Güney Amerika'nın dikkat çeken yönetmenlerinden biri olan Pablo Trapero'nun herhangi bir filmini izlememiştim. Ya da izlediysem de ona ait olduğunun farkında değilim. Cannes'da gösterilen 2012 yapımı Elefante Blanco, hem Trapero ismş sayesinde, hem oyuncu kadrosuyla hem de Cannes referansıyla, başlamak için iyi bir nokta olabilirdi.
Fakat beklentilerimizin uzağında kaldığını söylemek lazım. Yoksul bir bölgede, sistemin tüm çarklarına direnerek bir değişim başlatmak isteyen idealist üç insanın hikayesini anlatan film, benzerlerinden çok farklı bir şey sunmuyor. Ayrıca çok güçlü de değil. Dini referansların fazlalılığı, sistemle savaşta ulvi destekler gerektiğini işaret ediyor gibi. Filmin böyle bir söylemi bulunmasa da, sahneler bizi oraya itiyor. Ayrıca karşıdaki düşmanın 'sistem' olarak geçiştirilmesi ve öznelerin belirgin olmaması biraz 'çekingen' bir film sunuyor.
Açılışta 13 dakikalık bir giriş bulunuyor. Bu sekans, pek çok sinemaseverin beğenisini kazansa da bizim filmi izlemekten vazgeçmemize neden olacak kadar uzun ve heyecansızdı.
Devamında kötü bir film izlediğimizi söylemek haksızlık olur. Fakat kendisinden öncekilerinin aynısından uzaklaşamadığını kabul etmek gerekir. Sonundaki dramın geleceği bile belliydi. Diğer yandan gerçekçi bakış açısıyla (zaten gerçek hikayeden esinlenerek hazırlanan bir senaryo var), ciddiye alınması gereken bir konuyu anlatmasıyla saygı kazanmayı hak ediyor.
Öte yandan filmdeki yönetmen katkısı çok belirgindi. Bu nedenle Trapero'ya bir artık yazmak mümkün. Fakat elindeki oyuncuların zirve noktasını biliyoruz. Jeremie Renier ve özellikle Ricardo Darin o noktaya çıkamıyorlar.
Müzikleri hazırlayan Michael Nyman ise bir kez daha film müzikleri konusunda ne kadar değerli bir isim olduğunu kanıtlamış oldu. Filmin notunu, tek başına arttırdığını belirtmek mümkün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder