Fransızlar belki de sinemayı başka bir seviyeye çıkarmıştı. Bundan yıllar önce; Fransız sineması denilen şey, birçok akımın öncülüğünün ev sahibiydi. Birçok kavram oradan çıktı ve sinemaya yön verdi. Ama aradan yıllar geçti. Dünya değişti. O değişim, bütün değişiklikleri ortadan kaldırdı. Giderek 'bir' oluyoruz. Nasıl ki hemen hemen bütün dünyada; en azından Batı'da, yani ilişki ağlarının geliştiği ülkelerde aynı futbol oynanıyorsa; aynı ülkelerde birbirine benzeyen aynı filmler de çekiliyor.
Un plan parfait; tam bir ABD tarzı romantik komedi. Fransızlar'dan böyle bir şey izlemeyi beklemezdim. Tabi ki onlardan da romantik komedi çıkar ama ABD sinemasının alışıla gelmiş sistemine uygun bir film üretmelerini tahmin etmezdim. Herhalde artık Fransızlar, Fransız gençler veya kimler izliyorsa bunları; onlar da böyle filmler görmek istiyor. Ya da gişe filmleri ve sanat filmleri dediğimiz ayrım yıllardır Fransa'da da vardı. Fakat biz onların gişe kısmını çok fazla görmediğimiz için yeni yeni şaşırıyoruz. Bu da olabilir.
Peki izlediğimiz kötü bir film mi? Değil. Zaten karşımızda Üç Renk olmayacağını da biliyorduk. Sonuç olarak komik ve eğlenceli bir film istedik; bunu da aldık. En başta Dany Boon sayesinde. Diane Kruger de ekrana kitlenmemi sağladı. Kendisi çok güzel ve sanırım oyunculuk yeteneği bu yüzden gözardı ediliyor. Dünyada akla gelen ilk kadın oyunculardan biri değil. Belki de Avrupalı olmasındandır. Ben de bu filmi izleyene kadar onun bir komedi filminde başrolde olabileceğine ihtimal vermezdim; ama altından kalktı.
Üç paragraf oldu, dörde bağlıyorum. Oysa o kadar da konuşulacak bir film değildi. Sonuçta bir romantik komedi. Ama muadillerine göre çok daha iyi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder