Cuma, Kasım 24

César et Rosalie


İki erkek bir kadın veya iki kadın bir erkek temalı filmler nedense çok tutar. Ben çok sevmem ama en çok da herhalde Fransızlar sever.

César et Rosalie'yi izlemeden önce kafamda neyle karşılaşacağıma dair bir tahmin vardı. Ardından film başladı ve bu tahminime uygun ilerledi. Cesar ve Rosalie karakterlerini gördükten sonra; filme adını veren ikiliyi öne çıkardım ve David'i arkada bıraktım. Bir ara "İsim acaba 'David ve Rosalie' olmalı mı" diye düşünürken iş bambaşka boyutlara geldi. Bir anda Cesar ve David izler olduk.

Normalde üçlü aşk filmlerindeki karakterler rahatsız edici davranır. İzleyicinin ya ahlak değerlerine ters davranırlar ya da izleyici geçmişte, kendi hayatında yaptığı hatalarını karakterler üzerinde görüp hatırladığı için kızgınlaşır. Bu filmlerden pek fazla iyi figür çıkmaz. Üçlüden bir tanesini sevmek büyük başarıdır.

César et Rosalie'nin farkı burada çıkıyor. İnsan üçüne de hakkını veriyor. Üç karakter de çok açık, çok net, çok anlaşılır. Fevri davransalar bile sorun yok. İzleyici diğerini haklı bulsa da öbürünü anlıyor. Ama bu özellikler filmi 'kolay-basit' statüsüne sokmuyor, aksine saygı uyandırıyor. Çünkü kurgu karakterlerin tüm berraklığına karşı çok belirsiz ilerliyor. İnsanı düşündürüyor. Tüm olağan ve insani çelişkiler ortaya çıkıyor. Sanırım izlediğim en iyi 'üçlü aşk' filmlerinden biriydi.

Kadın oyuncu Romy Schneider gerçekten güzeldir. Erkek oyuncular Yves Montand ve Sami Frey de oyunculuklarını belli eder. Yönetmen Claude Sautet, ilk kez karşıma çıktı ve verdiği film beni mest etti diyebilirim. Karakterleri fazla konuşturmuyor, repliklere önem vermiyor, yüze odaklanıyor, duyguları hissettiriyor ve tüm bunları yaparken 1972 yılının sıkıcı Fransa sinemasından ayrılıyor. Film gayet akıcı ilerliyor. Karakterler derin. Fakat derin oldukları için sessiz ve içine kapanık değil. 

Filmin özellikle sonunda yer alan ve karakterlerin yaşadıkları geniş ev ise hayal gibidir.

Film hakkında çok fazla çıkarım, analiz bulurum ve okurum sanmıştım ama hiçbir şey bulamadım. Az bilinen ama hakkını bulamayan bir filme denk geldim. Önemli değil. Tesadüfen, hiç büyük beklentiler olmadan bir film izledim ve sevdim. Memnunum.


Hiç yorum yok: