Cumartesi, Eylül 24

Effroyables Jardins

 

Burnumuzun dibinde savaşlar varken ve çok daha geniş bir savaşın kokusunu burnumuzda hissederken izlenebilecek bir film miydi emin değilim. Fakat kesinlikle müfredata sokulması gereken ve ağaç yaşken eğilirken her çocuğa izletilmesi gereken filmlerden. Hatta bir roman uyarlaması olduğu için, kitabının da bir yaz tatili ödevi olarak verilmesi de gereklidir bence.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Fransa'da geçiyor hikayemiz. Aslında biraz daha sonrasında... Savaşın bitişinden yıllar sonra başlıyor öykü. Karşımızda bir kasabada palyaçoluk yapan bir baba ve ondan utanan oğlu var.

Sonra 1940'ların başına dönüyoruz ve babanın neden büyük bir şevkle palyaçoluk yaptığını öğreniyoruz. 

Savaş filmlerini ikiye ayırmak gerek. Birincisi cephede geçenler, ikincisi sivilde geçenler. Hepsinin iyi ve kötü örnekleri var ama bir genelleme yaparsak sanırım cephede geçenler daha 'heyecanlı', sinemaya biraz daha uygun ama bir yandan da birçok insanın bilmediği bir dünyayı anlattığı için biraz "fantastik" kalabiliyor. Sivilde geçenler ise daha sert, daha vurucu, daha gerçekçi...

Zira bir savaş çıktığında herkes cephede olmayabilir ama herkes köyünde otururken savaşı muhakkak bir şekilde hissedecektir. Belki cephedeki gibi bir kan gölünün içinde olmayacak ama herkesin ucundan yakalayacağı ortak zorluklarla mücadele edecek. Haliyle cepheye gitmemiş olduğumuz için, buradaki karakterlerle empati kurmamız çok daha kolay oluyor. Ve bizi daha çok etkiliyor.

Effroyables Jardins, oldukça etkileyici bir film. Savaş, gündelik yaşam, komik palyaço, silah, asker, sivil gibi birbirine zıt kavramların iç içe olması sebebiyle duygular da karışıyor. Bazen gülüyor, bazen gözlerimiz doluyor. Hatta son sahnede karakterlerden biri bize bunu gösteriyor. Biz de onu izlerken aynı duruma düşüyoruz.

Esasında filmin dram yükü çok fazla değil. Ajitasyona kaçmıyor. Buna rağmen birçok noktada insanlara "Sen olsan ne yapardın" sorusunu sorduruyor. Bu da vicdanlı insanlara başka bir yük getiriyor. Vicdanlı insanları biraz daha sarstığını düşünüyorum. O son sahnedeki duygusal patlamalar da bunun eseri.

Filmin başrollerinde komedi filmlerinin usta ismi, Le diner de Cons adlı filmden hatırlayacağımız Jacques Villeret  ve yine aynı filmdeki partneri Thierry Lhermitte var. Effroyables Jardins, Villeret'nin son filmlerinden biri. 2003 yapımı filmden iki sene sonra hayata veda ediyor. Bu filmde de ustalığını sergiliyor. Diğer oyuncular da çok iyi eşlik ediyor. Karakterler çok iyi tasvir edilmiş. Yan karakterlerin filme katkısı, ortamı anlatmaya katkısı muazzam.

Film hakkında internette çok fazla yorum bulamadım. Aslında en çok da; kitabı okuyanların film hakkındaki yorumlarını merak etmiştim. Acaba bir klasik olarak "Kitabın hakkını veremeyen filmlerden" biri mi çıkacaktı? Bunu öğrenemedim. Ama zaten yine de kitabı okuma isteğim arttı. 

Sonuç olarak çok iyi bir filmle karşı karşıyayız. kesinlikle tavsiye edilir. Fakat bu savaş haberlerinin arasında izlemek pek de sağlıklı olmayabilir.

Hiç yorum yok: