Perşembe, Nisan 21

Islık Kalkanı

Önce ilkesel olarak duruşumuzu baştan hatırlatalım. Futbolcuları ıslıklamanın doğru bir tepki olduğunu düşünmüyorum. Özellikle de sezon devam ederken, hedefler uzakta da olsa bir köşede duruyorken alınacak gündelik sonuçlar ıslıkların nedeni olmamalı.

Fakat hayat böyle yürümüyor. Tribünler her zaman,  kötü olduğunu düşündüğü futbolcuya tepkisini en kolay şekilde ıslıklayarak verir. Üstelik fiziksel bir şiddet barındırmadığına göre, bu tepki ifade özgürlüğü kapsamında bile değerlendirilebilir.

Bu sezon ıslıklanmasına en çok şaşırılan futbolcu Lionel Messi'ydi. 

Yaz döneminde Barcelona'dan sürpriz bir şekilde PSG'ye transfer olan Arjantinli oyuncu, kariyerinde ilk defa konfor alanından çıkmıştı. Bu değişime nasıl adapte olacağı merak konusuydu. Sanırım pek de kolay olmadı...

Genelde Messi'nin standart sezonları için "Başka bir oyuncu bu rakamlara ulaşsa ağzımız açık kalır, ama Messi yapınca vasatmış gibi değerlendiriyoruz" denirdi. Haklılık payı olan bir yorum. Diğer yandan Fransa Ligi'nde oynadığı 20 maçta 3 gol atan bir yeni transfer (maliyetine girmeden sükseli herhangi bir transfer), Messi'den çok daha sert bir tepkiyle karşılaşırdı.

Messi özellikle Şubat -Mart aylarında PSG tribünlerinden büyük tepki gördü. Balkan ve Doğu Avrupalı sporculardan blogu okuyan varsa "büyük tepki" sıfatına şaşırabilir. Fakat yine de Messi için alışılmış bir durum değildi. Onun için yeni bir tecrübeydi. Aslında tüm dünya olan bitene şaşırmıştı. Başta Ronaldinho olmak üzere birçok futbol efsanesi, yapılanların ne kadar yanlış, hatta şımarıklık olduğunu belirtmişti. Mesela Ronaldinho, "Dünyanın en iyisini ıslıklayacaksan kimi alkışlayacaksın?" diye sormuştu.

Messi'yi ıslıklamak mı? O dünya tarihinin en iyisi, onu nasıl ıslıklarsınız?

Peki PSG taraftarları için bu önemli bir etiket mi? Son 10 yılda kulübün imajı ve tribünün demografik yapısı değişmiş olabilir. Parc des Princes tribünlerinde, ağırlıklı olarak dünyanın her yerinden kente gelen turistler ve Paris sosyetesinden insanlar oturabilir. Fakat yine de PSG'ye sadakatle bağlı olan bir kesim de vardır.

Bu grup için, Messi'nin dünyanın en iyi futbolcusu olması bir etken mi? Değil tabi ki. İlginç olan,dünya futbolunda yer edinmiş birçok insanın bu duyguyu anlamamış olmasıydı.

Bir PSG taraftarının Messi ile ilişkisi 2021 yazında başlar. Oyuncunun 17 yıllık Barcelona kariyeri, orada kazandığı kupalar ve attığı goller ona  hiçbir anlam ifade etmez. Beyaz bir sayfa açılmıştır. Gelen her oyuncu (Messi), geldiği kulüpte (PSG'de) başarılı olursa sevilir, başarılı olamazsa sevilmez.

Başarı kıstasını değerlendirmek tribünün görevi midir? Bu da apayrı bir tartışma konusu. Fakat yine de Messi'nin rakamları pek iyi değil. Şubat ayına kadar ligde sadece 1 gol atan, 2021 yılında sadece 4 asist yapabilen, Mart ayında Şampiyonlar Ligi'ndeki Real Madrid yenilgisini önleyemeyen, sezon içindeki lig maçlarının üçte birini kaçıran bir oyuncunun tepki görmesi normal değil mi?

Fenerbahçeli taraftarların Islam Slimani ile kurduğu bağın, PSG taraftarlarının Lionel Messi ile kurduğu bağla hiçbir farkı yoktur. Messi ve Slimanı arasındaki kariyer farkı hiçbir önem teşkil etmez. Golü atarsan baş tacısın, değilsen baş parmak aşağı iner.

Ronaldinho'nun sorusunu tam da burada cevaplayalım. Dünyanın en iyisini ıslıklıyorsan kimi alkışlarsın? Tabi ki takıma daha çok katkı vereni. PSG için Verratti veya bir başkasıdır belki. Fenerbahçe'de Roberto Carlos ıslıklanmadı ama vasat futbolunu oynarken taraftarlar en çok o sezon alt ligden gelen Gökhan Gönül'ü sevdi.

Böyle durumlarda geçmişteki başarılar sadece tek bir durumda kurtarıcı görevi görür. O da kulüp tarihinde bir yer edinmesi halinde devreye girer... Yani Messi, PSG ile birkaç güzel sezon geçirip, üzerine böyle bir sezon yaşasaydı muhakkak ona ve onun sezonuna bakış daha farklı olurdu. Fakat dünya futbolunu domine edip PSG'de vasatın altında kalırsa, onu tribün eleştirisinden kimse kurtaramaz.

Messi, yine küllerinden doğup ağırlığını koyabilir. Bu ihtimal her zaman var. Zaten bu yazıyı biraz geç yazmamın sebebi de buydu. Messi'nin ıslıklandığı günlerde yazmaktansa, ortalığın biraz daha durulduğu dönemi tercih ettim. Zira hedefim Messi eleştirisi değildi. Messi'nin dokunulmaz olduğunu düşünen zihniyete karşı bir yorum bizimkisi...

Bir yandan da; iyi ki Messi konfor alanını terk etme kararını verirken istikametini İtalya'ya çevirmemiş. Pek de ateşli olmayan PSG tribünlerinden gelen gürültülü ıslık sesleri bu kadar gündem oluyorsa, İtalya'da benzer performansla çok enteresan tartışmalara şahit olabilirdik.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

her zaman söylerim. bana milyon dolarlar ve birbirinden güzel kadınlar ver, istersen yazarak istersen telefonumu al arayarak bana her gün küfür yağdır. ıslık çok hafif ve olması gereken bir tepki.
işini ne kadar kötü yaparsan yap hiçbir tepki alma öyle mi? oh ne güzel meslek :)