Pazar, Eylül 18

Suepeullit

Split, bir bowling terimiymiş. Ortadaki tüm lobutların devrilmesi ve iki kenarda iki ayrı lobutun kaldığı anı ifade ediyormuş. Suepeullit de onun Korecesi. Aslında her dilde split olarak anılıyor. Bizim bildiğimiz en ünlü Split, Hajduk Split ama onların konuyla alakası yok.

Güney Kore sineması yine yapacağını yaptı. Çok güçlü ve sert bir filmden bahsetmeyeceğiz, zaten onu da vadetmiyor ama izlenecek orta-üst seviye film arayanlar için çok doğru bir örnekle karşı karşıyayız. Sinemanın ne olduğunu çok iyi çözen Koreli yönetmenler, bize yine ihtiyacımız olanı veriyor.

Dram var ama çok değil; ajitasyon yok. Komedi var ama laçka değil. Heyecan var. Dibe vurma hikayesi var, oradan kurtulma çabası mevcut, hayatı kesişen karakterler var, düşmanlar var dostluk var, duygu var... Her şey var, hepsi gereken dozda...

Akışı en bazından beri tahmin edebiliyoruz. Hiçbir sürprizle karşılaşmıyoruz ama buna rağmen hikaye öyle ilerliyor ki, devamlı heyecan içinde kalıyoruz. Zaten olması gereken de bu. Bir filmden tat almanın sırrı burada yatıyor.

Kısa bir özet verelim. Kahramanımız Cheol Jon bir zamanların efsanevi bowling oyuncusudur. Fakat sonrasında başından dramatik bir olay geçer. Sakatlanır ve bowlingden uzaklaşır. Daha doğrusu profesyonel seviyeden uzaklaşır. Yoksa, kız arkadaşı mı yakın arkadaşı mı belli olmayan Joo Hee ona bahis içerikli maçlar ayarlar. İkili böyle yollarını bulmaya çalışırken, otizmli Park Young ile karşılaşırlar. Onun da inanılmaz bir bowling yeteneği olduğunu keşfederler ama bu çocuğu zaptetmek de pek kolay olmayacaktır.

Senaryo biraz inandırıcılıktan uzak gibi gözükebilir. Fakat yönetmen ve senarist Kook-He Choi, bir gün bir bowling salonunda otizmli bir oyuncuyla karşılaşınca hikayeyi döşemeye başlamış. Biraz Rain Man, biraz başka filmlerden soslanarak ortaya çıkan güzel bir yemek...

7 Beonbangui Seonmul gibi, beslenmek için Kore sinemasına bakan sinemacılarımız ve yapımcılarımız varsa  Suepeullit'i atlamasın.

Hiç yorum yok: