir rock grubunun
Ellerine bırakma
Onu fırlatıp atacak olan
Öyleyse bir ihtilal başlatıyorum yattığım yerden
Çünkü dedin ki aklım başıma geldi
Dışarı çık, yaz ayı çiçekler açtı
Şöminenin yanında ayağa kalk
Yüzünden şu bakışı uzaklaştır
Kalbimi bir daha asla yakmayacaksın
Sally bekleyebilir, biz yürüyüp geçerken artık çok geç olduğunu biliyor
Ruhu kayıp gidiyor, ama geçmişi öfkeyle hatırlama dediğini duydum
Sally bekleyebilir yürüyüp geçerken artık çok geç olduğunu biliyor
Ruhum kayıp gidiyor
Ama geçmişi öfkeyle hatırlama
Geçmişi öfkeyle hatırlama dediğini duydum
En azından bugün değil

Hiç yorum yok: