Jack Nicholson, Diane Keaton hatta Keanu Reeves ve Amanda Peet... Zamanında yüz vermediğimiz filmlere artık şans vermek gerek diye düşündüğümüzde ilk göz attığımız kadro oluyor. Bu insanlar bu işe giriştiyse; vardır bir bildikleri diyoruz.
Eskiden olsa, böyle bir filmi izledikten sonra çok kızardım. "Bu mu yani sizin yaptığınız film" derdim. Şimdi ise; tamam yine beğenmiyoruz ama eleştiri dozu düşük oluyor. "Yapmışlar işte bir şeyler" diyerek geçiyorum. Ve muhakkak bir çıkış noktası da buluyorum. Harcadığım zamanda en azından iyi bir replik bile aklıma kazınsa; "bu da kârdır" diyerek geçiyorum. Bu filmde ise en azından iyi oyunculuklar izliyorum. Zaten hem Keaton hem de Nicholson Golden Globe adaylığı kazandı bu film sayesinde. Bir oyuncunun iyi bir iş çıkarması; bir izleyici olarak benim ne işime yarayacak onu tam bilmiyorum gerçi.
Bu romantik komedi işlerine niye girdim bilmiyorum. Eskiden hiç izlemezdim; şimdi öyle bir sinema aşkı depreşti ki her tarza göz atmak istiyorum. Ama çok net bir şey var; o da romantik komedi tamamen sevgili dayatmasıyla izlenebilecek bir tür. Ve o dayatmalar olduğunda çok zeki davranmak ve en azından iyisini yakalamak gerekiyor. O açıdan bu film testi geçti. Yine de başroldeki iki ismin yaşları ve oradan doğan kurgu düşünüldüğünde, kendi arkadaşlarımdan çok babamın arkadaşların tavsiye ederim. Ama yine de izlenir. Daha kötülerini biliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder