Perşembe, Şubat 17

Etienne!

Bir bağımsız sinema örneği...

Bağımsız filmlere genel olarak hoş gözle bakarız, eksiklerini görmezden geliriz, çoğu zaman da çok severiz ama bu film biraz sıkıntılı. Yetersiz oyunculuklara, düşük bir görüntü kalitesine, çok da ilgi çekici olmayan bir senaryoya sahip. Fakat aşırı şekilde insanı duygulandıran bir konusu var.

Asosyal, sessiz, içine kapanık bir tip olan Richard'ın hayattaki tek arkadaşı evinde beslediği hamsteri Etienne'dir. Fakat Richard, zaten hayatında birçok dertle uğraşırken, bir de üzerine Etienne'in tedavisi mümkün olmayan bir kanser türüne yakalandığını öğrenir. Kendisi çok üzülür ama bir yandan da sevgili dostunun son günlerini doğada geçirmesini arzular. Yani onunla yolları ayıracaktır. Önce bir yolculuğa çıkarlar. Bisiklet üzerinde uzun bir yolculuk yaparlar, şehir şehir dolaşırlar. Sonrasında da Richard, Etienne'i doğaya bırakır.

Hayvan seven, evinde bir hayvanla dostluk kurmuş herkes için hüzünlü bir film. Nedense türü komedi olarak geçiyor. Oysa 90 dakikalık filmde birkaç espri dışında komediye dair bir unsur göstermek kolay değil. Oysa gözler sık sık buğulandı... İzlemeye değer mi emin değilim ama izleyince de bir duygu aktarımı sağlanıyor.

Bu arada soundtrack açısından çok zengin ve başarılı bir film olduğunu eklemek lazım. Belki de filmin tek artısı.

Öte yandan spoiler vermek istemem ama vermeden de duramıyorum. Zaten kolay kolay izlenecek bir film de değil. O nedenle kimse "Neden spoiler verdin be insafsız adam" demez. Bu hüzünlü filmin sonu Korkusuz Korkak'a bağlanıyor. Sevinelim mi üzülelim mi bilemiyoruz ama içimizin parçalandığı 70-75 dakika için garip duygular besliyoruz.

Hiç yorum yok: