Cuma, Ekim 14

Olsun Sonuçta Set Aldık



- 5 ana şubede en zayıf olduğumuz yer, burada da toparlanma emareleri gösteriyoruz.

- İlk seti son anda kaybettik ama bu da bir derbi klasiği. Sonuna kadar getir ve kaybet.

- Kübalı Calderon fena transfermiş, sağlam yardırdı.

- Maçın yıldızı Kim

- 9 maç sonra ilk defa set almışız. 9 maç önceki maç da sanırım Türkiye Kupası maçı. Ligde daha uzun bir seri var.

- Eski günlerden daha iyiyiz ama daha çok ekmek yememiz lazım

- Gözler her zaman Naz'ı arıyor.

- İpek Soroğlu, underrated

- Bu sene sürekli "kim vurdu" espirileri ile geçmesin.

- Sports Tv; yayınların çok kötü..

Çoğunluk

Çoğunluk sağlanamadığı için ertelenen kongreler klasiktir. Zaten hep öyle olur. Bir tarih belirlenir, o tarihte katılım yüksek olmaz, bir sonraki hafta kongre gerçekleştirilir.

Hafta içi kongre yapmak zaten başı başına bir hata. Ama kongreye 14 kişinin gelmesi. Burası Konya.

Konyaspor'da sıkıntı büyük. Tranfser yasağı var. Camia çalkantıda. Kongre yapılıyor, 14 kişi geliyor. Haftaya, 20 Ekim günü bir daha. Bakalım kaç kişi gelecek?

Perşembe, Ekim 13

Güle Güle

Ne güzel bir haber. Artık Bünyamin Gezer yok. Artık güzel maçları piç edecek hakem olmayacak.

Ya da olacak da işte o ekolden biri olmayacak. Bülent Yıldırım, Kuddusi Müftüoğlu falan da bıraksa ne güzel olacak. İstediği kadar basın toplantısı yapsın, arkasından kimse ağlamaz..

Seneler Sonra




- 1995'te Ortaköy'ü yenip kupa kazanmış bu şube. Ondan sonra yok. Ortaköy diye takım kalmadı.

- O maçı hayal meyal hatırlıyorum. Hatta hiç hatırlamıyordum, dün hafızayı zorlayınca hatırlar gibi oldum, belki de yanılsamadır.

- Dün geceyi ise ömrüm boyunca unutmam.

- Cumhurbaşkanı Oktay Mahmuti.

- 2 uzatmalı maç mı olur, bizim kalbi düşünen yok.

- Son 2 haftada 7 maç, 7 galibiyet, bir derbi, bir son 8, bir Eurolegue, bir kupa

- Geçen senenin son maçında, Fenerbahçe'ye yenilince, İpekçi'de kalıp takımı bekleyen, çağıran, ağlayan, alkışlayan taraftar..

- 2006'dan sonra ilk defa kazanılan bir kupada ufak da olsa emeğim olduğunu düşünüyorum. Milyarda bir bile olsa..

- Milli Şef Cem Akdağ, unutmayalım.

- Son topların unutulmaz ismi Ender Arslan

- Gist maçı önce aldı, sonra verdi.

- Fenerbahçe'de sıkıntı var. Geçen seneki uyum yok gibi. Tomas ve Lavrinoviç arandı sanki.

- Ukiç bile vasatın altındaydı.

- Cevher'in dış atışları.

- Geçen sene ıslıklanan biri vardı, hatırladınız mı? O işte dün 22 sayı attı: Andriç

- Bu arada Andriç'in Fenerbahçe maçları ortalaması çok iyi.

- Shumpert'ın kritik basketlerden sonraki tripleri

- Keşke salonda olabilseydik. Salonda olamıyorsak niye yaşıyoruz. Sorgulamalar

- Fotoğraftaki Shumpert.. Sempati kralı, katil..

- Herkesin, hepsinin emeğine, yüreğine sağlılık. Bu mutluluk bize yeter ama daha fazlasını istiyoruz.

Çarşamba, Ekim 12

Akla Gelmişken


Bir zamanlar Hagi vardı, bir zamanlar Ali Sami Yen vardı. Bir zamanlar güneşli günler vardı.


Olmazsa Olmaz: Play-Off


- Heyecanı severiz, Play-Off tam bizim kalemimiz.

- Yine milli maç, yine sıkıcı maç.

- Burak Yılmaz.

- Kazım, geçen sene bize ilk geldiğinde iyidi, bu sezona hem bizde hem milli takımda kötü başladı.

- Azerbaycan milli marşını beğendim, Avrupa sinemasında sırıtmaz, Cannes'da ödül alır.

- Sadıkov burada, Kocaelispor nerede.

- Emre sakatlanınca şampiyonluk geldi sandım, Hakan Balta sakatlanınca Çağlar'ı hatırladım.

- Rasmussen diye hakem mi olur? Tam politikacı ismi. Gerçi futbolcu bile var.

- Selçuk + Burak = Trabzonspor 2011. İnşallah yakın zamanda Galatasaray.

- Mehmet Topal'ı çok seviyorum ama çok beğenmiyorum.

- Ufuk Budak isimli rakip topçu.

- Vatan Haini Mesut'un golüne sevinen milliyetçiler.

- Play-Off iyi de seribaşı sistemi kötü.

- Rıdvan Dilmen şaşırdı baya, kart durumu falan sormaya başladı bir ara.

Salı, Ekim 11

Rio Derbisine Arjantinli İmzası



Sadece Güney Amerika'nın değil dünyanın en önemli derbilerinden biri bu hafta sonu oynandı. Flamengo ile Fluminense karşılaştı, dağ fare değurmadı. Gerçekten adına yakışan ve unutulmayacak bir maç oynandı.

Flamengo iki sezon önce 17 yıllık, Fluminense ise geçen sezon 26 yıllık şampiyonluk hasretlerine son vermişti. İki takım bu sezon da zirve yarışının içindeler.

Hafta başlamadan önce iki takım da aynı puanda, lider Vasco'nun 6 puan gerisindeydiler. Tabi bunların çok da önemi yok, sadece derbi olması maçın heyecanı için yeterliydi.

Maçı izleyemedim ama geniş özetini baktım. Yukarıda ise sadece goller var. İlk yarı golsüz sona eriyor ama ikinci yarı maç bir oraya, bir buraya gidip geliyor. Videonun hemen başından belli, mücadelenin ne kadar çetin olduğu.

İlk golü konuk Fluminense 61.dakikada Sobis ile atıyor. Golden hemen önce ve hemen sonra Flamengo 3 oyuncu değiştirme hakkını birden kullanıyor. Eski Fenerbahçeliler Maldonado ve Deivid çıkanlardan. Oyuna girenlerden biri ise Arjantin!de doğan bir İtalyan Dario Bottinelli.

Flamengo'nun beraberlik sayısı 68.dakikada eski Hamburglu Thiago Neves'den geliyor. Thaigo Neves eski bir Fluminense oyuncusu. Eski takımına golünü atıyor.

Cevap 10 dakika sonra Lanzini'den.

Son 4 dakikaya 2-1 giriliyor. Bu dakikadan sonra olanlar sadece Rio derbisine değil dünya derbiler tarihinde bile kendine yer bulabilir.

Flamengo serbest vuruş kazanıyor. Neves ile oyuna 25 dakika önce giren Bottinelli atışı kim kullanacak diye ufak çaplı bir tartışma yaşıyor. Pele-Sezer olayını andıran olayda kazanan Bottinelli oluyor. Bottinelli enfes bir gol atıp kazanan sıfatına haklı yı da ekliyor.

Son dakikada ise maç film senaryosuna dönüşüyor. Bottinelli uzaklardan yine atıyor, takımını 3-2 öne geçiriyor.

Unutulmaz bir maç, unutulmaz bir derbi.

Brezilya Ligi'nde son 10 haftaya giriliyor. Bu hafta lider Corinthians oldu. İlk 7 takımın da şampiyonluk şansı var. Ufaktan izlenir.

Almanya Sonrası / Azerbaycan Öncesi




Normalde milli takımı, hele hele ekim ayında bu kadar önemsemem ama gündem bu.

Almanya'ya neden yenildiğimiz tartışılıyor. Çok ilginç. Almanya'ya Brezilya yenilse üzerinde çok durmaz, biz 2 günüdür bu maçı konuşuyoruz. 1 ay önceden salı günkü Almanya-Belçika maçının öneminin daha büyük olduğunu biliyordum, demek ki bazıları Almanya'yı yeneceğini düşünmüş. Bazıları da Almanya'ya yenilince Hiddink'e sallama fırsatı bulmuş, değerlendiriyor.

Aslında maçı kazanabilirdik belki. Ama 5.dakikadaki pozisyon bitirdi bizi. Hamit vuruyor, Neuer kurtarıyor. Mesele kaçan gol değil, kalecinin duruşu. Biraz Wakabayashi gibi, biraz Bülent-Şaban gibi. Tek elle kurtarıyor, bir anda kurtarıyor. Gözü kapalı olsa yine çelecekmiş gibi. Sanki, " ben burdayım hocam, gol olmaz burada" diyor. Takım bitiyor. Hamit, dağa taşa vursa bu kadar etkileyici olmazdı.

Hamit demişken, maç sonu açıklamaları üzüntü verici. Daha da rahatsız edici olan insanların hoşuna gitmesi. Önümüzdeki maçlara bakıyoruz diyen topçunun ötesini zor gördüğümüzden böyle farklılıklar ilk anda heyecan uyandırıyor. Ama takım arkadaşlarını muhabire eleştiren bir adam var ortada. Takım arkadaşlarından biri çıksa "o kaçırdığın golleri atsayadın ya" dese Hamit ne ceveap verecek " 6 aydır oynamıyordum ama" mı? Yine de Hamit'in rahat duruşu falan etkileyici. Real Madrid'de, Bayern Münih'te oynamak böyle konuşma hakkı doğurabilir, bunu da yadırgamam.

Golü bir Almanya doğumlu attı. Hakan Balta'nın vuruşunu görmeseniz, golden sonra televizyonu açsanız, gol olduğunu anlamazsınız. Sanki 30 metreden kaleyi yokladı, top auta çıktı ve görev yerine dönüyor. Suratında bir değişim yok Hakan'ın. Onun da kaderi bu. Kritik maçlarda skoru 2-1'e getirip, maç sonunda 3-1'i görmek.

Umutların son maça kalmasına alışkınız da, son maçın Azerbaycan maçı olması ve sorulan sorunun "Acaba bu sefer Azerbaycan'ı yener miyiz?" olması şaşırtıcı.

Hiddink "yenemezsek gitmeyelim" dedi. Haklı ve güzel cümle. Ama sanki bunu bizim dememiz lazım. Repliğimizi çalmış. Lise yıllarında falan derdik, "XSpor'u yenemezsek şampiyon olmayalım". Xspor'a yenilince de hoca çıkar "lig uzun maraton, böyle kazalar olur" derdi.

Doğal işleyiş böyle olmalı. Şimdi hoca "yenemezsek gitmeyelim" diyince biz de ne diyeceğimizi şaşırıyoruz.

Azerbaycan maçında kalecinin Sinan Bolat olması da enteresan. Hatalı bir gol yerse ve Belçika bir üst tura çıkarsa "zaten bu Belçikalı" derler mi? Türkiye'de derler. 2 sene öncesinin Vatan Haini Mesut Belçika'ya gol atarsa posterleri dağıtılır. Son 3 günün muhabbeti bunu gösteriyor. Emre Tilev gibi vasıfsız biri bile Hiddink'i eleştiriyor. Ustası İlker Yasin, 15 dakika boyunca Hollandalı'nın maaşından bahsediyor. Bilgin Gökberk karşılarında deliriyor, hadi onun sinirlenmesi normal, Uğur Meleke bile bilindik sakinliğini koruyamıyor.

Neryse, bugün geçsin de yeniden lig başlasın.

Pazartesi, Ekim 10

Sarı-kırmızı


Çok değil, 2 sene önce. Ali Sami Yen Stadı hala ayakta, Kocaelispor Süper Lig'de. Yine yağmurlu bir gün, yine beklenmedik bir skor.

Kocaelispor, Galatasaray'a 5 gol atıyor.

O günden sonra çok değişti Galatasaray. Kötü mü oldu iyi mi oldu tartışılır, herkesin kendi fikri vardır. Ama o akşam ve o akşamdan sonra Kocaelispor'a beddua eden çok oldu (ben etmedim).

Artık o günün etkisi mi bilinmez, Kocaelispor da o günden beri toparlanamadı.

2 sene önce sarı-kırmızıya 5 attı, dün sarı-kırmızıdan 9 yedi. Bu sene hala gol atamadı, her sezonun kalsikleşen başarısız kasaba takımları gibi; her hafta istatistikleri zorluyor, her hafta yeni rekorlar kırıyor.

Şehir takımı olmasını boş ver, iki ayrı yüzyılda Türkiye Kupası kazanmış bir takımdan bahsediyoruz. Yakında bahsedemeyeceğiz bile..

Pazar, Ekim 9

Stad Açılışı

Euro 2012 Finali bu stadyumda oynanacak. Kiev'de.

Stad, dün görkemli bir törenle açıldı. Havai fişekler falan. Bir stadyumun görkemli bir törenle açılmasının nedenini hayatım boyunca anlayamam. Ya da anlarım ama kabullenemem.


Açılışı Shakira yapmış. Büyük ihtimal kapanışı da Pique yapar. Servet yapacak değil ya. Bizimki de satır doldurma..

Shakira da 2010'dan sonra 2012'den de nemalanıyor. Organizasyonlar, etkinlikler, iş sahaları, futbol sahaları...

Cumartesi, Ekim 8

Eskiler

Galatasaray - Kasımpaşa hazırlık maçı. Her geçen gün başka bir eski futbolculardan kazık yesek de, daha eski futbolcuları görünce mutlu oluyoruz. Hele Florya'da görünce daha da mutlu oluyoruz.

Mert Korkmaz'ın Kadıköy'deki kırmızı kartını ve çektiği penaltıları unutmayız. Bir de yanlış olmasın dün yenildiğimiz Almanya'yı seneler evvel Bursa'da yenerken kadroda o da vardı.

Uğur Tütüneker'in saçı sakalı, jubilesi, Frankfurt maçında golü, Roma maçında kırmızı kartı, 7 numaralı forması.. Sonuna yetiştik ama olsun.

Fatih hocamı saymaya gerek yok. Hislendik yine durduk yere..

Oktoberfest




- Başlık Ati_gol

- İş sebebi olmasa şu maçı izlemezdim.

- Sabri'nin Fenerbahçeliler tarafından aşağılanması (veya oynasaydı Selçuk'un Galatasaraylılar tarafından) sinir bozucu bir durum.

- Eskiden milli takıma fazla oyuncu vermek gurur vesileseydi, şimdi ne kadar az o kadar rahat.

- Milli takıma Kazım gitsin, Balta gitsin idman olsun onlara ama Sabri gitmesin, Selçuk gitmesin mesela. En azından fikriyat düzelene kadar.

- Neuer'in Sabri-Marco-Hamit orta sahasından daha efektif olması

- Mesela Servet de milli takıma gitsin ve hep orada kalsın.

- Hamit'in maç sonu açıklamaları; doğru zamanda yanlış yerde. Haklıyken haksız duruma düşme

-Televizyondan maç izlemek de kötü. Stad sürekli birilerini ıslıkladı ama kim ıslıklandı anlamak zordu.

- Maçın 30-40 dakika arası Klose ilk golü atar dedik, Klose oynamadı onun yerine oynayan Gomes attı. Kadrolar belli olmadan bahis oynamamak lazım.

- Sabri'nin pasıyla Burak'ın hareketlediği pozisyon gol olsaydı benim için maç orada biterdi. Zirvede.

Cuma, Ekim 7

Run

Los Angeles'da altın, Seul'de altın, Barcelona'da altın, Atlanta'da altın. Yaş 50 oluyor Avrasya için İstanbul. Altın yok Nike var. İstanbul Olimpiyat'ı kapar de, gönülleri kazan.

Neden ona taşıyorum bilmiyorum, günün, zamanın, anın gerçeği. Sorumlusu dünya şampiyonu, olimpiyat efsanesi bir atlet olmamalı. Ama arkasında Boğaz Köprüsü, elinde içecek olunca, hava da güneşli olunca, bu şehrin keyfini o çıkarınca biraz kıskanıyorum.

We run İstanbul güzel slogan. We walk ama. Her zaman. Yağmurda, soğukta, sıcakta. Paramızı toplu taşımada harcamak istemediğimizden. Yoksa yağmur altından yürümenin romantik tarafında değiliz. Kıta içinde her yerde yürüyoruz.

Yürüyemediğimiz tek yer Boğaz Köprüsü. İnsanlar Boğaz manzarasını görmek, yaşamak için Avrasya Maratonu'nu bekliyor. Köprü üzerinde kahvaltı. Halkın sporla tek alakası.

Zaten onun dışında Boğaz Köprüsü'nde yürümek yasak. Onun dışında, Boğaz hatlarına bisikletle binmek yasak. Onun dışında mahalle arasında top oynamak yazılı olmayan yasak. Kobe Bryant Caddebostan'da, Carl Lewis Boğaz'da.

Neden onlara taşıyorum bilmiyorum ama Olimpiyat kapmak için bu şehirde bu kadar ikiyüzlü davranılması benim canımı sıkıyor. Halkına spor yaptırmayan şehir, 72 milleti çağırıyor.

Milliyetçi Maç


Bugünkü maça dair beni meraklandıran tek şey bu. Mesut ıslıklanacak mı? Aynı soruyu Arda ve Emre için de sorduğumuza göre aslında Mesut'a da çok özel davranılmıyor.

Mesut'un her Türkiye'ye gelişi öncesinde "Türkler beni seviyor" açıklaması yapmasını da anlamıyorum. Bremen ile gelince de aynısını demişti.

Milli maçlara dair duygular, coşkular çok gerilerde kaldı. Sanırım İsviçre maçı ile sona erdi. 2008 ile toparlasak da, totalde kayboldu gitti.

Yazın topluca Euro 2012 maçı izlemek güzel olabilirdi ama onu yapabileceğimizin de garantisi yok. Hayatımdaki planları uygulamadaki başarısızlığım yaş büyüdükçe artıyor, haliyle Euro 2012'de arkadaşlarla beraber maç izleme gibi basit bir konsept bile gerçekleşmeyebilir. O zaman ekran başında heder olup "hadi oğlum, vur oğlum!" demenin de çok anlamı yok.

Basketbolda Türkiye Kupası daha ilgi çekici. Herhangi bir Türkiye Kupası'nın ilgi çekici olduğu tek zaman, milli maç arası.

Aslında şu yazıyı yazmaya bile gerek yoktu ama gündem boş. Yiğit, twitteradegilbloglarayazin diyor. Çabası boşa gitmesin diye, 3 paragraf yeter.

Perşembe, Ekim 6

Türkiye'de İlk Maç


- Türkiye'de sezonun ilk maçı, Samsun'da

- Bu sezon daha rahat geçecek şımarıklığını ilk maçtan hissetmek kötü.

- Melih Mahmutoğlu'nu oynarken görmek ilginç, rakip olarak görmek daha ilginç

- Bir de Valentin Pastal var. Hey gidi 2000'lerin ortası

- Shipp'i beğenmeyenler vardı, olabilir. Ama iş ahlakına laf söyletmem.

- Ender hep biraz soğuk gelecek.

- Antalya geçen sene normal sezonun son maçında üçlük yağmuru yapmıştı, bu maçta da denedi ama olmadı.

- Evren, biraz skor.

- Cevher, tahmin ettiğimden daha iyi.

- Furkan, tahmin ettiğimden daha skorer

- Jelovac can yakar