Dün yazdığım yazıdaki cümlelerden dolayı, maça olan ilgim ve heyecanım çok yüksekti. Bir Bank Asya maçı değildi bu, daha ötesiydi. Bir semtler arası rekabet ve tribün çekişmesi vardı. Zaten stada gelene kadar gördüğüm atkılardan belliydi.
Nevizade'de demlenen Karşıyakalılar, yanlarında Karagümrüklüler, stadın civarı lacivert-beyaz, yanlarında Eskişehirliler, Fenerbahçe tribün liderlerinden dolayı her zaman Fenerbahçeliler, ekstradan Göztepe atkıları. Tribün kovalayan, takım tutan, bunu aktif hale getiren herkes için cazip bir maçtı. Ben de üzerinde Liberta per gli Ultras yazan tişörtümle tarafsız yanımı belli ederek stada geldim.
Fakat böyle bir maçta en olmaması gereken şey oldu. Deplasman tribünü boş kaldı. Biz, maçın başlamasına yarım saatten fazla bir süre varken içeri girdik. Amacımız maç öncesi atışmaları yaşamaktı. Oysa deplasman tribününde kimse yoktu, girişinde ise kalabalık vardı ama girmiyorlardı. Kasımpaşalılar'ın Karagümrük'e dair ettiği tezahüratlara o kalabalık Kara-gümrük çekerek cevap verdi. Atışma da bununla sınırlı kaldı. Ardından o kalabalık tribün girişini de boşalttı.
Kasımpaşalı gençlerin kendi aralarında konuşmalarına kulak misafiri olduk. Biri, maç öncesi çok büyük olayların çıktığını o yüzden Karşıyakalılar'ın içeri girmediklerini söyledi. Diğeri 3 ölü olduğunu söyledi, neyse ki bu haber fısıltı gazetesi olarak kaldı.
Sonradan öğrendiğimiz gişede bilet olmadığı için Karşıyakalılar içeri girmemiş. Şu an herkes birbirini suçluyor, sonuç olarak bu rekabet, dünkü maç, biraz yarım, bir tarafı eksik kaldı.
Artık futbol konuşalım:
Kasımpaşa hakkında hemen yazalım, kısa geçelim. Süper Lig takımı. Oyuncular kaliteli. Oynanan futbol beklentinin altında ama Bank Asya için yeterli. Bulgarlar muhteşem. Dimitrov adamım. İkinci golü frikikten attı. Solak adam, güzel adamdır. Kasımpaşalılar da baya seviyor, sürekli Niko Niko diye bağırarak sevgilerini gösteriyor.
Paşalılar'ın sevdiği bir diğer oyuncu da Özgür. Takımın demirbaşı. Sağ bek sol bek sağ açık iç, orta, her yerde oynuyor. 2004'ten beri takımda. Lig B'yi de gördü, Süper Lig'i de. Play-Off şampiyonluğu da yaşadı Türkiye Kupası yarı finali de. Tam bir bayrak adam. Arada yarım sezon Eskişehir'e gitti, ki o da kardeş takım.
İlk golü atan Atilla göz doldurdu. 21 yaşındaymış, gurbetçiymiş. Golde vuruşu güzeldi, bu sezon üzerinde durmak lazım. Şahin Aygüneş ve Cenk İşler'in yedek beklediği takımda neden ilk 11 olduğunu belli etti. Bu arada Şahin'in paraşütsüz düşüşü devam ediyor.
Gelelim Karşıyaka'ya. Satırlar yetmeyecek belki.
Yine bir kaos senesi. Sezona iştahla, coşkuyla başlayan takım. 100.yıl, ilk maç tribünler dolu. Fahri Tatan 4.dakikada frikikten atıyor.... 100.yılın sezonuna böyle girdi Karşıyaka.
2009'da Play-Off finali, maçın bitmesine 4 dakika var. Zafer Demiray kaptırdı, Erhan Küçük attırdı. Kasımpaşa yendi, Karşıyaka yıkıldı.
Dün iki golün de aynısını yediler.
Serdar Eylik karşı karşıya çok kötü vurdu, dönen topla 1-0 oldu.
İkinci gol serbest vuruştan. Reha Kapsal takımı, oralarda faul yapmaz(dı.) Reha Kapsal'ın kafası karışık, şu an takımı tanıyor. Oyunculardan ne alabileceğini görmeye çalışıyor. Bu esnada puanlar kaybediliyor. Duran topları kimin kullanacağı bile belli değil. Sol bek Solakel bile serbest vuruş kullandı, top Kasımpaşa semtinin ara sokaklarında kayboldu.
Kiralık futbolcular kadroda çok.
Adiyah hala patlamadı. Ya da balondu patladı.
Erhan, takımın starı olmaya alışmış. Diyarbakırda'da öyleydi, Kartal'da da. Şimdi
Karşıyaka'da da öyle olmaya çalışıyor ama burası Karşıyaka. Takımın yıldızı olacaksan maç kazandıracaksın. Yapamıyor.
Serdar Eylik bu sezon 20 maç oynarsa, 12'sinde sahayı sakatlanarak terk eder.
Bank Asya onun ligi değil, ona da yazık, kiralandığı takıma da yazık.
Bir şey yapmaya çabalayan, daha doğrusu şaşkın şakın bakınmayan tek topçu, 1990 Bornova doğumlu Erdi. Karşıyaka gibi takımların başarılı olması için gereken şeylerden biri, çok sayıda Karşıyakalı topçu.
Geçen seneden geriye kalan Erdi, Taha ve kaleci Necati. Bütün takım değişimiş. Kapsal'dan birşey bekleniyor. Kapsal zaman istiyor camia bu sene diyor. Kapsal önce savunma diyor taraftar önce gol diyor. Uyuşmuyorlar, çarpışıyorlar. Hocanın da kafası karışıyor. 3 forvetle çıkıyor, gol atamıyor.
Ama yine de, hemen hemen Süper Lig ayarında, topun sürekli yerde olduğu bir maç. Amaç, ayağa pas. Camianın isteği ayağa pas değil kaleye şut. Hemen şimdi. 4 maçta 1 puan, atılan 2 gol. 100.yıl için düşünelenler bunlar değildi.
Ama şu da var, eğer Reha Kapsal, 2 sene önce 10.hafta gelmeden kovulmasaydı şu anda Karşıyaka maçları Lig Tv'de olurdu.
3 gün sonra içeride Erciyes maçı. Kimse gelmez, Karşıyaka kazanır, hava gelir, herşey değişir. Nereye kadar, belli olmaz.