Twitter'a çok fazla bakmıyorum artık. Twitter'ı çok kullandığım zamanlarda da durumun farkındaydım ama şimdi daha net görüyorum. Gündemler çok başka. Hem insanın kişisel gündemi, hem sokağın gündemi; Twitter'dan çok başka.
Demba Ba transfer oldu mu olmadı mı diye
Twitter'a bakayım demiştim,
Lovewins etiketini gördüm. Önce ne olduğunu anlamadım, hatta çok da ilgilenmedim. Sonradan fark ettim. ABD'de eşcinsel evlilikleri yasallık kazanmış. İnsanlarda bir bayram havası. Sonuçta önemli bir olay. Yıllar sonra belgeseli yapılacak, tarihte önemli bir yeri olacak. Bunların hepsi doğru. Eğer konu tam olarak buysa, yani eşcinsellerin yasal haklar elde etmesi ise; rahatsız olduğum bir durum yok ortada, olumlu gelişmeler. Fakat bu olay ABD'de... Bana uzak, benden uzak, başka dünya...
Zaten tam bu anda dertleniyorum. İnsanın kendi gündemi var işte. Ortadoğunun kapısında yer alan bir ülkede eşcinsel evliliğine sevinmek, ya da ümitlenmek diyelim, bana biraz abes geliyor. Savaşların, fakirliğin üst seviyede olduğu, her gün kafalar kesildiği bir yerdeyiz. Ülkenin kendi sınırları içindeki hali bile içler acısı, bir sürü problem hala kapıda duruyor. Hem ekonomik hem sosyal anlamda, hiçbir hak ve özgürlük tam olarak elde edilmemişken sıra kolay kolay eşcinsellere gelemez. Zaten o yüzden Türkiye'de daha çok zorlanıyorlar. Ama ABD'ye bakınca da kafayı yiyorsun işte. Adamlar hemen her şeyi bitirmiş, artık eşcinsel evliliği tartışıyor. Bahsettiğin ülke; 300 sene öncesinin ülkesi.
Yıllar önce bir programda, Okan Bayülgen,
Melih Gökçek'e "
Ne zaman eşcinsel bir belediye başkanı göreceğiz" diye sormuştu. Belki iyi bir trollüktür, belki ezber bozmaktır. Ne de olsa Gökçek de ''
İnşallah bizim ülkemizde eşcinsel olmayacak'' demişti. Komik duruma düşmüştü ama farkında değildi.
Fakat işte zaten bu ülkenin en büyük sorunu eşcinsel belediye başkanı olmaması değil ki. Bu meseleler biraz adım adım ilerliyor. ABD gibi bir ülke bile bu konuya 2000'lerden sonra gelebilmiş. Kadınların ve çocukların, ezilenlerin, azınlıkların, yoksulların bir sürü sorunu varken, kim eşcinsel haklarından bahsedebilir ki? Zaten bu "gay" kelimesi neşeli olmaktan, gamsızlıktan geliyor. Yani biraz bütün meseleleri, kaygıları halletmek gerekiyor ki neşeye bakalım, gamsız olalım. Cinsellik de zaten biraz zevk işi zaten. Piramide göre konuşursak; özgürce nefes alamayan, doğru dürüst beslenemeyen, it gibi çalıştığı için günde 5 saat uyuyan insanların cinselliği düşünmesine biraz zaman var.
İşin aslı; biraz kıskançlık benimkisi... Sokaklarda 2 milyon aç Suriyeli varken, sınır kapısında cellatlar beklerken, krizin eli kulağındayken, kentsel dönüşüm ağzımıza sıçarken, çalıştığımız her yerde paramızı bırakırken, yaşam alanları bir bir tahrip edilirken, Gezi'nin yaraları hala açıkken, biraz ötede insanların rahatça başka meseleler üzerine tartışıyor olabilmesi sinir bozucu. Aşk kazanmış ama bizim burada daha maça bile çıkmadı!