Cuma, Şubat 8

Die fetten Jahre sind vorbei



Goodbye Lenin'deki çocuk , Leverkusen'de oynayan uzun boylu forvet, Canım Ailem'deki Eda; ulvi bir iş yapıp, varlıklı ailelerin evlerini talan ediyor. Topluma verdikleri mesajı takdir ediyor, hatta kıskanıyordum. Ama bir anda dengeler değişti, bir anda Lenin, Leverkusen'in manitası olan Eda'ya yazılmaya başladı. Leverkusenli çocuk bunu çok sonra öğrenecek. Daha da kötüsü Newman'în Almanya'da yaşayan kardeşinin evini talan ederken yakalanıyorlar.

Ondan sonra mecburen dağlara çıkıyorlar. Zaten örgüt 3 kişi de olsa bir müddet dağa çıkmalı. 

Kızı en az iki kişi sik, her gece esrara takıl, herfilerin cebinden evlerinden paralarını al gasp....

İlginç, farklı bir hikaye değil aslında. Yüzyıllardır konuşlan bir konu da diyebilir,z. Ama 1968'den de başlatabiliriz. Hadi 68 jenerasyonu büyüyünce oluşan çarpıklık milat olsun; yine nereden baksan 15 senede defalarca konuşulmuş bir konu. Ruhsar'da bile inceden vardı bunun mesajları.

 Ama özellikle görüntüleri ve müzikleri güzel. Son sahnede çalan şarkı  polisiye-macerası havası katıyor, Hallelujah sayesinde O.C tarzı bir gençlik filmi hissiyatına bürünüyorsun, Mondo 77 ile eğlenceli bir film izlediğini düşünüyorsun. Aslında zaten film üçü de...

Ciddi bir konuyu tutarlı şekilde ele almaya çalışmaları güzel. Tutarlı şekilde ele alınıyor ve tüm karakterler tutarsız davranıyor. O yüzden hoşuma gidiyor. Tam gerçek hayattaki karakterler. Zaten filmin sonunda verilen "Biz dünyayı kurtarmak için değil kendimizi kurtarmak için bu işlere girdik" mesajı veriliyor.

Alman filmlerinden hala "kötü" diyeceğim bir film çıkmadı. Belki bana hep iyileri denk geldi, veya Almanca'yı duyunca 1-0 önde başlıyorlar. Tam hafta içi iş çıkışı yatmadan önce izlenecek bir film. 1 gün sonra işe absürd bir kafayla gidebilirsin, belki bünyene cesaret de katar. Fena olmaz.


Hiç yorum yok: