Bazen izlediğim filmleri bloga yazmayı erteliyorum. Bu da erkenden söylenmesi gerekenleri geciktirmeme neden oluyor.
7 Beonbangui Seonmul adlı Kore filmin geçen yaz izlemiştim. Çok da sevdim. Kusursuz değil ama oldukça doyurucu. Hem komedi hem de dram türüne girebilen bir film olması nedeniyle sıkıntı yaşaması çok muhtemeldi. Ne olacaktı yani; gülecek miyiz, ağlayacak mıyız? Arada kalabilirdi ama ikisi de kararında veriliyor. Gerçi gülerken bir anda ağlama moduna geçirmek pek kolay değil. O noktalarda ara sıra duygu sömürüsü yapıldığı gözden kaçmıyor. Olsun; hikayenin kendisi çok kuvvetli.
Zaten sadece seyircinin duygularıyla oynayan bir film değil. Aynı zamanda Kore toplumuna ve siyasetine ışık tutan, ara ara eleştirisini sunan bir film. Kore ile benzerliklerimiz çok fazla. Haliyle Amerikalı birinin Kore filmlerinde anlamayacağı detayları biz yakalayabiliriz. Bu filmde de iki ülke ve toplum arasında ortak noktaları görmek zor değil.
Çok fazla karaktere sahip olduğundan, güldürüp güldürüp sonda vurduğundan, müziklerin kullanım tarzından dolayı "tam bir Yılmaz Erdoğan filmi olurmuş" dedim. Devamında Erdoğan'dan çıktım ve daha genele yaydım. Türk sinemalarında gösterilse çok fazla izlenir ve beğenilirdi. Fakat ülkemizde altyazılı filmler zaten az izlenirken bir de Korece gibi kulağa uzak gelenlerin hiç şansı yok.
Derken kötü haber geldi. Film Türkiye'ye uyarlandı. Geçtiğimiz sonbaharda 7. Koğuştaki Mucize adlı ismiyle vizyona girdi. Tabi ki izlemedim. Fakat filmin yoğun ilgi gördüğünü okuduk. İlk üç günde 615 bin seyirciye ulaşarak, tüm zamanların en iyi dram filmi açılışı rekorunu kırdı. Fakat fragmandan gördüğümüz kadarıyla iki film arasında dağlar kadar fark var gibi duruyor.
Yine de izlemeden, önyargıyla yorum yapmayalım. Türk versiyonu bir ay boyunca Netflix'te olacakmış. Büyük ihtimalle (yüzde 99.9) izlemem ama her iki filmi de izleyenlerin yorumlarını merak ediyorum. Yine de orijinal versiyonun saygım sonsuz. IMDB puanı 8.2'yi hak ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder