Uzakdoğu sinemasını ilk izlediğimde pek sevmemiştim. Bu nedenle de o tarafta neler oluyor pek ilgilenmiyordum. Böyle olunca sanırım iyi bir eleme sistemi gerçekleşiyor. Bana kadar ulaştıysa, Kore sineması izleyen birinin tavsiyesi kulağıma geldiyse o film gerçekten iyi çıkıyor. Veya ikinci ihtimal; ben değiştim/onlar değişti ve keyif almaya başladım.
İşin aslı onların da değiştikleri çok bariz. Eski durağanlık yok. Biraz daha bizim alıştığımız tempoya sahipler. Şimdi bu iyi bir şey mi emin de değilim. Kendi tarzlarının dışına çıkmış oluyorlar. Veya o yavaş tempo bizim yanlış değerlendirmemiz de olabilir. Sonuç olarak hem göz kırpmadan izlenecek hem de seyirciyi rahatsız edecek filmler çıkıyor. Bir de bu kadar sert bir filmin yaşanmış bir olaylar silsilesinden esinlendiğini öğrenince sıkıntı bir kat daha artıyor.
Chugyeogja bunlardan biri. İngilizce adıyla The Choser. 2008 yapımı olduğu için çoğu kişinin izlediğini tahmin ediyorum. En azından benim çevremde öyle. Yönetmen Hong jin Han'ın ilk filmi olması çok önemli bir ayrıntı.
Filmin eleştirebilecek en önemli yanı, komediyi fazla kullanması. Hikaye bu kadar sertken küçük küçük şakaların girmesi aslında fena değil ama vuruculuğu azaltıyor.
Bu arada filmi izleyeli 7-8 ay oldu. O günden bu yana da 4-5 film anca izlemişimdir. Blogu da boşladık, sinemayı da. Bunu değiştirmek lazım.
1 yorum:
scario die bi film var, baya iyi. bi de creed var rambo devamı o da ramboseverler için iyi. tavsiye ederim. iyi seyirler
Yorum Gönder